90 bin Türk’ün ismi Mars’a gidiyor
22 Şubat Perşembe günü Los Angeles’ta bulunan NASA Jet İtki Laboratuvarı’nda (NASA JPL) NASA’nın Mayıs 2018’de uzaya fırlatacağı ve 26 Kasım 2018’de Mars’ın yüzeyine inecek olan uzay aracı InSight’ın (Interior Exploration using Seismic Investigations, Geodesy and Heat Transport) tanıtım toplantısına katıldım. Bu uzay aracını bizim için özel kılan ise şahsım da dahil bir bilgisayar çipine yazılan 90 bin 784 Türk’ün ismini de beraberinde Mars’a götürecek olması...
Şimdiye kadar 11 uzay aracı tarafından ziyaret edilen Mars eskiden beri insanlığın ve bilim insanlarının merak konusu olmuştur. Son zamanlarda ise hem bilim insanları hem de özel şirketler Mars’a insanlı-insansız uzay aracı gönderme yarışına girmişlerdir. Hatta öyle ki 9 milyon nüfuslu Birleşik Arap Emirlikleri bile 2020 yılında Mars’a bir uzay aracı göndermenin planlarını yapıyor. SpaceX’in sahibi Elon Mask ise yakın bir zamanda Mars’a insan göndereceğini iddia ederken, Amerikan Kongresi NASA’yı 2033 yılında Mars’a insan indirmesi konusunda görevlendirmiştir.
***
Peki Mars’a bizdeki ismiyle Merih gezegenine bu alaka nerden geliyor. Türkiye’nin en büyük astronomi platformu Kozmik Anafor’dan bir astronom arkadaşımızın da dediği gibi “Cana en yakın” gezegen Mars. Öte yandan Dünya’ya en yakın gök cismi Ay. Fakat Ay kupkuru ve hayat için en gerekli olan su yok. Son araştırmalar bir miktar su bulunduğuna dair işaretler verse de henüz kesin delil yok. Ay’ın atmosferi Dünya ile karşılaştırıldığında yok denecek kadar az. Hal böyle olunca Ay’a laboratuvar kurup içine insan göndersek Ay’ın kendi öz kaynaklarından hayat için hiçbir destek yok. Her şey Dünya’dan gitmek zorunda. Fakat Mars öyle mi? Mars’ta hem sıvı su var, hem buz var. Hem de atmosferi var. Atmosferinde yoğun karbondioksit var ve NASA’nın geliştirdiği yeni bir cihaz havadaki karbondioksidin karbon ve oksijenini ayırıp insanlar için nefes alacak oksijeni elde edebiliyor. Hem de daha önce insanlar tarafından hiç gidilmediği için herkesin merakını celbediyor. Mars’a sürekli uzay aracı gönderilmesinin bir başka sebebi de, ileride oraya gönderilecek insanlara hayati ihtiyaçları sağlamak veya geçmişte eğer varsa hayata dair deliller aramaktır. Çünkü Mars geçmişte sıcak ve nemliydi, bu da onun su ve organik madde gibi hayat için gerekli şartlara sahip olduğunu gösteriyor.
İşte iki ay sonra Mars’a doğru yola çıkacak InSight uzay aracının küçük görevlerinin yanında üç önemli misyonu var. Birincisi Mars depremlerini araştırmak. İkincisi Mars’ın kabuk tabakasındaki ısı iletimi ve sıcaklığı incelemek. Üçüncüsü ise bizdeki gel-git hareketleri gibi Mars’ın iki uydusundan biri olan Phobos’un Mars yörüngesinde dolanırken Mars toprağını kendine doğru çekerek oluşturduğu dalgalanmları incelemek. Daha önce gönderilen uzay araçlarından farklı olarak Mars yüzeyinde gezip durmayacak. Güneş enerjisi ile çalışacağı için çok güneş alan ekvator bölgesine yakın bir yere indirilecek, iner inmez sondaj çalışmalarına başlayacak ve Mars yüzeyinden 5 metre derine sondaj kazacak. Buradan alınacak bilimsel veriler Dünya’ya ulaştırılacak ve bilim adamları bu sayede Mars’ın kabuk, manto ve iç çekirdeğinin büyüklüğünü ölçebilecekler. InSight uzay aracı Mars’a giderken yanında da çok önemli bir bilgisayar çipini ve 2 tane Cubesat uydusunu beraberinde götürecek. Uyduları Mars’ın atmosferinin dışına bırakacak ve bunlar InSight’ın Dünya ile iletişim kurmasını sağlayacak.
***
Bilgisayar çipinde ise 2 milyon 400 bin kişinin ismi Mars yüzeyine inmiş olacak. 90 bin 784 Mars meraklısı Türk ise NASA’nın açtığı kampanyaya katılıp isimlerini gönderen şanslı kişiler olacaklar. Bu kişiler aynı zamanda NASA’nın resmi web sitesine göre “Martian - Marslı” ünvanını almış bir nevi Mars vatandaşı olmuş durumdalar.
UZAY ARAŞTIRMALARINA YATIRIM YAPMAK GEREKSİZ Mİ?
Bana astronomi konferanslarımda en çok sorulan sorulardan birisi de NASA’nın bütçesinin milyar dolarları bulduğu (2018 yılı bütçesi 19 milyar 300 milyon dolar), vahşi kapitalizmin merkezi Amerika’nın bu kadar parayı karşılığını almadan niye harcadığı yönünde. Bilim ve teknoloji üretimine harcanan para hiçbir zaman boşa değildir. Amerika’nın uzay araştırmalarına harcadığı bu parayı nasıl kat kat geri kazandığını da bir misal ile anlatalım.
Uzay yolculukları ilk başladığı zaman astronotlar yanlarına tükenmez kalemler alarak çıktılar. Kimse yerçekiminin Uluslararası Uzay İstasyonu’nda sürekli düşme halinde olduğu için hissedilmediğini hesaba katmadı. Astronotlar not almak için kalemlerine sarıldıklarında gördüler ki tükenmez kalemler yazmıyor.
Uzayda tükenmez kalemlerin yazmadığını haber alan Fisher Pen Co.’nun sahibi Paul C. Fisher tam 1 milyon dolar yatırım yaparak uzayda yazan kalemler üretmeye başladı. Bununla da yetinmedi su altında ve eksi 50 derece ile artı 400 derece sıcaklıkta bile yazan kalemler üretti.
Bu buluş ise Amerika’ya trilyon dolarlar kazandıran teknolojinin kapılarını açtı. Inkjet yani mürekkep püskürtmeli yazıcılar bu uzay kalemleri ilham alınarak üretildi ve bütün Dünya’da büyük satışlar yapıldı. Sadece Brain Research Institute’un 2016 yılı raporuna göre bu yıl tam 116 milyar dolarlık yazıcı ve kartuş satılmış. Dolayısı ile uzay araştırmalarına ve NASA’ya harcanan para geliştirdiği teknolojiler ile kat kat geri kazandırıyor.