Memur maaşı asgari ücrete göre yüksek ve adaletsiz dağıtılıyor

Türkiye’de devlet memuru maaşları, ekonominin durumuna ve ülkedeki genel ücret seviyelerine göre oldukça yüksek…

Devlet, aynı zamanda kamu hizmeti iş yükünün gerektirdiğinden çok fazla, yaklaşık 5.3 milyon memur istihdam ediyor.

Bu iki tespit,Türkiyedeki milyonlarca memur için haksız bir yargı olarak düşünülebilir

Ama bu bir gerçek!..

Gelin bu olguyu 2025 yılı verileri çerçevesinde inceleyelim:

-En düşük devlet memuru maaşı yaklaşık 44.000TL; ortalama devlet memuru maaşı ise 55.000TLdir. (En düşük memur maaşının %25 fazlası)

En düşük özel sektör çalışanı (asgari ücretli işçi) maaşı kabaca 22.000 TL; ortalama sigortalı çalışan maaşı ise 25.500 TL’dir. (Asgari ücretin %15 fazlası)

Kamuda, bir kurumun en üst yöneticisi mevkiindeki genel müdürün maaşı 122.000₺’dir. (En düşük devlet memuru maaşının 2.75 katı)

Kamu-özel maaş tutarlarını karşılaştırırsak, en düşük devlet memuru maaşı, asgari ücretin yaklaşık 2 katı; ortalama devlet memuru maaşı ise, özel sektördeki ortalama maaşın 2.2 katıdır.

Kamu kurumlarında, KİT’lerde ve Belediyelerdeki kadrolu işçi maaşlarına gelince adaletsizliğin boyutları belirgin bir biçimde artıyor. Hiç bir ihtiyaç analizi, performans ölçümü ve verimlilik kaygısı gözetilmeksizin kadroya alınan ve sözleşme ile belirlenen bu maaşlar, aynı işi yapan taşeron işçilere ödenen asgari ücretin 3 katına kadar çıkabiliyor.

Kamu ve özel sektörde “en düşük-ortalama ve üst düzey” maaşlarla ilgili rakamların karşılaştırılması bize şunları anlatıyor:

-Gelir Dağılımı ve Refah Standardı:

Asgari ücret ile ortalama maaş arasındaki farkın yalnızca %15 olması, özel sektörde yoğun bir “yoksul çalışan kitlesi” bulunduğunu ve orta sınıfın eridiğini gösteriyor.

Oysa genel olarak orta sınıfın güçlü olduğu ülkelerde, bunlar birbirine yakın değildir ve ortalama maaş, asgari ücretin %70 üzerindedir. Mesela Almanya’da asgari ücret 1700€ iken, ortalama ücret 2.900€ civarındadır.

En düşük devlet memuru maaşının asgari ücretin iki katı, ortalama memur maaşının ise ortalama işçi maaşının 2.2 katı olması; kamuda ve özel sektörde birbiriyle uyumlu, verimlilik temelli, hakkaniyete uygun ve yatay bir ücret politikası benimsenmediğini ortaya koyuyor. Aynı pozisyonda bulunan ve aynı görevi yürüten iki kişiden, devlette olanın özel sektördekinden 2 kat fazla maaş almasının “devlete kapağı atmış olmanın” dışında hiç bir rasyonel gerekçesi yoktur.

Özellikle alt kesimde çalışanlar, kamuda devlet eliyle ve politik himaye ile kayırılırken; özel sektördeki muadilleri işgücü piyasasındaki arz talep dengesizliği ve ekonomideki verimsizliğin kurbanı olmuş durumdadırlar. Diğer bir ifade ile bu, kamu ve özel sektör çalışanları arasında gelir düzeyi ve hayat standardı açısından ciddi bir uçurum bulunduğu; devletin memurlar için asgari refahı özel sektöre göre çok daha yüksek tuttuğu anlamına geliyor.

-Üretim Kapasitesi ve İşgücü Verimliliği:

Kamu kesiminde maaşlar, toplumun genel refah seviyesi, ekonominin değer üretme kapasitesi ve verimliliğinden bütünüyle bağımsız olarak belirleniyor.

Memur maaşı ile ekonomideki işgücü arzı ve talebi arasında hiç bir fonksiyonel ilişki bulunmuyor. Bu yönüyle devlet memurluğu, popülist bir ödüllendirme aracı ve “nitelikli-niteliksiz ayırımı” gözetilmeksizin insanların depo halinde içine doldurulduğu, işsizliği azaltmaya yönelik bir “istihdam havuzundan” ibaret.

Devlette “ücret-hizmet dengesi” adil değildir. Memur maaş artışları, verimliliğe ve performansa dayalı olmayıp; kıdem esasına göre ve politik kararlarla şekillenir. Birimlerde genellikle gereğinden fazla eleman bulunur. Kimin ne kadar iş yaptığı ölçülmez. Çok çalışan ve çok üretenle az çalışan ve az üreten aynı maaşı alır. Bazı kuruluşlarda, memurlar işe hiç gelmezler ve maaşlarını bankamatikle alırlar.

Özel sektörde, özellikle düşük ve orta grupta çalışanların üzerindeki iş yükü çok fazladır. Ekonomide değer üretiminin ve verimliliğin düşük olması dolayısıyla, özel sektör, çalışanların büyük bir bölümünü asgari ücrete ve asgari ücret civarındaki aylık maaşlara mahkûm etmiş durumdadır. (Nitekim asgari ücret düzeyinde maaş alanların oranı yaklaşık %45; asgari ücretin %20 fazlası ve altı maaş alanların oranı %65’tir)

Kamuda maaşların, rasyonel olmayan ölçüde yüksek belirlenmesi, memur sayısının hayli şişkin olduğu gerçeğiyle birleştiğinde; sonuç “aşırı kamu harcamaları” ve “kamu bütçesi açıkları” olarak karşımıza çıkıyor.

-Liyakat, Motivasyon ve Kariyer Perspektifi:

Kamuda, özel sektördeki ile aynı görevi yürüten kişiye, sırf devlet memuru olması nedeniyle sağlanan eşitsizlik; çalışma performansı ve üretim düşüklüğü de hesaba katıldığında, çok daha fazla derinleşiyor.

Özel sektörde aynı pozisyonda bulunan kişi, kamudakinin yarısı kadar maaş almasına rağmen, çok daha yüksek performans sergiliyor ve birim sürede kat kat fazla çıktı üretiyor.

Genel müdür maaşının en düşük memur maaşının sadece 2.75 katı olması; kamu kesiminde teşvik ve liyakat ödüllendirmesi açısından yetersiz bir yapı bulunduğunu, yetki ve sorumluluk farkının fazla dikkate alınmadığını gösteriyor.

Oysa, “ehliyet ve liyakat” esasına dayanan gelişmiş ülke kamu personel sistemlerinde, bir kurumdaki en düşük maaş ile en üst yönetici maaşı arasındaki katsayı farkı çok daha yüksektir. Mesela Almanya’da 4.2 kat, ABD’de 5.5 kat civarındadır.

Yürütülen görevin, bilgi ve uzmanlık birikiminin dikkate alınmadığı ve maaşlara yansımadığı bir ücret rejiminde, çalışanla yönetenin pek bir farkı kalmıyor. Bu da kamu kesiminde, “motivasyon kaybı,” “vasatlaşma,” “içe kapanıklık,” “kariyer hırsının azalması” gibi sonuçlar doğuruyor.

Kısaca, Türkiye’de ücret rejiminin;
-Özel sektörün alt kesiminde düşük düzeylerde yoğunlaştığı,
-Kamu istihdamında, üretkenlik yerine “statüye,””güvenceye” ve “politik popülizme” dayandığı,
-Kamu kesiminde, “ehliyet ve liyakate dayalı yükselme” mekanizmasının bulunmadığı,
-Verimsizliğin ve performans düşüklüğünün iş güvencesiyle korunduğu,
-Kamu ile özel arasında doğal olmayan bir kopuş ve orantısızlık bulunduğu,
-Dolayısıyla “yatayda çarpık ve adaletsiz, dikeyde sıkışmış” olduğunu görüyoruz.

Ülkemizdeki geçim şartlarına ve hayat pahalılığına göre asgari ücret hayli düşük, ama işverene yüksek geliyor. Emek yoğun ihracata yönelik üretim yapan sanayici, bu işgücü maliyetleriyle rekabet edemiyor.

Memur en düşük maaşta asgari ücretin 2 katı, ortalama maaşta da özel sektördeki ortalama maaşın 2.2 katını almasına ve muadillerinden çok daha az iş üretmesine rağmen, halinden hiç memnun değil.

Kamu-özel kesim arasında çalışma şartlarındaki dengesizlik ve “ücret-performans asimetrisi,” sırf daha çok maaş ve rahat çalışma şartları sağladığı gerekçesiyle, daha nitelikli ve birikimli insanların kamuda yığılmasına; genel istihdam yapısında verimsizliğin ödüllendirilmesine ve ekonominin rekabet gücünün zayıflamasına yol açıyor.

YORUMLAR (77)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
77 Yorum