Haleprenica

Mevlana İdris

Her şey ben yaşarken oldu.”

İsmet Özel’in bu dizesinin de içinde yeraldığı şiirini kendi sesinden defalarca dinlerken, ‘ben yaşarken kopan tufanı da, yeni baştan yaratılan kâinatı’ da içimizde terennüm ederdik.

Sonra bazı tufanların kopuşuna şâhit olduk.

Bunların kimi içimizde, kimi ise dışımızda kopuyordu.

Gerek içimizdeki, gerekse dışımızdaki tufanlar daha çok ‘insan’ olmamızla ilgiliydi. Kayıtsız kalmak, sarsılmamak mümkün değildi. Öyle düşünüyorduk, hâlâ öyle.

Srebrenica’da öyleydi, Haleprenica’da da öyle.

Uğursuz BM aritmetiği olsa da öyle, olmasa da.

Halep’te olmuşsa Antep’te olmuş demektir, farklı düşünmek için zerre kadar ihtimal yok.

Birkaç kat giyinmeden yürünemeyen İstanbul sokaklarına, önceki gece mevsimin ilk kar taneleri düşerken, Halep, cehenneme dönüşmüş sesler, görüntülerle bir kere daha akmaya başladı. İçimiz kaldıysa oraya.

Kurşuna dizilmiş sessizlikte bir Halep.

Ve olanlar karşısında elsiz dilsiz bir ümmet.

Ve işte Türkiye.

Ve hep olduğu gibi tek ilticagâhımız, Rabbimiz, sahibimiz Allah.

Muinimiz ola.

Tufan koptu mu?
Kâinat yeni baştan yaratılacak mı?

ANONS: Bana Halep’te ne hissettiğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.

Kuşak Farkı

Muhterem efendim,

Dün, çok tıklanan bir haber sitesinde enteresan husus gözüme ilişti. Tekirdağ’da genç bir adam bir AVM’nin çatısından atlayarak intihar etmiş. Olay yerinin hemen yakınındaki kafelerdeki insanlar ise hiç umursamadan çaylarını, kahvelerini yudumlamakta imişler. Haber sitesi, bu manzaranın üzerine ‘İnsanlığın öldüğü an’ başlığını atmış. Pek tabii olarak okuyucular da vicdani hassasiyetle klavyelerini konuşturmakta gecikmemişler.

Efendim, bu haber bir hatıramı çağrıştırıverdi. Birkaç yıl önce Sultananmet’teki son sahhaf dükkanının önünde (sahhaf Halil İbrahim’in kulakları çınlasın.) sohbet etmekte iken, İstanbul hanımefendisi intibaı uyandıran seksen yaşlarında bir kadıncağız çıkageldi. Yorgun argın sahhafın önündeki taburelerden birine teklifsizce çöktü, biraz nefeslendikten sonra heyecanla anlatmaya başladı.

‘Tramvayla Sirkeci’ye dükkanlarımın kirasını toplamaya gidiyordum da, bu durağa gelince inmekten kendimi alamadım. Biliyor musunuz, bizler ailece, bu sokaktan geçerek az ötedeki meydanda idam seyretmeye giderdik. Ne günlerdi ama... Gece yarısı İstanbul’un dört bir yanından kayıkçılar, dolmuşçular ‘idama bir iki, idama bir iki! diye bağırarak yolcu kapmaya çalışırlardı. İdam meydanları da öyle bir şenlikti ki sormayın gitsin. Mevsimine göre sahlepçiler, bozacılar, limonatacılar, revaniciler, kuş lokumcuları, çaycılar... Ama kalabalığın arasına karışan yankecisilere de dikkat etmek gerekirdi hani. Ne vicdansızdı o yankesici takımı. Halk daracağına gözlerine dikerdi, onlar ise halkın cüzdanlarına.’

vs, vs...

İmdi, bendenizin içinden çıkamadığım bir husus var. Yanıbaşındaki bir cesede dönüp bakmayan AVM nesli ile, bir idam mahkumunun cesedini seyretmek için çoluk geceyarısı yollara düşen, bunu bir temaşa zevki addeden, eski kuşak arasındaki bu başdöndürücü değişimin temelinde hangi saikler yatmaktadır.

Hangisisini yaklaşımı daha makul, vicdani ya da gayrı vicdani? Bu hızlı değişimin altında yatan sosyal, ekonomik, psikolojik saikler bilimsel bir tez konusu olabiir mi?

Eminim ki okuyucularınız arasında bu noktaya ilgi gösterecek, kuşak farklılıklarını araştıran münevverler vardır. Bu hususta ne düşünürler acaba?

(Hamiş 1: Yaşlı kadıncağızın naklettiği bu’ idam şenliklerinin’ ayniyle vaki olduğu teyid edilmiştir.

Hamiş 2: Dostoyevski, Paris’teki kaçak yıllarında, idam edilmek üzere olan bir mahkumla göz göze gelir... Ve o andan itibaren itibaren bütün dünyası değişir. Ünlü yazar, romancı kişiliğininin şekillenmesinda bu sarsıcı olayın çok önemli bir yer tuttuğunu ifade eder. Herkesten Dostoyevski hassasiyeti beklenemez ama...)
Selamlar. Adıdeğmez

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.