Bâb-ı Âli’nin kütükçüsünden devrin portreleri

Bâb-ı Âli’nin kütükçüsü Reşid Halid Gönç’ün ‘‘Tanıdığım Eski Sanatkârlar ve Osmanlı Ricâli’ kitabı Ötüken Neşriyât’tan çıktı. İbrahim Öztürkçü’nün yayıma hazırladığı kitap iki bölüm olarak tasarlanmış. İlk bölümde Reşid Halid’in Hayâlî Şâir Ömer, Kavuklu Hamdi, Kâtip Salih ve Udî Nevres gibi tanıdığı bazı sanatkârlar için yazdığı portre denemeleri var. İkinci bölümünde Osmanlı ricâli var, en keyiflisi de Gazi Osman Paşa’ya Plevne’de yâverlik yapmış olan İsmail Hakkı Pekcan ile ‘43’de yaptığı söyleşi…

vv.png

Ötüken Neşriyât’tan çıkan Reşid Halid Gönç’ün ‘Tanıdığım Eski Sanatkârlar ve Osmanlı Ricâli’ kitabı benim için bu ayın bombası oldu. Ben Reşid Halid Gönç’e maalesef yetişemedim, ancak onu ‘80’li yılların başlarında Firüzan Hüsrev Tökin’den çok dinlemiştim. Bâb-ı Âli’nin kütükçüsü Reşid Halid merhûm atıldığı nisyan çukurundayken, onu oradan İbrahim Öztürkçü kardeşim üç kitapla çıkarıp hayata döndürdü, bu yüzden İbrahim’e müteşekkirim.

İLK BÖLÜMDE YAZDIĞI PORTRELER VAR

Kitap iki bölüm olarak tasarlanmış, ilk bölümde Reşid Halid’in tanıdığı bazı sanatkârlar için yazdığı portre denemeleri var, örneğin Hayâlî Şâir Ömer’e ve Kâtip Salih’e bazı kitaplarda rastlardım da, Şâir Ömer’in Meşrûtiyet’ten bir iki yıl önce alkol iptilâsından Üsküdar’daki Toptaşı Bîmârhânesi’nde vefât ettiği nedense aklımdan çıkmış. Udî Nevres hakkında bugüne kadarki en sıhhatli ayrıntıları Reşid Halid’den okudum dersem, yalan olmaz. Onun kanser illetinden ‘37’de vefât ettiğinde Yakacık’ta toprağa verildiğini biliyordum da, Yakacık’ın vasiyeti olduğunu bilmiyordum. Kitabın Udî Hasan Bey faslından da çok yararlandım.

screenshot-4.jpg

NASİP HANIMIN FİLM TUTKUSU

Kavuklu Hamdi ve Nasip Hanım portreleri ise emsâlsiz, bilhassa da Nasip Hanım hakkında çok değerli bilgiler edindim. Kavuklu Hamdi’nin denizden ödünün patladığını bilmiyordum, Nasip Hanım’ın da sinema düşkünlüğünü. Hiç okuma yazması olmayan Nasip Hanım’ın gösterime giren filmleri asla kaçırmadığını yazan Reşid Halid, onunla ilgili çok değerli bir anısını da naklediyor. Siroçkin Birâderler bir Maks Linder filmi getirince, salon erkek seyircilerle dolmuş, Nasip Hanım o filmi görmese çatlarmış, ancak erkek seyircilerin arasına kadınları almaksa mümkün değilmiş, Nasip Hanım’ı salona alsalar Meşihatın cümlesini sürgüne göndereceği de muhakkaktır. Merâk eden gerisini kitaptan okusun. Kitabın ikinci bölümünde Osmanlı ricâli var, en keyiflisi de Reşid Halid’in Gazi Osman Paşa’ya Plevne’de yâverlik yapmış olan İsmail Hakkı Pekcan ile ‘43’de yaptığı söyleşidir, İsmail Hakkı Bey’in söyleşi esnâsında yüz dokuz yaşında olduğunu da çıtlatayım.

Bazıları edebiyat pazarımız hakkında çok sert ifâdeler kullandığım için arkamdan sallıyorlar, hadi bakayım simsar kapılarından biri Reşid Halid Gönç bassın da, utanayım. Mümkün değil efendim, cüzdanlarını şişirmeyecekse, birini niçin nisyan çukurundan çıkarsınlar, kapitalist pazar bizde çarpık da olsa işleyişe ters düşer. Ayrık otluk yapacak sadece üç dört yayıncı var, bu yüzden Ötüken Neşriyât’ı çok değerli buluyorum, Ertuğrul Alpay’ı, Göktürk Ömer Çakır’ı ve Oğuzhan Murat Öztürk’ü ise kutluyorum.

screenshot-3.jpg

AKİDE GİBİ BİR SAİT FAİK KÜLLİYATI

Suâdiye Ortaokulu’ndayken ilk Sait Faik külliyatım Varlık Yayınları’ndandı, İstanbul Hukuk’tayken Bilgi Yayınevi’nin Sait Faik külliyatını alıp, Varlık Yayınları’ndan olanları bir arkadaşıma hediye etmiştim. 2009 yılında ise Yapı Kredi Yayınları’nın ‘Delta’ dizisinden bordo ciltli bin yedi yüz seksen sayfalık ‘Bütün Eserler’i alınca, Bilgi’nin Sait Faik kitaplarını bir köy okuluna gönderdiğimi anımsıyorum. Ama, sonradan çok pişman oldum, çünkü ‘Delta’ dizisinden Sait Faik ‘dekoratif bir kitap’ olarak pek güzeldi de, artık kaç puntoysa, benim gibi yaşını başını almaya başlamışlara zulmediyordu, geceleri harflerini seçemiyordum ve zar gibi incecik kâğıdını yırtılacak diye çevirmekten ödüm patlıyordu. Geçen hafta kargodan Ötüken Neşriyât’ın on beş kitaplık Sait Faik külliyatı çıkınca, nasıl sevindiğimi anlatamam, artık yatmadan önce canım Sait Faik’ten bir iki hikâye okumak isterse, keyifle elime alabilecektim. Kitapların kapak tasarımları da pek güzel, sırt renkleriyse sanki Şekerci Cafer Erol’un cam kavanozlarındaki akidelerden aşırılmışa benziyor. Sait Faik külliyatını Ötüken için yayına hazırlayan Büşra Tan’ı ve kitapların editörü Ayşegül Karayama’yı kutlarım, harika iş çıkarmışlar.

HAFTANIN DERGİSİ: ÇELEBİ

Gaziantep'te çıkan Çelebi düzenli takip ettiğim dergilerden biri, son sayısına ise Hasan Celâl Güzel'i dosya yapmış. Safiye Dündar'ın yazısıyla Fahrettin Taşkesenlioğlu ile yapılan söyleşiyi okuyunca, Hasan Celâl Güzel hakkında bilmediğim pek çok şeyin olduğunu anladım. Elnur Ağayev'in ve Üzeyir Aygördü'nün yazıları da mükemmel. Çelebi'nin gelecek dosya konusunu şimdiden merâk ediyorum. Şiraze ise Bursa'da çıkan 'kitap dergisi', çok seviyorum, bu sayıda ilk Erol Üyepazarcı ağabeyimizin Lütfü Seymen yazısını okudum, derginin 'Akademinin Yazıyla İmtihanı' dosyasınıysa ilginç buldum, bazı isimler dışında 12 Eylül sonrasındaki akademi dünyasına mesâfeliyim ama bir Bahriye Çeri'nin ne dediğini merâk etmeden de olmuyor. Ali Utku'nun yazısı hayli değerli, Şaban Özdemir'e Şiraze vesilesiyle bir de buradan teşekkür göndereyim. M. Sedat Sert'e katılıyorum, Necmeddin Okyay'ın 'Hayâtımdan Hâtıralar'ı nefis bir kitap. Tuzla'ya taşındığımdan beri Ayarsız dergisini bulamıyordum, son sayısını geçen gün Beyoğlu'nda edindim. Hemen Said Coşar'ın ve İkbal Vurucu'nun yazılarına baktım. Şiirleri ve hikâyeleri hafta sonuna bıraktım, derginin editörü Ebru Özden gibi iyi bir şâir olunca, insanın yayınlanan şiirlerden beklentisi yükseliyor, umarım Şiraze'nin şiirleri birkaç basamak atlamıştır.

celebi-dergisi.png

SAHHAFİYE KÖŞESİ

Bu haftaki sahhafiye bölümümüzün ilk kitabı, William Saroyan'ın 'Ben Annemi Seviyorum'u, Tarık Dursun K. çevirisiyle '72'de ciltli ve şömizli olarak Milliyet Yayınları'ndan çıkmıştı. İkinci kitabımız, Donald Westlake'in 'Hırsız Polisler' romanı, Mehmet Harmancı çevirisiyle '73'de Koza Yayınları etiketiyle raflardaydı. Bir başka polisiye de Joseph Wambaugh'tan, Aziz Üstel çevirisiyle '76'da Altın Kitaplar'dan yayınlanan 'Karakol Kuşları'. Heyecân deyince, elbette Helen MacInnes, onun 'Salzburg'daki Adam' romanı Can Eren çevirisiyle '75'de Uycan Yayınları'ndandı. Son romanımız edebiyatımızın unutulanlarından Mehmet Selâhattin'in '77'de Değer Yayınları'nın bastığı 'Sam Yeli', Mehmet Selâhattin'in önceki üç romanını bugüne kadar maalesef bulup okuyamadım.

YORUMLAR (2)
2 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.