Aklını kullanma cesareti göster

Başlığı filozof Immanuel Kant’dan (1724-1804) ödünç aldım. Kant insanların kendi akıllarını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamamaları durumunda “ergin” olamayacaklarını söyler.

Şöyle de devam eder: “Benim yerime düşünen bir kitabım, vicdanımın yerini tutan bir din adamım, perhizim ile ilgilenerek sağlığım için karar veren bir doktorum oldu mu, zahmete katlanmama hiç gerek kalmaz artık.”

Aklını kullanma cesareti gösterme sözü “aydınlanmanın” bir tür parolasıdır.

Kant’ın bu meşhur sözünü neden hatırladım?

Son yıllarda genelde kamu yönetiminde özelde de ekonomi yönetiminde görev alan yetkililerin kararlarına ve açıklamalarına baktıkça bu söz bende daha bir anlam kazandı da ondan.

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

MALİ KURAL

Değerli okur kamu açıklarının ve borçlarının artması mali disipline zarar verir. Bu nedenle de kamu finansmanında mali disiplinin sağlanması çok önemlidir.

2001 finansal krizinin arkasında bankacılık ve kamu finansmanı krizi yatmaktaydı.

Kriz öncesinde Hazine Müsteşarlığının birkaç şapkası bulunmaktaydı.

Müsteşarlık kamu bankalarının sahibi ve bankacılık sisteminin düzenleyici ve denetleyici kurumuydu. Bunların yanı sıra devlet adına da borçlanma yapıyordu.

Kriz öncesinde izlenen örtülü politikalar çerçevesinde, bankacılık sistemine bolca hazine bonosu veriliyordu. Bu tür borçlanmayla elde edilen paralar da siyasi öncelikler çerçevesinde dağıtılıyordu. (Yani kamu har vurup harman savuruyordu.)

Krizden sonra IMF ile yapılan anlaşma çerçevesinde kamu harcamalarına önemli sınırlamalar getirildi. Bankacılık sistemi yeniden yapılandırıldı.

(Değerli okur hatırlayın, 2007-2008 Küresel Finansal Krizi Türkiye’yi teğet geçerken, ilgililer haklı olarak kamu maliyesi ve bankacılık sisteminin sağlamlığıyla övünüyordu.)

Zaman içerisinde IMF anlaşmasının süresi bitti.

Mali disiplinin sürekli ve düzenli hale gelmesi için Mali Kural Kanun Tasarısı hazırlandı. Tasarı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi ve Genel Kurula gönderildi.

https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/haber_portal.aciklama?p1=101610

“Mali Kural, genel yönetim, KİT’ler ve bağlı ortaklıklar ile sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan işletmeci kuruluşlar ile fonları
kapsayacaktı.

Döner sermayeli işletmelerin bütçelerinde gelir ve gider denkliğinin sağlanması esas olacaktı.

Kuraldan sapma riskinin ortaya çıkması halinde, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tedbir alternatifleri hazırlanacak ve Bakanlar Kuruluna sunulacaktı.”

Değerli okur, Tasarıyı anlatırken ‘di’li geçmiş zaman kullandım. Çünkü Tasarı Genel Kurulda görüşülmedi ve dolayısıyla kanunlaşmadı.

Dönemin Başbakanı bir televizyon programında; “Biz IMF’den zaten sıyrıldık şimdi IMF’den sıyrılmışken bizim kendi içimizde IMF oluşturmamızın bir anlamı yok” diye konuştu ve tasarının kanunlaşmayacağını ifade etti.

Mali Kuralla ilgili olarak bakanlar arasında bir görüş ayrılığı yaşandığı yönündeki haberleri doğrulayan Başbakan; “Bakanlar çalışır ancak Başbakan nihai bir şey söyler ve o iş orada noktalanır” dedi.

https://www.finansgundem.com/haber/mali-kuralda-son-sozu-ben-soylerim/292221

Değerli okur o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Yetkililer açıklamalarının başına şu tür giriş cümleleri kurmaya başladılar: “Başbakanımızın talimatıyla; Başbakanımızın bilgisi dâhilinde; Başbakanımızın görevlendirmesiyle.”

Bu tür anahtar cümleler yeni dönemde “Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” şekline dönüştü.

(Değerli okur sanırım yetkililer Mali Kural Kanun Tasarısını hazırlayan bakanın durumuna düşmek istemediler ve kendi açıklamalarını kamuoyunun ciddiye almasını sağlamak amacıyla bu tür giriş cümleleri kurmaya başladılar.)

POLİTİKA FAİZİ

Değerli okur artık hepimiz biliyoruz.

Ana akım iktisadın bilinen teorilerinin aksine, Sayın Cumhurbaşkanı faizin neden enflasyonun sonuç olduğuna inanıyor. Bu nedenle de TCMB Para Politikası Kurulunun (PPK) politika faizini düşürmesini istiyor.

Yakın dönemde, bir Başkan faizleri indirmiyor diye görevden alındı. Yerine atanan indirdi, enflasyon yükseldi ve o da görevden alındı. Üçüncü başkan faizleri artırdı, enflasyon düşüşe geçti. Ancak bu başkan da görevden alındı.

Yerine gazete yazılarında faizler düşürülmelidir diyen mevcut Başkan atandı. 6 aydır görevde bulunan Başkan bir türlü faizlere el süremedi. Çünkü faiz düşecek söylentileri üzerine bile vatandaş dolara giriyor ve kurlar artıyor.

Bu da ithalatının yaklaşık yüzde 80’i hammadde ve ara malı olan Türkiye’de yüksek enflasyon anlamına geliyor.

Geçtiğimiz Çarşamba günü, Sayın Başkan “faizlerin manşet enflasyon (% 19,25) yerine çekirdek enflasyona (% 16,76) göre belirleneceğini” söyledi ve kurlar aniden yükseldi. Daha önceki politika metinlerde faizin (% 19) manşet enflasyonun üzerinde tutulacağı söyleniyordu. Bu söze sadık kalınsaydı, Eylül ayı PPK toplantısında politika faizi artırılacaktı.

Anlaşılan Başkan daha önceki politika metinlerindeki aklı kullanmak yerine, Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesini yerine getirmek istiyor.

KAMU İHALE KANUNU

Ekonomi yönetimi açısından bu haftanın önemli bir başka gelişmesi Orta Vadeli Program’ın (OVP) açıklanmasıydı. OVP’de kamu harcamalarında disiplin sağlanacağı söyleniyor. Ancak bunun nasıl gerçekleştirileceği net biçimde söylenmiyor.

Değerli okur çok değil Mart 2021’de Ekonomi Reformları Eylem Planı Kitapçığı ve Ekonomi Reformları Eylem Planı Takvimi açıklandı.

https://hmb.gov.tr/ekonomi-reformlari-eylem-plani

Eylem Planının önemli önceliklerinden birisi de 2021 yılının sonuna kadar Kamu İhale Kanununun (KİK) değiştirilmesiydi.

2001 krizinden sonra çıkartılan KİK ile kamu harcamalarında şeffaflık, rekabet, hesap verebilirlik ve verimlilik ilkeleri getirilmişti.

Dönemin Başbakanı, KİK’in yatırım yapmanın önünde engel olarak görüyordu.

https://bigpara.hurriyet.com.tr/haberler/genel-haberler/yatirimlari-geciktiren-ihale-yasasina-rotus_ID493456/

Bu çerçevede KİK defalarca değiştirildi ve başlangıç ilkelerinden önemli ölçüde uzaklaşıldı..

Bu nedenle Eylem Planı’ndaki KİK değişikliği tedbiri önemli bir adımdı.

Kamu Alım İhalelerinde Reform başlığı altında şunlar söyleniyordu: “4734 sayılı Kamu İhale Kanunundaki istisnalar önemli ölçüde azaltılacaktır. Muhafaza edilen istisnalar da düzenli olarak izlenecek ve denetlenecektir.”

Değerli okur basında da yer aldığı üzere bir çalışma yapıldı ve metin ilgili kurumların görüşüne sunuldu.

https://www.dunya.com/kose-yazisi/kamu-ihale-sisteminde-neler-degisiyor/623698

Sonrasını da OVP’den öğreniriz diye düşünüyordum. Bunun için de ilk olarak açıklanan OVP’nin Kamu Maliyesi bölümüne baktım.

Baktım da ne oldu? KİK hakkında bir şey göremedim.

Acaba, OVP’yi hazırlayanlar da Dönemin Başbakanı gibi ihale kanunlarını iş yapmanın önünde engel olarak mı görüyorlar?

NE ANLADIK?

Verdiğim bu somut örneklerden ve genel olarak da çeşitli vesilelerle yapılan açıklamalarından anlıyoruz ki yetkililerimiz önemli kararlarda “kendi akıllarını kullanma cesareti” gösteremiyor.

Peki, bu durumda Kant’ın işaret ettiği “aydınlanmaya” nasıl ulaşacağız.

İyi pazarlar.

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum