Kulağının üstüne yat, mutlu ol!

Urumçi güzel bir şehir. Camileri, çarşısı, insanları, bizim şehirlerimizden birindeymişsiniz izlenimi verir. Yabancılık çekmezsiniz. Dillerini az buçuk anlarsınız.

Müslümanlık gelip geçmemiş oradan. Yerleşmiş.

Doğu Türkistan’ın yerel yazısı bizim eski Türkçe yazımızı andırıyor. Yani Osmanlıca okuyabiliyorsanız Urumçi’deki tabelaları üç aşağı beş yukarı çözersiniz. Tabii Türkçe tabela bulabilirseniz.

Çok az Türkçe tabelalar. Her taraf Çince.

Çince olması normal sayılabilir. Ama Türkçe’nin çok az olması anormal değil mi?

Çarşılarında çok güzel meyve kuruları var. Rengarenk.

Mutfakları da zengin.

Gittiğimizde güzel bir lokantada yemek yemiştik. Büyük, sanki içinde havuz vardı gibi kalmış aklımda. Servis yapanların mahalli kıyafetleri, içerideki yerli müzik... Sanki büyük bir han çadırındasınız.

Mantıları çok güzel. Hamurla sorunu olmayanlara tavsiye edilir.

Ne kadar turistik cümleler kurdum! Hepsi de doğru. En azından ben öyle biliyorum.

Ama bir de madalyonun öteki yüzü var.

Rahatsız dolaşırsınız orada. Devletin soğuk elini hissedersiniz. Muhatap olduğunuz insanlardaki dikkati fark edersiniz.

“Resmi görüş-kişisel görüş” ikilemini çağrıştıran bir dikkati...

‘Daha çok Çinli mi gördün Urumçi’de Türk mü?’ diye sorarsanız, daha çok Çinli gördüm.

Resmi bir veriye ulaşamadım ama, en azından Urumçi’de rejim, iskan politikalarıyla Çinlilerin ekseriyete geçmesini sağlamış gibi geldi bana.

Günün birinde Doğu Türkistan’ın tamamında Çinliler çoğunluğu sağlayabilir. Belki de sağlamıştır.

Bu politika zaman zaman şiddetleniyor. Bölgenin asli sakinlerini sindirmek için kan kan dökülüyor.

Hatırlayalım.

5 Temmuz 2009’da -devletin himaye ettiği saldırılarda- Çin resmi makamlarının verilerine göre yüzlerce, halkın tanıklıklarına göre binlerce Doğu Türkistanlı katledilmişti.

O günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan “Adeta soykırım” nitelemesinde bulunmuştu.

Son zamanlarda da Doğu Türkistan’la ilgili kötü haberler alıyoruz.

Baskı, asimilasyon uygulamaları, yoğun gözaltılar, tutuklamalar, esir kampları, idam cezaları...

Buna karşılık, rejim kaynaklı yalanlamalar.

Kampların eğitime, meslek edindirmeyi amaçladığına, kamplarda yaşayanların çok mutlu olduğuna dair propagandalar...

Halk ozanı Abdurahim Heyit’in şehit edildiği haberi çok yankı uyandırdı. Sonra Çinliler, Abdurahim Heyit’in sağ olduğuna delil olarak bir video yayınladılar.

Şehit edilmemiş. Videoda kendisi söylüyor. Tutukluymuş, soruşturma geçiriyormuş.

Heyit’in şehit olduğu haberi Amerikan propagandası mı?

Ya da ortalıkta dezenformasyon olduğu izlenimi vermek için Çin mi yaydı bu haberi? ‘Öteki haberleriniz de gerçek değil’ demek için.

İkisi de mümkün.

BM verilerine göre Çin’de 1 milyon civarında Türk toplama kamplarında tutuluyor.

Kamplardaki Türkler 20 kişilik koğuşlarda, temiz olmayan ortamlarda yaşıyor.

Bazı Türkler gördükleri işkenceleri anlatıyor.

Bu arada, Çin, bu haberlerin gerçek olmadığını kanıtlamak için gazetecileri Türkistan’da gezdiriyor.

Onlar da, “Aaa! Yanılmışız, burada herkesin keyfi yerinde” diye haberler yazıyorlar.

Belki ‘gösterdikleri’ yerlerde öyledir. Siz de ‘gösterdiklerini’ görmeye teşneyseniz afiyetle gezer, tozar gelirsiniz.

Uluslararası kuruluşlar baskıları, uygulanan şiddet politikalarını teyit ediyor.

BM, Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme örgütü, hepsi.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün direktörü Kenneth Roth yapılanların ‘Çin’in ekonomik gücü nedeniyle görmezden gelindiğini’ söylüyor.

Acaba biz de mi öyle yapıyoruz?

‘Çin çok güçlü’ diye, ‘şimdi sırası değil’ diye kulağımızın üstüne mi yatıyoruz?

Çünkü bu devirde ‘kulağının üstüne yatmak’ zencefilden, zerdeçaldan, hatmiden, naneden bile daha çok tavsiye ediliyor!

Kulağının üstüne yat, mutlu ol!

Peki bu örgütlerin yorumları taraflı olmaz mı? Çünkü çoğu raporlarında ABD’ye, Avrupa’ya torpil geçiyorlar.

Olabilir.

Ama, vicdanlı bir okuyucu okuduklarının ‘dara’sını alıp doğruya yakın bir noktaya ulaşabilir.

Benim kanaatim, darasını alsanız bile, geriye ağır, kimliğinizi taşıyarak tahammülü imkansız bir baskı rejimi kalıyor.

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum