Milli Uzay Programı

tua.jpg

Geçtiğimiz hafta en önemli gelişme şüphesiz Türkiye’nin Milli Uzay Programı’nın açıklanması oldu. Bu köşede yaklaşık üç senedir astronomi, uzay, NASA’nın uzay misyonları ve yapay zekâ üzerine yazılar yazıyorum ve hep başka ülkelerin uzay çalışmaları hakkında değil kendi milli uzay programımız hakkında yazmak istediğimi defalarca belirtmiştim. Beklenen gün geldi ve milli uzay programımız açıklandı ve 18 Aralık 2018 tarihinde kurulan ve bir daha ses çıkmayan Türkiye Uzay Ajansı 10 yıllık hedefini belirledi ve geçtiğimiz hafta kamuoyu ile paylaşıldı ve programda Türkiye’yi “küresel uzay yarışının zirvesine” götürmek için 10 stratejik hedef açıklandı. 

Bu uzay programı hakkında ilk izlenimlerim olumlu ve gayet başarılı bulduğumu söyleyebilirim.  Devletin en üst makamları tarafından bilim, teknoloji ve uzay çalışmalarının öneminin kabul edilip desteklenmesi gerçekten gurur verici. Açıklanan programda hedefler büyük ve uzaya çıkmak için uğraşırken yeryüzünde geliştirilecek teknolojilerin geleceğimize ışık tutacağı bir gerçek. Son 60 yılda üretilen teknolojilerin çoğunluğunun uzay çalışmaları sonucu doğmuş olduğunu biliyoruz. 

Sosyal medyada ve bazı basın yayın organlarında uzay programı hakkında ciddi eleştiriler olduğunu gördüm. Bu eleştiriler tamamen yersiz ve gereksiz. Bilim ve teknolojide ilerlemek istiyorsak, mutlaka uzayda olmak zorundayız. Haberleşme uyduları, televizyon yayınları, yolumuzu bulduğumuz GPS uygulamaları, mürekkep püskürtmeli yazıcılar, fotoğraf makinelerinin cep telefonlarına sığacak kadar küçülmesi, daha güvenli gıda üretimi, hava durumu ve iklim değişikliği üzerine çalışmalar ve burada sayamayacağım binlerce teknolojik gelişme uzay çalışmaları sırasında ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca uzayda olmak bir tercih değil zorunluluktur. NASA’nın ürettiği teknolojiler ülkeye her yıl milyarlarca dolar gelir getirmektedir. Mesela yazıcı ve kartuşlardan her yıl yaklaşık 109 milyar dolar gelir sağlanmaktadır.  

Uzay programına göre bir Türk vatandaşı uluslararası işbirliği ile uzaya gönderilecek. Bu görev için bir kaç yıl önce Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile bir görüşmemiz olmuştu. Los Angeles’ta yaşayan Türk toplumu ile bir araya gelen Çavuşoğlu, herkesle birebir ilgilenmiş ve yurtdışında yaşayan bizlerin devletten beklentilerini dinlemişti. Sıra bana geldiğinde kendisine uzaya giden ilk Türk bilim insanı olmak istediğimi, Rus mevkidaşı ile görüşüp beni kozmonot olarak eğitmelerini ve uzaya göndermelerini istemiştim ve kendileri Kanada’da yapılacak bir toplantıda Rus mevkidaşı ile bu konuyu görüşeceğini ve danışmanlarının bu konuyu not almalarını istemişti.  O sırada Elon Musk henüz uzaya astronot gönderemiyordu ve uzay yolculuğu ancak Rus Soyuz araçları ile sağlanıyordu. Konuşmamız araya başkalarının girmesi ile yarım kalmıştı. Bu göreve hala talibim ancak pek mümkün görünmüyor. Çünkü bir yarışma düzenlenecek ve bu yarışmaya herkes başvurabilecek. Sonra içlerinden bir kaç kişi seçilip astronot olarak eğitilecek ve seçilenler içerisinden ancak bir kişi uzaya gidecek. Güzel bir çalışma olduğunu ve milli uzay programında yer almasının yerli yerinde karar olduğunu söyleyebiliriz. Bu sayede bu mesleğe talip olacak insan sayısı artacak ve temel bilim derslerinde başarı oranı yükselecek.  

Bana göre, hedefler içerisinde en uygulanabilir olanı uzaya Türk bir astronot göndermek. Diğer projeler altyapı, teknoloji ve zaman istiyor fakat astronot göndermek ise zaten 50 yıldır var olan ve halihazırda ABD ve Rusya tarafından gerçekleştirilen ve Uluslararası Uzay İstasyonu’na sürekli astronot ve kozmonot gönderen kurumlara parayı bastırıp astronotunuzu uzaya gönderebilirsiniz. Bunun işaretleri de verildi. Anladığım kadarıyla Elon Musk’ın SpaceX şirketi ile görüşülmüş ve bir seferde uzaya 4 astronot götürebilen ‘Crew Dragon’ uzay aracı kullanılarak bir Türk vatandaşı uzaya gönderilecek. Dolayısı ile bu projeyi zaten olmuş bitmiş kabul edebiliriz. Elon Musk’a 55 milyon dolar verirseniz astronotunuzu uzaya götürür. Geriye bu kişiye verilecek Türkçe bir isim kaldı. Bu ismin Türkonot, Gökmen, Göktürk gibi bir isim olacağı konusunda araştırmalar sürüyor. Bence Türkonot iyi olabilir ama kişisel tercihim zaten dilimize yerleşmiş olan astronot kelimesi uygun. 

Başarılı olma ihtimali en yüksek ikinci hedef ise 2023 yılında Ay’a sert iniş yapmak. Sert iniş yapmak demek Ay’ın yüzeyine araç indirecek kadar gelişmiş teknolojiniz yoksa, uzay aracınızı Ay yüzeyine bilinçli ve istekli çarptırısınız. İste sert iniş ya da ‘hard landing’ demek bu. İsrail’in yaptığı gibi, yine Elon Musk’ın şirketine bizim köyden bir taş verseniz ve üzerine bir güneş paneli monte ederseniz ve ‘bunu Ay’a fırlat ‘ derseniz, gayet rahat bir şekilde Ay’a ulaştırır ve yüzeyine çarparsınız. Türk Uzay Ajansı’nın tasarlayacağı uzay aracının içerisinde ne olacak, hangi bilimsel cihazlar olacak ve neyi araştıracak veya bir bilimsel cihaz olacak mı onu bilmiyoruz. Lakin en kolay şekilde parayı verip yapabileceğiniz bir şey Ay’a sert iniş yapmak. Rusya bunu 1959 yılında, NASA ise 1962 yılında yaptı. NASA ve Rusya’nın nasıl sert iniş yaptığı ile alakalı bu veriler, bilgiler ve belgeler zaten herkese açık. Yeni bir  teknoloji geliştirmenize de gerek yok fakat yeni teknolojik gelişmeleri de göz önüne alırsak, Türk mühendislerin zaten 60 yıl önce başarılmış bir işi çok kolay başaracaklarını düşünebiliriz. Uzay aracının içine bir dijital kamera ve radyo vericisi koyduk mu işimiz tamam. Pahalı bilimsel aletler koymaya da gerek yok. Zaten Ay’ın yüzeyine büyük bir hızla çarpacak ve parçalanacak. Zaten bu hedef sembolik ve bilimsel olarak yapılmamış bir şeyi yapmayı ya da bulunmamış bir şeyi bulmayı vaad etmiyor. Hedef zaten 60 yıl önce yapılmış ve verileri paylaşılmış bir uygulamayı tekrar etmek. O sebeple 2023 yılında Ay’a sert iniş yapmanın mümkün olacağını düşünüyorum. 

Diğer hedefler gayet güzel olmakla birlikte yatırım, yetişmiş eleman, zaman ve bir de bu çalışmaları destekleyecek siyasi bir irade gerektirir. Ancak burada en önemli konu bütün uzay ajansı çalışanlarının tamamının yapay zekâyı öğrenmesi ve yapay zekâ düşünce sistemine sahip olması lazımdır. Çünkü normal plan ve programlarla yıllar süren yazılımlar ve çözümler yapay zekâ ile milisaniyelere inmektedir. Açıklama en üst makamdan geldiğine göre Türkiye Uzay Ajansı’nın belirlediği hedeflere ulaşacağına inanıyoruz. Ayrıca kendi uzay hikayemizi yazmak gerçekten gurur verici. Emeği geçenleri kutluyor ve başarılar diliyorum.

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum