Galataport'ta neler olmuş?

Bir önceki yazımda Galataportu yazmıştım.

Hatırlayın. Görevli şirket yatırımı sözleşmede belirlenen 5 yıllık süre içerisinde tamamlayamayacağını anlayınca Türkiye Denizcilik İşletmelerinden (TDİ) ek süre istemişti.

Süre isterken de gecikmenin kendi iradesi dışındaki gelişmelerden (mücbir sebeplerden) kaynaklandığını ileri sürmüştü.

TDİ bu talebini uygun görmediği için cevap dahi vermediğinden, şirket haklı olarak yargıya gitmişti.

İddialar ve savunmalar tamamlandıktan sonra Danıştay Cumhuriyet Savcısı görüşünü bildirmişti.

Sonuç olarak Sayın Savcı “TDİ’nin savunmasının daha gerçekçi olduğu ve davanın reddedilmesi gerektiği” kanaatine ulaşmıştı.

Bu süreç devam ederken Şirket davadan feragat etmişti.

Yani, yargıyı oyundan alırken, yerine yürütmeyi almıştı.

Yürütme de Şirketin istekleri doğrultusunda peş peşe süre uzatımları vermişti.

O yazımda süreci anlatmıştım ancak, esası eksik bırakmıştım.

Değerli okur, bu yazıda da esası ele alacağım. Nihai kararı da sizin kanaatinize bırakacağım.

Gelin başlayalım.

İSTANBUL MODERN
BİNASINDAN KAYNAKLI GECİKMELER

Galataport projesinin inşa edileceği Salıpazarı Limanında bir de müze bulunmaktadır. (Değerli okur kamuoyunda Galataport olarak bilinen projenin resmi adı Salıpazarı Liman Projesidir). Bu müzenin güçlendirme dâhil bakım onarımının ve yatırımlarının yükümlüğü İstanbul Modern Sanat Vakfına (İMSAV) aittir.

Şirket, rıhtım genişletme çalışmaları kapsamında riskli yapı mahiyetinde bulunan Müze de dâhil olmak üzere tüm binaların yıkılması gerektiğini tespit etmiş ve bu nedenle kendi sahasındaki binaları da yıkmış.

İMSAV’dan Müzenin yıkımına izin vermesini talep etmiş.

İMSAV kendi sözleşmesi gereği kadar Müzenin sorumluluğunun 2035 yılına kadar kendisinde olduğunu belirtmiş ve Şirketin talebini kabul etmemiş.

Yanı sıra, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB), TDİ ve Şirket arasında imzalanan İşletme Hakkı Devri Sözleşmesinde de (Sözleşme) Müze alanının tahliye yetkisinin İMSAV’da olduğu belirtilmiş.

Bu açık sözleşme koşullarına rağmen; Şirket İMSAV’ın öngörülemez biçimde Müzeyi tahliye etmediğini ve bu nedenle de 37 aylık gecikme yaşandığını belirtmiş.

Savcının değerlendirmesi çok kısa ve net olmuş.

Sözleşmeye göre Müzenin sorumluluğu İMSAV’a aittir ve başına bir şey gelirse de sorumluluk da İMSAV’a aittir.

(Yani Şirketin önceliği Müze değil kendi işidir. Bu nedenle herkes kendi işini yapsın demiş).

İMAR PLANININ İPTAL DAVASI

Galataport projesinin ihalesinden önce TMMOB’un ilgili odaları imar planının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) kararının iptali için yargıya başvurmuş.

Şirket davaya müdahil olarak katılmış.

17 Mart, 2014 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı alınmış. Bu kararın kaldırılacağı 14,5 aylık sürede, Şirketin faaliyetlerinde bir yol alınamamış.

Şirket bunun mücbir sebep olduğunu ve yatırım süresinin uzatılması gerektiğini ileri sürmüş.

Sözleşmeye göre resmi makamların inşaatı geciktiren bu tür kararları gerçekten mücbir sebep nedeni sayılırmış.

(Değerli okur buraya kadar ki açıklamalardan Şirketin haklı olduğunu anlıyoruz değil mi? Durun acele etmeyin, Sözleşmede bir kural daha var!)

Sözleşmeye göre bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için gerçekleştiği andan itibaren 5 işgünü içerisinde TDİ’ye bildirilmesi gerekiyormuş.

Danıştay, Şirketin davaya katılmasına 14 Ekim, 2014 tarihinde karar vermiş. Şirketin imar onayının iptali ve yürütmeyi durdurma kararından bu tarihte haberdar olması beklenirmiş. Bu durumda da Sözleşmeye göre 5 işgünü içerisinde, 21 Ekim, 2014 günü mesai bitimine kadar TDİ’ye başvurmalıymış.

Oysa Şirket mücbir sebep halini TDİ’ye çok sonradan bildirmiş.

Sayın Savcı sözleşmedeki bağlayıcı sürelere uyulmadan yapılan başvuru nedeniyle, yürütmeyi durdurma kararının mücbir sebep koşullarından sayılmayacağı kanaatine ulaşmış.

KİRACILARIN TAHLİYESİNE İLİŞKİN SÜREÇLER

Projenin gerçekleştirileceği alanda 10’u kamu kurumu olmak üzere 78 kiracı bulunmaktaymış.

Kiracılar tahliye süreçlerinde yoğun bir direnç göstermiş. Dava süreçleri uzamış.

Bir de TDİ bu süreçlere müdahil olmamış.

Tahliyeler tamamlanamadan da inşaat çalışmaları başlatılamamış.

Şirket kiracıların direncinin ve uzayan dava süreçlerinin mücbir sebep oluşturduğunu iddia etmiş ve buna göre ek süre istemiş.

İHD Sözleşmesinde TDİ’nin imza tarihinden önce taraf olduğu tüm kira sözleşmelerinin hak ve yükümlülükleri Şirkete devredilmiş.

Kira sözleşmelerinde; Salıpazarı Liman sahasının özelleştirilmesi halinde, ihaleyi kazanan şirketin kira sözleşmelerini fesih etme yetkisine sahip olacağı söylenmiş.

Kiracılara ilişkin hususlar sözleşmede açıkça belirlenmiş.

Şirket bu hususları kabul ederek sözleşmeyi imzalamış.

Ayrıca bu husus mücbir sebep sayılsa bile, Şirket olayın gerçekleşmesinden itibaren 5 gün içerisinde yine TDİ’ye bildirimde bulunmamış.

Bu nedenle bu iddia da mücbir sebep niteliğine sahip olamamış.

MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ

İnşaat başlamadan önce temini gerekli izin ve ruhsatlar için ilçe belediyesine başvurulmuş. Ancak, bu sırada yapılan bir mevzuat değişikliği ile izin ve ruhsat verme yetkisi Büyükşehir belediyesine devir edilmiş.

Şirket bu öngörülemez durumun da mücbir sebep olduğunu iddia etmiş.

Değerli okur Şirket iddia etmiş ama Sözleşme böyle demiyormuş.

Sözleşmeye göre mevzuat değişikliğinin kısmen veya önemli ölçüde Şirketin faaliyetlerini kısıtlaması, zorlaştırması, giderlerini artırması veya gelirlerini düşürmesi durumlarında; Şirket tazminat talebinde bulunamayacakmış.

Sonuç olarak, Sözleşmeye göre mevzuat değişikliği de mücbir sebep sayılamıyormuş.

YOLCU SALONU BİNASINA YÖNELİK YAPI TATİL KARARI

Şirket, yapı ruhsatının temin edilmesini takiben Yolcu Salonu binasında yürütülen faaliyetlerin, “mutat uygulamaların dışında bir yaklaşım” ile hiçbir aykırılık tespit edilmemiş olmasına rağmen “tedbir amaçlı” olarak Koruma Kurulunun kararına istinaden geçici süre olarak durdurulduğunu ve bunun da 1,5 aylık bir gecikmeye neden olduğunu iddia etmiş.

Değerli okur bu da gol olmamış.

Şirketin, Yolcu Salonu inşaatında korunması gerekli kültür varlığı alarak tescil edilen Paket Postanesine ilişkin olarak; onaylı restorasyon projesine aykırı uygulamalar yaptığı ve Kemankeş caddesinde çatlaklar oluştuğu yönünde şikayetler yapılmış.

Koruma Kurulu, yapılan şikayetler üzerine restorasyon projelerine aykırı uygulamalar tespit etmiş ve uygulamanın boyutunu tespit etmek üzere inşaatı durdurmuş.

Şirket, Kurulun tespitleri çerçevesinde projesini revize etmiş ve inşaatına devam etmiş.

Sayın Savcı restorasyon projelerine aykırı inşaat faaliyetlerinin yapılmasında Şirketin sorumluluğunun bulunmamasından bahsedilemez demiş.

Yani, iddianın aksine inşaat mutat biçimde Şirketin kusuru nedeniyle durdurulmuş.

ÖNGÖRÜLEMEZ ZEMİN KOŞULLARI VE İSKİ’YE AİT DEŞARJ HATTI

Şirket ihale öncesinde kendileriyle paylaşılan zemin profili bilgileri ile ihale sonrasında yerinde yapılan uygulama çalışmaları sırasında paylaşılan zemin profili bilgilerinin birbirinden çok farklı olduğunu tespit etmiş. Bu nedenle de hedeflenen iş planlarında aksamalar olmuş ve 2,5 aylık bir gecikme yaşanmış.

Değerli okur Şirket sadece ihale sonrasında değil, öncesinde de ayrıntılı bir saha çalışması yapmış.

Nereden biliyoruz?

Şirket Sözleşmeyi imzalarken, “gerekli bütün mali, vergisel, teknik hukuki, teknik ve sair incelemeleri yaptıktan sonra Salıpazarı Liman Sahasının Kentsel Sit Alanında kaldığını bilerek, Liman sahasına ilişkin her türlü inşaat ve ruhsat/izinler hakkında tam bilgi sahibi olarak ve mevcut durumu kabul ederek Liman Sahasını devraldığını ve olası bir ayıba karşı herhangi bir talepte bulunmayacağını” taahhüt etmiş.

Sayın Savcı, Şirketin tam bilgi sahibi olarak imzaladığını ve ayıba karşı da her hangi bir talepte bulunmayacağını kabul ettiği bir Sözleşmede, arazi kaynaklı bir mücbir sebepten bahsedilemeyeceğini belirtmiş.

Şirket, yerinde yapılan incelemelerde liman sahasında bulunan parsellerden birinde İSKİ’ye ait bir deşarj hattının varlığını tespit etmiş. Anılan deşarj hattının mevcut Müzenin yerine yapılacak yeni müze binasının inşaatı için gerekli iksa (kazı alanının güvenliğinin sağlanması) işlerinin gerçekleştirilmesini engellediğini ileri sürmüş.

Sayın Savcı yine İstanbul Modern Binası bölümünde yaptığı açıklamalarına gönderme yapmış ve Müze alanın İMSAV’ın sorumluluğunda olduğunu tekrar etmiş.

Ve demiş ki “Şirketin sorumluğunda bulunmayan bir alanla ilgili mücbir sebep halinden bahsedilemeyeceği açıktır.”

Sonuç olarak, “açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerektiği” kanaatine varmış.

Şirket, galiba bu değerlendirmeler üzerine yargıdan sonuç alamayacağını anlamış ve sonuca Yürütme üzerinden gitmiş.

Değerli okur ben aktardım. Başlarken söylediğim gibi nihai kararı da siz verin lütfen.

İyi pazarlar.

YORUMLAR (15)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
15 Yorum