Bir toplumun ulaşabileceği en yüksek yer hukuk devletidir

Mustafa Karaalioğlu

Hukuk bahsi açıldığında söylenen sözler, pek sıradan ve tekrarı çok olduğu için kulaklara fazla aşina geliyor. Kavramlar omuzlara bir yük gibi biniyor.

Hukukun üstünlüğü ve adil yargılama; özgür hakimler ve elbette bütün bunları temin eden, teminat altına alan hukuk sistemi…

Hukuk, hava ve su gibi hayatın kaynağıdır. Hukukun üstünlüğü prensibi de insanlığın mükemmelleşmiş bir tecrübesidir. İnsan, hukuku, adaleti ve haksızlık karşısında duyarlı olmayı erken keşfetmiş ve asırlar boyunca bunu geliştirmeyi başarmıştır. “Doğru” ve doğru olanın üstünlüğü erken dönemlerde keşfedilmiştir. Hatta, insanın fıtratının ayrılmaz bir parçasıdır. Hukuk, herkesi bağladığında, kimseye üstünlük tanımadığında güvenilir bir adrestir. Ancak o zaman hukuktur…

***

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın mahkemenin kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşma bunu anlatıyordu. Belki heyecanla bekleyenler için sansasyonel değil ama güzel bir konuşmaydı. Bireysel başvuru hakkından yola çıkarak sıradan insanların hukukuna değinmesi, büyük laflar etmekten daha önemliydi.

Sistem içinde, haksızlığa uğrayanın, derdini anlatamayanın çaresizliğine çare olabilecek, kimse tarafına bakmadığı için zulme uğrayanların güvenebileceği bir kapı olması çok kıymetlidir. AYM Başkanı Arslan, aktüel gerilimin bir parçası olmak yerine bu bahsi açarak iyi bir şey yaptı.

Gelelim meselenin en can alıcı noktasına. Tekrara hacet yok, Türkiye’de hukuk güven duyulmaktan çok uzaktır. Yargı, bazen paralel, bazen derin devlet unsurları, bazen sermaye bazen de kendisinden kaynaklanan jüristokratik eğilimler nedeniyle yer yer yozlaşmıştır. Bu unsurların biri bazen gerilemekte ama yerine diğeri ikame olmaktadır.

***

Bütün ülkelerin olduğu gibi Türkiye’nin de tatsız zamanları vardır ve olacaktır da… Bazı süreçler yanlış gidebilir; sistem krizleri olabilir, terör sorunu artabilir veya devlet içinde paralel güçler peydah olabilir. Ama her durumda güven duyacağımız bir kurumumuz olur. Yargı için bunu diyebilmek mümkün değildir. Bilakis, bütün bu olumsuz hallerin ortağı çoğu kez yargı sisteminin aktörleridir.

Kaygı verici olan bu hal; yani tuzun kokmasıdır. Eğer yargıya güven yoksa bir başka kuruma sığınmanın da anlamı yoktur.

Türkiye’nin behemehal, hukuku güven ve lezzet veren bir kaliteye ulaştırmak, yargıyı bütün tesirlerden uzak, sadece haktan ve hakikatten güç alan bir kurum haline getirmek mecburiyeti vardır.

Aşina geliyor diye bu sözler de sıkıcı sayılmasın zira yaşanmakta olan geriliminin temelinde hukuk azlığı vardır. Hukukun tamamlayacağı eksikler daha katlanılır ve tahammül edilir olurdu.

***

Şunu da bilelim…

Bir toplumun, bir halkın, bir ülkenin, bir devletin ulaşabileceği en yüksek seviye bir hukuk devleti olabilmektir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.