İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü saldırılar, yalnızca can kaybına ve fiziki yıkıma yol açmakla kalmadı; bölgenin tarihsel hafızasını taşıyan kültürel mirası da büyük ölçüde yok etti. Gazze kentinde yer alan ve çeşitli el yazması eserler, Osmanlı sicilleri, 1948 öncesi belgeler ile özel koleksiyonlara ev sahipliği yapan Miras İzleme Araştırma, Çalışma ve Yayın Kurumu, saldırılarda tamamen yıkıldı. Kurumun arşivleri şu anda enkaz altında, ne kadarının kurtarılabileceği ise belirsiz.
“TARİHSEL VARLIĞI SİLME VE KİMLİĞİ ZAYIFLATMA” POLİTİKASI
İsrail’in Gazze’de iki yıl boyunca uyguladığı politikaların yalnızca askeri operasyonlarla sınırlı olmadığını belirten uzmanlar, saldırıların kültürel ve tarihsel boyutlarının daha geniş bir hedefe işaret ettiğini ifade ediyor. İsrail’in onlarca yıldır “Filistinlilerin bu topraklarda hiç var olmadığı” iddiasını beslemeye çalıştığını vurgulayan değerlendirmelerde, bu amaç doğrultusunda mekânların yok edildiği, isimlerin İbraniceleştirildiği, arşiv kayıtlarının ve Filistin kimliğine dair sembollerin hedef alındığı belirtiliyor.
Gazze’de yaşananlar da bu yaklaşımın açık bir devamı olarak yorumlanıyor. İsrail’in saldırıları sonucu, bir milletin hafızasını oluşturan birçok eser ve belge geri dönüşü olmayacak şekilde zarar gördü.
MİRAS İZLEME KURUMU: “NE İNSAN KALDI, NE BİNA, NE TARİH”
Kurumun bulunduğu dokuz katlı bina tamamen yıkılmış durumda. Miras İzleme Kurumu Genel Müdürü Hanin el-Amassi, yaşanan yıkımı şu sözlerle anlattı:
“Halihazırda bu kurum yıkılmış durumda. Bu ilk saldırı da değil. 2014'deki saldırılarda da hedef alındı ama yeniden ayağa kalktı. Ama bu savaşta ne insan kaldı, ne bina ne de tarih. Yazma eserler, belgeler, evraklar ve Osmanlı sicillerinden oluşan tam bir arşiv şu an enkaz altında ve içler acısı bir halde. Zararın ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz.”
Amassi, kurumun tarih, coğrafya, astronomi, siyaset ve edebiyat gibi alanlarda çok değerli yazma eserlere sahip olduğunu belirterek, Gazze tarihinin en önemli kaynaklarından biri olan Osman Mustafa et-Tabba’ın “Gazze Tarihi Üzerine Azizlerin Sunusu” adlı eseri örnek gösterdi. Arşivdeki materyallerin, Osmanlı’nın son döneminden 1948’e uzanan benzersiz bir tarihsel yelpaze sunduğunu söyledi.
“KİMLİĞİ VE HAFIZAYI HEDEF ALAN KASITLI BİR YOK ETME POLİTİKASI”
Amassi, İsrail’in kültürel mirası hedef almasının rastlantısal olmadığını dile getirerek şunları kaydetti:
“El yazması eserler ve kültürel miras her halkın kimliğini teşkil eder. Bunların yakılması ve yıkılmasıyla bir halkın kimliği, medeniyeti yıkılır. Bu halkın yüzlerce yıllık köklü bir geçmişi var. Şimdi nesiller arasında boşluk oluşacak.”
Amassi, Gazze’deki köyler ve tarihi yerleşimlerle ilgili Osmanlı dönemi ve 1948 öncesine ait birçok sicil kaydının yok olduğunu belirtti. Bu kayıtların elektronik ortama aktarılmış nüshalarının da bulunmadığını, bu durumun gelecekte yapılacak araştırmalar için “geri döndürülemez boşluklar” yaratacağını vurguladı.
