Zaman kötü, haklı olmak yetmiyor

Yusuf Ziya Cömert

Kendime göre bir gündem icat ettim. ‘Şehirli Müslümanlık’ ‘Köylü Müslümanlık’ deyip duruyorum.

Laf olsun torba dolsun diye yazmıyorum bunları.

Önemine binaen yazıyorum.

Çok lüzumlu buluyorum.

Maksadım, bize ait iyi şeyleri hatırlamak, hatırlatmak.

İyi, kötüyü seyreltebilir.

Her gün maruz kaldığımız ‘kötülük dozu’nu düşürebilir. Bu bir.

İkincisi, ‘iyi’ gösterilince, neyin ‘kötü’ olduğu daha iyi anlaşılır.

Yani, iyiyi gösterince, anlayana, kötüyü de göstermiş olursun.

‘Ahlak’ deyince ahlaksızlığı, ‘dürüstlük’ deyince üçkağıtçılığı telmih etmiş olursun.

‘Haram lokma yememek’ten bahsetmek, hiç şüpheniz olmasın, haram lokmaya itiyat kesp edenleri rahatsız eder.

Rahatsızlık mı vermek istiyorum şu halde?

Hayır.

İyi olsun istiyorum.

İnsanlar, rahatsızlık hissetmeyince tedavi olmazlar.

İnsanların tedaviye ihtiyaç hissetmesine karınca kararınca faydam olur diye umuyorum.

Üç beş yazıyla ne değişecek?

Benim tabiatım şöyle: Değişmezse değişmesin.

Doğru bir şey söyleyeyim, bana yeter.

***

Bazen, kendi icat ettiğim gündemden başımı kaldırıp dışarı bakıyorum.

Dışarıda kıyamet kopuyor.

Barzani’yle aramız bozulmuş.

Idlib’e girmişiz.

Amerika Büyükelçiliği Türk vatandaşlarının vize işlerini askıya almış. Yani bize vize vermiyormuş.

Dolar fırlamış.

Bu kopan kıyametle ilgili hiç mi fikrim yok?

Var.

Barzani’yle aramız bozulmasa iyi olurdu.

Muhtemelen kendi gerekçeleri var. Belki bölgede inisiyatifin tamamen PKK’ya geçmesinden korkuyor. Baksanıza, Amerika PYD’yi Suriye’de devlet yaptı yapacak.

Fakat Barzani’nin gerekçeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin DNA’sında kayıtlı olan bazı ‘ilke’lerle uyuşmuyor.

Türkiye Cumhuriyeti de, DNA’sında yazıldığı şekilde davranıyor.

İdlib?

Türkiye, alternatif diplomatik süreçler neticesinde (Astana) Suriye’de kendisine hareket ve etkinlik alanı oluşturuyor.

Cerablus’tan sonra, Suriye’nin içinde sulhun hakim olduğu bir çatışmasızlık bölgesi oluşturma çabasına iştirak ediyor.

Alternatif, neye alternatif?

ABD liderliğindeki ittifakın yürüttüğü politikaya alternatif.

Bu, Rusya’yla aramızın bozulduğu günlerdeki alansızlığımıza göre tercih edilir bir durum.

Aynı şey Türkiye’nin iştiraki olmaksızın yapılsa, muhtemelen hepimizi çok üzecek sonuçları olurdu.

Suriye’de biz, yaralıyız, üzgünüz zaten.

***

En son vize krizi patlak verdi.

Hem de en yakın olduğumuzu düşündüğümüz bir zamanda.

ABD Başkanı Trump’la yakın olmanın her zaman ABD’ye yakın olmak anlamına gelmeyebiliyor.

Bilhassa ABD’deki ‘statüko’nun Trump’ı hazmetmek istemediği şu dönemde...

Trump, başka türlü bir ‘topal ördek’ profili çiziyor.

Cumhuriyetçiler Senato’da ve Temsilciler Meclisi’nde çoğunlukta ama, ABD’deki ‘statüko’ Trump’ı sürekli bir ‘meşruiyet krizi’ içinde tutmayı başarıyor.

Öte yandan, Fetö konusunda ABD’nin en azından bir tarafıyla ters düştük.

Açık ki ‘o taraf’ın Fetö’yle bir dayanışması var.

PYD konusunda kaç senedir taban tabana zıtız. Bizi anlamamakta kararlılar.

Türkiye’nin kendi savunma sistemini kurmakta alternatifler araması hatta bulması da ABD’nin hoşuna gitmiyor.

S 400 anlaşmasını çok dillendirmediler ama, mırın kırın ettiler.

Astana’yı da bir kenara yazmışlardır.

Elçilikteki bir görevlinin takibata uğraması tek başına böyle ağır bir sonuç doğurmaz, mesele daha derindir, diye düşünüyorum.

Şu saydıklarımın her birinin tesiri olmuştur.

Dikkat ederseniz, saydıklarımın hepsinde haklı olan biziz.

Demek ki, şu devirde haklı olmak yetmiyor.

Zaman kötü.

Düzelir inşallah.

İşte, baktım dışarıdaki gündeme.

Beğenmedim.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.