Rekabet Kurumu’nun perakende sektörüyle imtihanı

Son yazımda Rekabet Kurumu’nun beş market ve bir tedarikçi firmaya verdiği rekor para cezasını yazdım.

Yazıda birkaç konuya vurgu yaptım: I. Soruşturma raporunun hızlıca sonuçlandırılması için özel bir çaba harcanmış. II. Hakim statüsündeki Kurul başkanı, savcı statüsündeki raportör heyetinin raporunun içeriği hakkında basına açıklama yapmış (ihsas-ı rey). III. Kurul kararı sözlü savunma öncesi basınla paylaşılmış. IV. Topla-dağıt kartelinin beyni tek bir yağ firmasıymış. V. Diğer firmalar neredeymiş?

Değerli okur, derdim perakende sektörünü savunmak değil. Onları savunacak yüksek maaşlı çalışanları ve yüksek bütçeli danışmanları var zaten. Bırakalım savunma işini onlar yapsın.

Derdim, Devlet Planlama Teşkilatı uzmanıyken yıllarca beraber çalıştığım ve artık tanımakta zorlandığım Kurumun davranış biçimini anlamaya çalışmak. (Hoş, diğer kurumları tanıyabiliyorum sanki!)

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

SEKTÖR İNCELEME RAPORU

2012 yılında Rekabet Kurumu Türkiye HTM Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu hazırladı. Raporda sektörün rekabetçi bir yapıda olduğu belirtiliyordu.

HTM perakendeciliği pazarında yaşanan yapısal değişimleri ve gelecekteki olası devralmaları göz önüne alarak; Kurul 16.02.2017 tarih ve 17-07/73-M sayılı kararı ile HTM perakendeciliğime yönelik olarak yeni bir sektör incelemesi yapılmasına karar verdi.

Güzel bir gelişme. Araştırmadan anlaşılmaz ki.

Rapor, 2021 Şubat’ında Kurumun internet sitesine yüklendi.

https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/hizli-tuketim-mallari-perakendeciligi-se-72b0f28cc267eb11812a00505694b4c6

Raporda pazar analizi yapılıyor ve ilk 3, 4 ve 10 firmanın pazar payı ağırlığı açısından yoğunlaşma seviyesi hesaplanıyor.

Yoğunlaşma oranının artması (rekabet seviyesinin düşmesi) için özünde iki gerekçe gösteriliyor.

Birincisi, bazı perakendeciler diğerlerinden daha etkin çalışıyormuş. Yani bu firmalar daha iyi organize olup maliyetlerini düşürüyormuş. Böylece hem kârlarını artırıyorlarmış hem de yeni mağazalar açarak pazar paylarını büyütüyorlarmış. (İktisatta buna “etkin-yapı” yaklaşımı da denilir. Yüksek piyasa payları/yoğunlaşmalar firmaların birbirlerine olan etkinlik üstünlüğü sonucunda da ortaya çıkabilir).

Nitekim Raporda ilk 5 marketin kâr marjının diğerlerinden yüksek olduğu söyleniyor (paragraf 262).

Değerli okur bu sonuç iktisadın temel hedefidir. Rekabetçi piyasalarda etkin çalışanlar kazanır, çalışmayanlar da pazardan çıkar.

Nitekim rapor kapsamında görüşüne başvurulan ve yoğunlaşmanın artmasını bekleyen kişiler “indirim ve ihtisas marketlerinin rekabet baskılarının kısa vadede yerel/bölgesel uzun vadede de ulusal perakendenin piyasa yapısını değiştireceğini” söylemiş (Paragraf 71). Yoğunlaşmadaki artışın ikinci nedeni ise birleşmeler ve devralmalarmış.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu “piyasalardaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekildeki birleşmeler yasaklamaktadır” (madde 7). Bu nedenle belirli koşulları sağlayan birleşme ve devralmalar Rekabet Kurulunun onayına tabidir.

İnceleme Raporu mealen diyor ki “Kurul geçmişte perakende sektöründeki yoğunlaşmayı artıracak/rekabeti azaltacak birleşme ve devralmalara izin vermiş.” Raporda “ilk beş teşebbüs tarafından oluşturulan yoğunlaşmanın; sektör ortalama kârlılığı ile ve kendi kârlılıkları ile doğrudan yüksek düzeyde ilişkili olduğu” söyleniyor.

Ancak ilişkinin yönü analiz edilmiyor. Yoğunlaşma mı kârlılığı artırıyor? Yoksa firmalar etkin çalışıp kârlarını artırarak; yeni mağaza mı açıyor? Ya da mevcut firmaları mı devralıyor? Yoğunlaşma bu kanaldan mı artıyor? Bilmiyoruz.

Bu rapor burada dursun.

KURULUN DİĞER PERAKENDE KARARLARI

Değerli okur son kararı dışında; yakın tarihlerde Rekabet Kurumu’nun bir bildiğimiz bir de bilmediğimiz kararı var.

28 Şubat 2018 tarihinde Kuruma yapılan başvurularda; “dört perakendecinin kendi aralarında anlaşarak aynı türdeki gıda maddelerine, aynı anda ve aynı oranda zam yaptığı; bu durumun rekabet ortamını yok ettiği” iddia edildi.

Yapılan inceleme sonucunda Rekabet Kurumu rekabet ihlali olmadığına karar verdi. Kararda “inceleme tarafı teşebbüslerin fiyatlarını, rakiplerinin fiyatlama davranışlarını dikkate alarak tek taraflı olarak belirledikleri, bu durumun pazarın yapısı ve işleyişi ile açıklanabildiği” söylendi.

Bu Karar da burada dursun.

Şimdi gelelim Rekabet Kurumu’nun bilmediğimiz kararına.

Kurul 28 Ekim’deki topla-dağıt karteli kararına konu soruşturmadan aylar önce bir başka perakende soruşturması daha başlatmıştı.

Kurul bu Kararında perakende gıda ticareti ile iştigal eden zincir marketlerin su ile yaş meyve ve sebzelerin perakende satış fiyatlarını belirlerken rekabet karşıtı davranışlar içerisinde bulunup bulunmadıklarının tespiti amacıyla 23 market hakkında soruşturma açılmasına ile karar verdi.

(Biliyorsunuz “fahiş fiyat” paradigması yaş meyve sebzeler üzerinden başlatılmıştı. “Soğan, Ispanak, Domates, Salatalık ve Patlıcan gibi ürünlerde yaşanan fiyat artışlarının önüne geçebilmek adına kurulan Tanzim satış yerlerinde Patates, Soğan, Patlıcan, Domates, Salatalık, Havuç ve Maydonoz satılıyordu.”)

https://www.sabah.com.tr/yasam/tanzim-satis-noktalari-nerelerde-var-hangi-sebze-ve-meyve-satiliyor-4511536

Kurul bu kararını, bu haberden bir hafta önce, 7 Şubat 2019 günü aldı.

Topla-dağıt karteli soruşturmasının kararı ise 7 Mayıs 2020 tarihinde alındı.

15 ay sonra soruşturması açılan vakanın kararı alındı. Ancak soruşturması aylar önce başlatılan vakadan hala çıt yok.

Rekabet Kurumu soruşturmalarının takvimi 4054 sayılı Kanun’da belirleniyor. Raportörlerin rapor yazma süreleri, tarafların yazılı savunmalarını verme süreleri, Kurul’un sözlü savunma tarihini belirleme süresi ve nihayet Kurul’un nihai kararını verme süresi Kanun’da açıkça yazılıdır.

Soruşturması başlatılan olası bir rekabet ihlaline ilişkin Kurul kararı en az 11, en fazla 19 ay içerisinde alınmalıdır.

Nitekim raportör heyeti bu soruşturmaya ilişkin raporunu Kurula bir yıl içerisinde sunmuş.

Kurul tarafların yazılı savunmalarını almış.

Nereden biliyoruz?

Kurumun sayfasından kaldırılmış. Ama basında yer alan haberlerden sözlü savunma tarihinin 24 Haziran 2020 olarak belirlendiğini öğreniyoruz. Yani, sözlü savunma öncesindeki aşamalar tamamlanmış.

https://www.haberturk.com/rekabet-kurumu-nun-savunma-toplantilari-ertelendi-2722673-ekonomi

Rekabet Kurumu salgın nedeniyle bu soruşturmanın sözlü savunma toplantısını iptal etti. Etti etmesine de bir daha da gündeme getirmedi.

Değerli okur bu bir fikri takip yazısıdır.

23 perakende şirketine açılan soruşturmayı da o vakit kişisel blogumda yazmıştım.

http://uemek.blogspot.com/2019/03/rekabet-kurulunun-perakende.html

Yazıda da beş tespit yapmıştım. Üçünü burada paylaşayım:

“Kurul, marketlerin fiyatları aralarında belirleyip belirlemediklerini ve/veya hâkim durumlarını kötüye kullanıp kullanmadıklarını tespit edecektir. Yani kokteyl bir rekabet ihlali iddiası bulunmaktadır. Bu durumda, Kurul’un olası rekabet ihlali konusunda elinde ciddi bir belge olmadığı söylenebilir. Yani soruşturma aşamasında, ihlalin birisine ilişkin bilgi ve belge bulunamazsa diğerine mi bakılacaktır?”

“Bu şirketlerin bir kısmı ulusal pazarda bir kısmı da Ankara, İstanbul ve Bursa illerinde faaliyet göstermektedir. Ankara, İstanbul ve Bursa’da faaliyet gösteren yerel marketler neden ve nasıl bir “fiyat anlaşması” yapmıştır? Ulusal marketler hangi illerde ve nasıl fiyat anlaşması yapmıştır?”

“Bu iller dışındaki yerel marketler fiyat anlaşması yapamaz mı? Bu durumda Antalya ve Balıkesir belediye başkanlarının fahiş fiyat iddiaları dayanaksız mıdır?”

ŞİMDİ DE YENİLERİNİ SORAYIM

23 perakendecinin ertelenen sözlü savunma toplantısı neden gündeme alınmıyor? Alınması düşünülüyor mu?

Kurul kanuni sürelere neden ısrarla uymuyor?

Raportörler soruşturmada rekabet ihlali buldular mı? Kurula teşebbüslere ceza verilmesini önerdiler mi?

Yoksa raportörler rekabet ihlaline ilişkin delil bulamadı mı? Yani Kurulun 2018 yılındaki kararına benzer biçimde; perakende sektörünü yine rekabetçi bulmuş olabilirler mi?

Kurul bu soruşturmanın raporunu gündeme getirseydi ve “su ile yaş meyve sebze fiyatlarının belirlenmesinde rekabet ihlali yokmuş” demiş olsaydı; kamuoyu arkasından alacağı “topla-dağıt kartelinin” meşruiyetine inanır mıydı?

Ne yani, soruşturması 15 ay başlatılan vaka, raportör heyeti ihlal bulamadığı için sumen altı mı edildi?

En önemlisi de bu soruların cevabını Kuruldan mı öğreneceğiz, basından mı?

İyi pazarlar.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum