Babacan: Merkez'in açıklamalarının değeri sıfır

Babacan: Merkez'in açıklamalarının değeri sıfır

Naci Ağbal'ın görevden alındıktan sonra Merkez Bankası'nın açıklamalarını hatırlatan DEVA Partisi lideri Babacan "Herkes biliyor ki Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaların değeri sıfır. Cumhurbaşkanı ne derse o olur. Oysa bir ülkenin ekonomik ve siyasi gücü, kurumların gücünün toplamından oluşur" dedi.

MELEK GEDİK | KARAR

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını cevapladı. 

Naci Ağbal'ın görevden alındıktan sonra Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaları hatırlatan Babacan "Herkes biliyor ki Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamaların değeri sıfır. Cumhurbaşkanı ne derse o olur. Oysa bir ülkenin ekonomik ve siyasi gücü, kurumların gücünün toplamından oluşur" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkez Bankası konusunda özür dilemesi gerektiğini ifade eden Babacan, şunları kaydetti: "Cumhurbaşkanı yanlış bir seçeneği tercih etti ve Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldı. Kendi yanlışını itiraf edemediği, kendi hatalı kararlarını ortaya koyup da bu milletten özür diyemediği için dönüp Merkez Bankası'nın Başkanı ile ilgili bir tasarrufta bulundu. Eğer Cuma günü Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınacağını bilen insanlar varsa... Bu kararın piyasalarda olumsuz karşılaşacağını ve kurun yükseleceğini de tahmin etmek çok zor değil."

Merkez Bankası kararının saçma sapan olduğunu vurgulayan Babacan "Dün sadece kur artmadı ki, faiz de arttı. Devletin 10 yıllık borçlanma faizi yüzde 19'a çıktı" dedi. 

"BU SÖZDE BİR KARAR"

Türkiye'nin Cumhurbaşkanı kararı ile İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine bir kez daha tepki gösteren Babacan "Bu sözde bir karar, çünkü hukuken de yanlış. Uluslararası sözleşmeler Meclis'ten geçer. Kanun niteliğindedir, AYM'ye dahi götürülemez. Normal bir kanundan daha zordur uluslararası bir sözleşmenin iptali.

Fakat görüyoruz ki daha önce de tek bir imza ile bir kararname yayınlanmış. Yine Cumhurbaşkanı imzası ile. Deniyor ki: Cumhurbaşkanı tek imza ile uluslararası sözleşmeden çıkar. Daha sonra ona dayanak göstererek bir karar alıyorlar; ikinci imza ile de sözleşmeden çıkıyorlar. İnanın, çocuk oyuncağına çevirdiler. Bu ülkenin anayasası, bu ülkenin hukuku, yasaları kimsenin oyuncağı değil" ifadelerini kullandı. 

"KADINLARIN AHINDAN KORKUN"

DEVA Partisi'nin İstanbul Sözleşmesi kararını Danıştay'a götüreceklerini bir kez daha hatırlatan Babacan, şunları kaydetti:

"Tabii Danıştay diyoruz ama Danıştay'da şu an hükümetin çok etkisi altında çalışmak zorunda olan bir kurum maalesef. Üzülerek söylüyorum. Danıştay'daki vicdan sahibi insanlara seslendim. İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılması sebebiyle tek bir kadının canın yanarsa, tek bir kadın dahi cinayete kurban giderse bunun vebali, günahı bu kararı alanların boynunadır. Dün de dedim; kadınların ahından korkun."

Babacan'ın açıklamaları şöyle:  

"Son 20 ayda 4 Merkez Başkanı ve 4 TÜİK Başkanı gördük. 1990'lardaki koalisyonlarda bu kadar Merkez Bankası Başkanı değişmezdi. Türkiye'ye istikrar getireceğini söyleyen Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi tamamen başlı başına bir istikrarsızlık sebebi olmuş durumda.

Şu an tek bir imza ile Merkez Bankası Başkanı'nın görevine son verilebiliyor. Böyle bir ülkede ekonomik istikrarın sağlanması mümkün değil. Kilit roldeki insanların bu kadar sık değiştirilmesi yanlıştır. Böyle bir yönetim olamaz. Türkiye'nin yaşadığı sorunların temelinde bu kötü yönetim var. Şu anki sistemde 84 milyonluk ülke bir kişinin iki dudağı arasına sıkışmış durumda.

BABACAN'DAN GEZİ TEPKİSİ

Gezi Parkı'yla ilgili atılan adım, ısrara ve inada dayalı bir yönetimin ürünü. Bu ısrarda kutuplaştırma amacı da var. Şu an Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetemediği için ülkeyi kutuplaştırmak istiyor. Gezi Parkı ile ilgili atılacak bir adımın toplumu rahatsız edeceğini biliyorlar. İstiyorlar ki insanlar sokaklara dökülsün, bütün ekonomik sorunların sebebini bu sokak görüntülerinin doğurduğunu söyleyebilsinler. Daha önce çok gördük bunları.

"130 MİLYAR REZERV NEREYE GİTTİ?"

130 milyar dolarlık rezerv kaybı Türkiye tarihinde bir ilk. 2018 seçimlerinden sonra taraflı Cumhurbaşkanı ve akraba bakan beraberce bu ülkenin 130 milyar dolarlık rezervini erittiler. Tamamen karanlıkta yapılan döviz satış operasyonları bunlar. Benim dönemimde ekonomiyi devraldığımız 28 dolarlık rezervi 130 milyar dolara çıkardık.

Yılların emeği olan bu 130 milyar doları iki yıl gibi kısa bir zaman içinde kime, hangi fiyata, nasıl sattınız? Açıklasınlar. Bu soru çok sorulunca Merkez Bankası Başkanı, bununla ilgili bir raporlama, araştırma talimatı vermiş, görevden alınmasının sebebinin bu olduğu konuşuldu. Özellikle altını çizdim, bu bir rivayettir diye. Ama açıklama yapmak zorundalar.

"MERKEZ'İN ŞU AN 138 MİLYAR BORCU VAR"

Şu an Merkez Bankası'nın piyasaya 138 milyar dolar döviz borcu var. Cumhurbaşkanı '92 milyar dolar döviz rezervi var' diyor da neden bunun borç alınmış bir rezerv olduğunu söylemiyor? Çünkü piyasaya döviz satılırken, borç alınıp konmuş kasaya. Halbuki bu rezervler kara gün geldiğinde esnafa, vatandaşa destek olmak için tutulan rezervlerdir.

Bu rezervler eritildiği için pandemide vatandaşa verecek destek kalmadı ellerinde. Esnafa borç, kredi veriyor onun da üzerine faiz ekliyor. 2020'nin biriken yedek akçesini sabredemediler 2021'nin ocak ayında bir günde harcadılar. Böyle bir mirasyedilik olabilir mi? Onun için Türkiye pek çok ülkeden ağır geçiriyor pandemiyi. G20 ülkeleri içinde vatandaşına en düşük destek veren Türkiye oldu.

"İNŞALLAH SEÇİM DE OLACAK"

Cuma günü Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınacağını bilen insanlar varsa, kurun artacağını bilmeleri çok zor değil. Böylesine saçma sapan, güveni yıkan bir kararla kurun artacağını herkes bilir.

Cuma günü duyan insanlar döviz aldılarsa pazartesi günü epey bir para kazanmışlardır. Bunun denetimini yapması gereken yine devletin kurumlarıdır ama bütün bu kurumlar artık zayıfladılar. Kim aldı, kim sattı, bunlar ancak sonradan öğrenilir. İnşallah bir seçim olacak da bizler yetkili bir konuma geleceğiz, hepsini ortaya çıkaracağız.

"ŞU ANDA ÜLKE BİR KABUS YAŞIYOR"

Şu anda ülke bir kabus yaşıyor. Ama bu ülke bir kabustan uyanma hızıyla birden bire rahatlar. İddialı söylüyorum, bu kadar kötü konumda dahi ülke çok çabuk toparlar. Yeter ki işin ehli insanlar göreve gelsin ve güven ortamı yaratılsın. Dünyada para bol, bu para oluk oluk akar ülkeye. Eğer siz doğru yönetmez, yanlış karar alırsanız bu yüksek faizi bu millete ödetirsiniz."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN