Günde 15 dakika
Yaz ayları bitti, okullar açılıyor ve tatilciler geri döndü. Bilim insanlarının yaptıkları araştırmalara göre doğa ile iç içe geçirilen tatilin sağlık ve iş hayatına olumlu etkileri var. Özellikle kapalı alanlarda çalışanların Güneş görmesi hem kemik yapılarının sağlamlaşmasına hemde psikolojik olarak daha mutlu bir birey olmalarına sebep oluyor. Ancak geçen hafta Pozitif Psikoloji Dergisi’nde ( The Journal of Positive Psychology) yayınlanan yeni bir
makale günde 15 dakika Dünya işlerinden uzaklaşıp meditasyon yapmanın bir günlük tatile bedel olduğunu ve ömrü uzattığını söylüyor.
Birçok uzman ve bilim insanı iç barışı bulmak, günlük problemlerle kolayca baş etmek ve stresten uzak durmak için farklı teknikler üzerinde çalıştılar, değişik alışkanlıklar geliştirdiler ve strese neden olan birçok şeyi elimine ettiler. Ancak bunların hiçbiri yeterli olamadı.
Tatil yapmak güzel bir şey. Hem farklı bir ortama girmenin hem de güneşlenmenin faydaları çok büyük. Güneş’te her saniye 600 milyon ton hidrojen 596 milyon ton helyuma dönüşür. Böylece Güneş her saniye 4 milyon ton kütle kaybeder ve bu kaybolan kütle ısı ve ışık olarak uzaya yayılır. Güneş’in merkezindeki sıcaklık 15 milyon dereceye kadar çıkarken yüzeyindeki sıcaklık yaklaşık 6 bin derecedir.
Yıldızımızın merkezinde nükleer füzyon denilen termonükleer reaksiyonlarla Hidrojenlerin Helyuma dönüşmesi sonucu açığa çıkan fotonların Güneş’in yüzeyine çıkması binlerce yıl sürer. Yüzeye çıktıktan sonra Dünya’ya ulaşmaları ise yaklaşık 8 dakika’dır. Yani şu an Güneş’ten bize gelen ışınlar, binlerce yıl artı 8 dakika yaşındadır.
Güneşin ikinci kütle kaybı ise Güneş rüzgarları sayesindedir. Yıldızımız her saniye 1.5 milyon ton daha kütle kaybeder rüzgarlar sebebiyle. Bu rüzgarlar Dünya’nın manyetik alanına çarpıp aurora denilen güzelim ışık gösterilerine sebep olurlar. Dolayısıyla Güneş’in her saniye kütle kaybı kabaca 5.5 milyon tondur. Bir yılda ise 174 trilyon ton gibi muazzam bir kütle kaybı yaşar.
Şu anda 5.5 milyar yaşında olduğunu hesapladığımız yıldızımız her saniye 5.5 milyon ton kütle kaybetmesine rağmen, daha 5 milyar yıl ömrü vardır. 5 milyar yıl sonra ise bu kayıp ancak binde 34’ü kadar olacaktır.
Güneşin kaybettiği bu kütlenin tek hissedildiği nokta Güneş’in kütle çekim kuvvetinin göreceli olarak zayıflaması sebebiyle dünyamızın her yıl 1.6 cm gibi bir miktar Güneş’ten uzaklaşmasıdır.
İşte uzaya ısı ve ışık olarak yayılan 5.5 milyon ton kütlenin 2 milyarda biri dünyamıza ulaşır. Bu sayede sular buharlaşıp bulut olur, atmosfer canlanır. Bitkiler fotosentez yaparak hayat bulur. Karbondioksit alıp, oksijen verirler. Bazı bitkiler gün battıktan sonra bile depoladıkları Güneş ışınları ile pasif fotosentez yaparlar. Güneş ışınları olmasa bitkiler fotosentez yapamazlar ve kısa bir süre sonra ölürler. Nitekim bu yılın başında Çin Ay’a bir uzay aracı indirdi ve bu araç beraberinde 6 adet canlı (pamuk, koza tohumu, patates, meyve sineği, maya ve arabidopsis (çiçekli bitki)) bulunduran bir biyosfer tankını da götürmüştü. Böceklerden karbondioksit alıp patatese verecek, patatesten oksijen alıp ipekböceğine verecekti. Bu sayede ileride kuracağı Ay üssünde insanların hayatta kalmaları için gerekli gıda üretimi hakkında altyapı çalışmalarına başlayacaktı. Lakin Güneş kaybolunca bitkiler de fotosentez yapamadı ve kısa sürede öldüler.
Güneş ışınları sadece bitkiler için hayati önem taşımıyor. Güneşimizin insan hayatı için çok kritik bir görevi var. İnsan derisi altındaki bir madde ile reaksiyona giren Güneş ışınları insanların Kalsiyum ve D vitamini üretmelerini sağlar. D vitamini bitkilerde kolay kolay bulunmaz. Bazı balık türleri ve sütte vardır ancak, bu miktar insanın D vitamini ihtiyacının ancak %10’unu karşılar. D vitamini ihtiyacımızın %90’lık kısmını Güneş’ten karşılarız. Tatile gidenler çok güneşlendikleri için çokça D vitamini üretirler. Bu da insanlarda mutluluğa sebep olur. Güneş görmeyen insanların kemikleri zayıf, kasları uyuşuk ve duygusal olarak karamsar olurlar. Hiçbir şeyden memnun olmaz, herşeyden negatif bir sonuç çıkarırlar. Güneş görmeyen insan vücudunda beyin felci, diş çürümesi, hipertansiyon, kalp yetmezliği, parkinson, kemik erimesi, depresyon gibi hastalıklara neden olduğu gibi son yapılan bilimsel araştırmalara göre de prostat kanseri, kalın bağırsak, meme kanserine yakalanma riskini arttırır. Atalarımız “Güneş girmeyen eve doktor girer” sözünü boşuna söylememişler.
Ancak tatilciler evlerine döndükten sonra bir müddet mutlu ve mesut hayatlarını devam ettirebilirler. Fakat bir müddet sonra tekrar karamsarlığa bürüneceklerdir. Çünkü Güneş altında çok kalmak da bolca D vitamini üretip bunu depolayacığınız anlamına gelmiyor. Aşırı doymuş bir çözelti gibi, bir müddet sonra ne kadar eklerseniz ekleyin bir işe yaramıyor. Dolayısıyla her şeyin aşırısı zarar kaidesine göre, düzenli ve aşırı olmayan miktarlarda güneşlenerek günlük D vitamini ihtiyacımızı karşılamak zorundayız.
İşte yeni yayınlanan bu bilimsel makaleye göre günde 15 dakika meditasyon yapmak da D vitamini almış ve güneşlenmiş gibi mutlu olmamızı sağlıyor. Hollanda’da bulunan Groningen Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, 2 ay boyunca 40 üniversite öğrencisinin bir kısmını tatile gönderip bir kısmına da günde 15 dakika meditasyon yaptırdılar ve meditasyon sonunda değişik anketler yaparak duygusal ve zihinsel durumları hakkında veri topladılar.
İki ay boyunca her gün 15 dakika meditasyon yapan öğrencilerin derslerde dikkatlerinin arttığı, daha barışçıl olup kolay sinirlenmedikleri, karşılaştıkları problemler karşısında daha sakin ve karamsarlıktan uzak oldukları, hayata daha olumlu baktıkları ve stres derecelerinin düştüğü gözlemlendi.
2019 yılının başlarında yayınlanan başka bir çalışma ise 10 dakika meditasyon yapmanın bir saat uykuya bedel olduğunu söylüyor. Görüldüğü gibi meditasyonun faydaları saymakla bitmiyor. Meditasyon yapanlarda sürekli olumlu düşünmenin yanında güçlü bir sinir sistemi, stressiz bir hayat ve düşük kan basıncı görülüyor. Daha iyi nefes almayı sağladığından beynimize daha çok oksijen gidiyor ve zihinsel olarak uzun süre yorulmadan çalışabiliyoruz.
Günde hakkıyla 15 dakika meditasyon yapanlarda daha sağlıklı karar verme, hayat hakkında derin tefekkür, başkalarına karşı daha duyarlı olma gibi özellikler de gelişiyor.