Trump: Kontrolsüz güç sergileyen narsist bir lider profili…

ABD Başkanı Donald Trump, Hamaney’in “ABD’ye tokat attıklarını” ve “yeni saldırılar düzenleyebileceklerini” söylemesine tepki olarak, “onun nerede saklandığını tam olarak biliyordum. Ama İsrail’in ve ABD Silahlı Kuvvetleri’nin onu öldürmesine izin vermedim. Böylelikle, onu çok kötü ve rezil bir ölümden kurtardım.” dedi.

Ayrıca, değişik zamanlarda söyledikleri:

-“Eğer Türkiye benim sıra dışı ve eşsiz öngörümle belirlediğim sınırların dışına çıkar ve haddini aşan bir hamle yapmaya kalkarsa, ekonomisini mahvederim”

-“Ülkeyi ve dünyayı ben yönetiyorum. Çok eğleniyorum. Yaptığım şeyler çok ciddi işler”

-“Tanrı beni Amerika’yı yeniden büyük yapmam için kurtardı. Amerikanın altın çağı şimdi başlıyor…ABD’nin çöküşünü durduracağım”


-Beyaz Saray’da kameraların önünde, Zelenski’ye hitaben; “Elin zayıf, aptallık etme! Akıllı hareket et, yoksa ülkeni kaybedersin. Bize minnettar olmalısın…”

Bu sözleri sarf eden kişinin, normal bir kişiliğe ve dengeli bir ruh haline sahip olduğunu söylemek; hele dünyanın “1 numaralı” süper gücünün başında bulunduğunu düşünmek mümkün değil.

Sanki 340 milyonluk bir ülkenin başkanı değil de, bir sokak kavgasında hesaplaşmak üzere karşı karşı karşıya geldiği rakip grubun başındaki kişiyle “söz dalaşına giren” ve ona “gözdağı veren” bir çete lideri gibi…

Veya kirli bir pazarlıktan kârlı çıkmak üzere
karşısındakinin psikolojisini bozmaya çalışan kanun dışı bir adam…

Şimdiye kadar hiç alışık olmadığımız, yüksek perdeden azamet ve güç gösterisinde bulunan, olur olmaz her fırsatta ona buna posta koyan ve muhatabını tehdit eden bir dünya liderinden söz ediyoruz.

Değişik zamanlarda, her biri olağanüstü önem ve hassasiyet taşıyan konu ve olaylarla ilgili sarfettiği bu sözler ve sergilediği tavırlar, Donald Trump’ın liderlik tarzı ve kişilik özelliklerinin klasik devlet başkanlığı normlarından ne denli sapma gösterdiğini çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Aşağıda bu örnekleri, liderlik psikolojisi, diplomatik üslup, kurumsal temsil, uluslararası ilişkiler teamülleri ve devlet ciddiyeti açısından çok boyutlu bir çerçevede değerlendirmeye ve analize tabi tutacağız:

-Devlet Ciddiyeti ve Diplomasi Jargonuna Aykırılık:

“Onu çok kötü ve rezil bir ölümden kurtardım,” “aptalca açıklamalar,” “mahvederim” şeklindeki ifadeler; devlet ciddiyeti ile hiç bağdaşmıyor ve geleneksel diplomasi dilinden büyük sapmalar gösteriyor. Bunlar, bir devlet başkanından değil, ancak “şahsi bir hesaplaşma içindeki bir kişiden” beklenecek sözler. Bu tür söylemler, devletin sürekliliği ve kurumsallığı yerine kişisel ego ve güç sergileme arzusunu ön plana çıkarıyor.

Bu tür beyanlar, uluslararası ilişkilerde tehlikeli kişiselleştirme, devlet ciddiyetinden sapma ve psikolojik üstünlük kurma oyunları barındırmaktadır.

-Güç Dengeleri, Uluslararası Normlar, Devlet Ketumiyeti ve Güvenlik Hassasiyetleri:

Hamaney için kullandığı “nerede saklandığını biliyordum” ifadesi, istihbarat bilgilerini kamuoyuna açıkça ifade etmesi açısından devlet güvenliği teamüllerine aykırı bir açıklama…Bu tarz açıklamalar, “devlet ketumiyeti” ve “güvenlik duyarlılığı”yönünden kurumların itibarını zedeler; kendi iç güvenlik birimleri ve müttefik ülkelerle istihbarat paylaşımı süreçlerini tehlikeye sokma riski taşır.

Uluslararası teamüllerde, özellikle nükleer kapasiteye sahip devletler arasındaki güç dengesini ilgilendiren bir konuda; liderlerin bu denli ölçüsüz ve dikkatsiz bir dil kullanması, uluslararası güvenlik açısından büyük bir istikrarsızlık sinyali olarak değerlendirilir. Bu tür söylemler, “uluslararası normlar” ve Birleşmiş Milletler Anlaşması çerçevesinde, gerilimlerin yatıştırılmasını gerektiren ortamlarda “diplomatik kriz” çıkarıcı nitelikte sayılır.

Hamaney’in söyledikleri, esasen devrimci devlet ideolojisi üzerinden şekillenmiş, dolayısıyla Batı karşıtı direniş eksenini besleme eğiliminde olan ve ülkesinde birliği sağlamayı amaçlayan açıklamalar olarak görülebilir. Bunlar her ne kadar muhatabını provoke edici nitelikte olsa da, uluslararası güvenlik dengelerinin korunmasında hakim konumda olan ve elindeki güç gereği sorumlu ve ihtiyatlı davranması gereken ABD’nin lideri pozisyonundaki bir kişinin “kin ve öfke” dilinden ziyade “hukuk,” “istikrar” ve “çok taraflılık” üzerinden hareket etmesi, şahsi duygularını devlet politikası zeminine yansıtmaması beklenir.

-Üslup, Nezaket, Uluslarası İlişkilerde Saygı ve Temsil Kriterleri:

Uluslararası ilişki kültürü ve diplomasi kuralları, ülkeler arasında en büyük kriz anlarında bile belirli bir üslup, nezaket ve mesafenin gözetilmesini gerektirir. Trump’ın kişiselleştirilmiş saldırgan üslubu bu geleneği ve normları açıkça ihlal ediyor.

“Mahvederim”, “aptallık etme”, “eline dikkat et”, “minnettar olmalısın” gibi ifadeler; “diplomatik nezaket,” “uluslararası saygı” kriterlerine ve “güçlü olanın sorumluluğu ilkelerine bütünüyle ters düşmektedir. Bu söylemler, diplomasi alanında geçerli geleneksel devlet dilini değil, “mafyatik söylemleri” ve “sokak kabadayılığını” çağrıştırıyor.

Diplomaside gerektiğinde “yaptırım tehdidinde” bulunulur. Ancak bunun; çok taraflı, gerekçeli, hukuk temelli ve kurumsal biçimde yapılması gerekir. Liderlerin kullandığı alenen kişiselleştirilmiş ve aşağılayıcı ifadeler; kendi ülkelerinde ve uluslararası toplumda gerilim doğurur ve krizleri tırmandırır.

Öte yandan, Trump’ın ve yardımcısınının Zelenski’ye Beyaz Saray’da kameraların ve tüm dünyanın gözü önünde sarfettikleri aşağılayıcı nitelikte ve üstünlük kurmaya yönelik sözler, diplomatik inceliğin hiçe sayılmasından öte, “konukseverlik” ilkesinin açık bir ihlalidir.

-Kişilik Özellikleri, Liderlik Tarzı ve Üstünlük Sağlama Psikolojisi:

Trump’ın söylemleri, açıkça yüksek “narsisistik özellikler,” “büyüklük sanrısı” (grandiyözite) ve “Tanrı katından seçilmişlik hissi” (mesiyanik ego) barındırıyor:

“Tanrı beni kurtardı,” “Amerika’nın çöküşünü durduracağım” gibi ifadeler, kısmen Amerikan “evangelist-milliyetçi” tabanını konsolide etme amacı taşımanın yanında, klasik otoriter lider profillerinde görülen kendini “tarihsel figürleştirme” eğilimine işaret ediyor.

“Dünyayı ben yönetiyorum,” “Büyük işler yapıyorum,” “Çok eğleniyorum” yönündeki
sözleri; eleştiriye kapalı olduğunu, kendi sınırlarını ve sorumluluklarını abarttığını, devleti ve halkı “egemenlik iradesine ve demokratik haklara sahip bir kitle” değil, adeta “kendi güdümü altında, üzerlerinde söz sahibi olduğu bir yığın;” “şahsi oyuncağı” veya “şirket markası” gibi gördüğünü ortaya koyuyor.

“Büyük işler yapıyorum, çok eğleniyorum” gibi açıklamaları ise, devlet yönetimini deyim yerindeyse bir “TV eğlence programına” (reality show’a çevirme eğiliminin ifadesi olarak ortaya çıkıyor. Oysa modern devlet yönetimi, eğlenircesine bir yaklaşım ve tutumu değil; sorumluluk, hesap verebilirlik ve çok boyutlu akıl yürütmeyi gerektirir.

Hamaney için kullandığı “Onu rezil ve çirkin bir ölümden kurtardım. Hayatını bana borçlu” şeklindeki sözleri, sadece zafer kazanmayı değil; onurunu da elinden almayı, onu sadece yenilmiş değil, “aciz ve kendisine minnet borcu taşıyan” bir figür haline getirmeyi amaçlıyor.

Sergilenen bu tavırlar ve sarfedilen sözler; kendi değerini sürekli abartan ve yücelten, başkalarını aşağılayarak kendi üstünlüğünü inşa eden, eleştiriyi kaldıramayan, sağlanan başarıları kendi lütfu gibi sunan “narsistik kişilik” özelliğinin tipik yansıması ve “narsistik üstünlük” kurmaya yönelik stratejinin gerekleridir.

Ayrıca tüm bunlar, İran’a karşı mutlak bir başarı sağlanmış olduğunun ifadesi olarak görülse de, “asil bir zafer” kazanmanın gerektirdiği “şövalyelik”ve “centilmenlik” ruhuna aykırı tutum ve davranışlardır.

Gerçek liderlik; alçakgönüllüğün içinde güç barındırmayı, egemenliği bilgelikle temsil etmeyi, yönetim sanatını strateji ile ile bütünleştirmeyi gerektirir.

Oysa Trump’ın liderlik tarzı, söylemleri ve dış politika performansı; barındırdığı keyfi, narsistik ve kontrolsüz güç kullanmaya eğilimli unsurlar; devlet teamülleri ve diplomatik nezaket kurallarına aykırı tutum ve davranışları nedeniyle uluslararası ilişkiler sisteminde “kalıcı hasar üreten bir dönem” olarak tarihi veri havuzuna kaydedilmiştir.

YORUMLAR (10)
10 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.