Hayırlı olsun, ülkemiz için

Öğle sıralarında gittik sandık başına. Bir tek bizim oy kullanacağımız sınıftın kapısında kuyruk var.

Kuyrukta çoğunluk biziz. Bizim evden beş kişiyiz.

Seçime bu sefer rağbet etmedi mi millet acaba?

Pek öyle değil.

Geçen sefer milletvekili seçme pusulasını dörde beşe katlamamız gerekiyordu. Bir de mühür oraya buraya bulaşmasın diye mührün olduğu kısmı dışarı çevirip zarfa öyle koyuyorduk. Zaman alıyordu. Bu seçimde bir kâğıdın üstünde iki siyasetçinin resmi var. Hemen birisine mührü basıp çıkıyorsun.

Yani oy kullanmak kısa sürdüğü için kapılarda seçmen birikmedi. Katılım oranında şiddetli bir düşüş yok.

Şiddetli değil ama sonucu etkilemek için yeterli.

Millet ittifakının seçmeni biraz moralsizdi ilk tur sonuçlarından sonra.

Seçim buradan döndürülemezdi. Birinci tura katıldık da ne oldu? Deyip işlerine bakmış olabilirler mi?

Ya da İyi Partililer, Gelecekliler, Devalılar, Saadetliler.

İktidar tarafında da sandık iştahını düşürecek unsurlar var.

Yeniden Refah Partililer Fatih Erbakan meclise girdi nasıl olsa. Erdoğan kazansa ne olur, kaybetse ne olur. Diye düşünmüş olabilirler.

Keza MHP’lilerden, BBP’lilerden, Hüda Par’lılardan isteksizler çıkabilir.

1. Turda katılım oranı yüzde 88’in üstündeydi. 2. Turda 84 civarında kaldı.

Yani yüzde 4,5 civarında eksilmiş.

Sandığa küsen kaybeder, diye yazmıştım birkaç gün önce bu köşede.

Hangi tarafın seçmeni daha çok küstüyse sandığa o taraf kaybetti.

Bu bir yaklaşım.

Katılımın hangi bölgelerde düştüğünü, hangi bölgelerde yükseldiğini iyice bilmeden emin olamazsınız.

Artık o analizleri ilgilenenler önümüzdeki günlerde yapar.

Sonuçta, Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sürecinde sergilediği olağanüstü performansın karşılığını almış oldu.

Yazıyı yazdığım saatte oyları yüzde 52. Bir beş yıl daha Türkiye’yi yönetme yetkisi onun.

Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu da oylarını arttırdı. Yüzde 48’e yakın oy aldı. Yenildi. Ama bir hezimetle değil.

Bu noktada evvela ‘hayırlı olsun’ dememiz gerekiyor. Ülkemiz için, insanlarımız için.

İnsanlarımız -maalesef, göz göre göre- ortadan ikiye bölündü ama bu iyi dileğim iki tarafa da şamil.

Kazanmak güzel şey tabii, bilhassa kazanan için.

Güzel de…

Türkiye’nin, şu saatte üstesinden gelinmesi gereken, ertelene ertelene dağlar kadar büyüyen ağır sorunları var.

Ekonominin baştan sona elden geçirilmesi gerekiyor mesela.

Acı ilacın her kesimin damağını yakacak şekilde millete içirilmesi gerekiyor.

Allah hepimizin yardımcısı olsun.

Seçimde ayan beyan ortaya çıkan kutuplaşmanın dozunun düşürülmesi gerekiyor.

Yoksa nesiller boyu iflah olmayız.

Adalet, özgürlükler, hukuk, yolsuzluklar… Belki de zannettiğimiz kadar büyük bir sorun değildir. Çoğunluk sorun etmediğine göre!

Ama düzeltilse memleketimizin hayrına olur.

Muhalefetin derdi de büyük.

Nerede yanlış yaptığını tespit edecek.

Bizim siyasiler daha çok başkasının nerede yanlış yaptığını düşünmeye ve başkasını düzeltmeye yatkındır. Bu huyundan vaz geçecek. Kendisini yeniden inşa edecek.

Tasfiye olan olacak. Olmak istemeyen ayak direyecek.

Ayak direyen gününü biraz uzatır belki, ama sonunda geçmişteki örnekleri gibi erir, kaybolur.

İyi mühendisler lazım muhalefete.

Siyaset mühendisliğinden, toplum mühendisliğinden ya da bu terimlerin çağrıştırdığı suni bir şeyden bahsetmiyorum.

Siyaseti iyi okuyan, toplumun nabzını doğru tutan bir ferasetten bahsediyorum.

Eski imar planı, eski yapılaşma başarısız.

Muhalefetin derme çatma yapılar kurup insanları o yapılara çağırmak yerine insanları, toplumun yapısını, taleplerini, değerlerini inceleyerek ona göre kendisini yapılandırması gerekiyor.

Kendi paşa gönüllerine göre değil, millete göre.

Yoksa kıyamete kadar yenilirler.

YORUMLAR (130)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
130 Yorum