Üç kâbus senaryosu

Üç kâbus senaryosu

Dünyaya 77 yılın en büyük kâbusunu yaşatan Ukrayna krizinde hassas süreç işliyor. Rus postalları Donbas’a değerken Batı’nın yaptırım cevabı yetersiz kaldı. ‘Putin işi nereye kadar götürür?’ sorusu gündemdeyken, küresel düzenin taşlarını yerinden oynatacak üç senaryo öne çıktı: 1- Moskova kapsamlı işgale girişebilir. 2- Kiev’de rejim değişikliğine yönelir. 3- Ukrayna’nın Donbas’a müdahalesiyle kıvılcım yangına döner.

Putin’in ayrılıkçı Luhansk ve Donetsk yönetimlerine destek için Donbas’a asker göndermesi savaş endişesini artırdı. Biden “Bu Ukrayna’da Rus işgalinin başlangıcı” dedi. Almanya, İngiltere, Kanada ve Japonya’nın ardından ABD de iki Rus bankasına ve Rusya liderinin çevresindeki beş kişiye yaptırım uygulanacağını bildirdi. Ardından Beyaz Saray, iki lider arasında planlanan zirvenin gerçekleşmeyeceğini duyurdu.

‘BU ADIMLAR RUSYA’YI DURDURMAYA YETMEZ, FAZLASI GEREK’

Ukrayna Dışişleri Bakanı ise “Atılan adımlar için minnettarız. Ancak baskı artırılmalı” çağrısı yaptı. Yaptırım kartları masaya konulunca ‘Bundan sonrası ne olur?’ sorusu öne çıktı. Dünyanın korkusu Rusların Donbas’ın dışına ilerlemesiyle işgalin başlaması. Kiev’de Kremlin yanlısı bir rejim tesis edileceğine yönelik beklenti var. Uzmanlar, Ukrayna ordusunun ilerlemeye cevap vermesiyle sıcak savaş ihtimalinin de oluşabileceğini belirtti.

UKRAYNA OHAL İLAN EDİP YEDEKLERİ ÇAĞIRDI

Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeleri tanıması üzerine gerilimin tırmanmasıyla Ukrayna’da olağanüstü hal ilan edildi. Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Oleksiy Danilov dün Kiev’de yaptığı açıklamada, olağanüstü halin ilk etapta 30 gün için geçerli olacağını söyledi. Danilov, olağanüstü hal çerçevesinde sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulanabileceğini de sözlerine ekledi. Olağanüstü hal, polis mevcudiyetinin artırılması ile kişiler ve araçların keyfi olarak kontrolüne olanak sağlıyor. Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk bölgelerinde 2014 yılından beri olağanüstü hal uygulanıyor. Bu arada Ukrayna yaşı 18 ile 60 arasında değişen yedek personeli silah altına almaya başladı. Ordudan yapılan açıklamada, azami görev süresinin bir yıl olacağı belirtildi. Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya ile krizin tırmanması üzerine yedek askerlerin göreve çağrılmasını öngören bir kararnameyi dün imzalamıştı. Ukrayna parlamentosu ise dün sivillerin silaha erişimini öngören yasal düzenlemeyi kabul etti. Ukrayna parlamentosu ayrıca Donetsk ve Luhansk bölgelerinin tanınması için onay veren, aralarında Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma üyelerinin de bulunduğu 351 kişiye yaptırım uygulanmasını onayladı. Söz konusu yaptırımlarla bu kişilerin Ukrayna’ya girişine ve ülkede mal edinmesine izin verilmeyecek. Krizin tırmanması üzerine Ukrayna Dışişleri Bakanlığı da Rusya’daki vatandaşlarına ülkeyi “derhal” terk etme çağrısı yaptı. Rusya’da yaklaşık 3 milyon Ukrayna vatandaşının sürekli veya dönemsel olarak yaşadığı tahmin ediliyor.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in haftabaşında ABD Başkanı Biden ile zirveye yeşil ışık yakıp aniden Ukrayna’nın ayrılıkçı Donbas bölgesini tanıması sonrası dünya bir sonraki kabus senaryosunu tartışıyor. Rusya’nın Ukrayna’nın tamamını işgal etmesi, Kiev’de bir darbeyle kendisine bağlı bir kukla yönetim getirmesi ya da Kırım’dan sonra Donbas bölgesini de düzmece bir referandumla topraklarına katması gibi senaryoların, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmesinden korkuluyor.

Geçen yıl Kasım ayından beri Rusya’nın giderek büyüyen askeri yığınağıyla tırmanan Ukrayna krizi bu haftanın başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in aniden Donbas’taki ayrılıkçıları tanıyıp bölgeye asker sokmasıyla türlü kabus senaryolarını düşündürüyor. 2014’te benzer bir krizde Kırım’ı uluslararası hukuğu çiğneyerek topraklarına katan Putin’in şimdi de Donbas’taki ayrılıkçı Luhansk ve Donetsk bölgelerini tanıyıp asker sokması Kremlin liderinin bundan sonra nerede duracağı veya tansiyonu daha da yükseltmeye devam edeceği yönünde sorulara yol açıyor. Akıllara gelen başlıca üç senaryo arasında en korkutucu olanı Rusya’nın Ukrayna’yı parça parça değil tümden yutması ihtimali. Bu durumda Rusya’nın artık Avrupa içlerini tehdit eder hale gelmesinin işleri tamamen çığrından çıkarıp NATO ittifakıyla sıcak temasa yol açması azımsanacak bir ihtimal olarak görülmüyor. Bu durumun ülkeler arasında bir savaşa dönüşmesi hatta nükleer silahların devreye girmesi ise en büyük kabus senaryosu. Krizde bir ikinci senaryo ise Rusya’nın Kiev’de darbe yaparak kendisine bağlı bir yönetimi getirmesi. Böyle bir durumun ise Ukrayna’da büyük karışıklıklara ve kanlı olaylara yol açması kaçınılmaz görülüyor. Yakın geçmişte yaşananlar da bunun ispatı. Zira Rusya yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in, Avrupa Birliği (AB) ile daha fazla ekonomik entegrasyon amaçlayan bir anlaşmayı reddetmesi üzerine Kasım 2013’te başkent Kiev’de protestolar başlamış, güvenlik güçlerinin sert müdahalesinde 100’ü aşkın gösterici öldürülmüştü. ‘Meydan’ olaylarının ardından protestolar şiddetlenirken, Yanukoviç Şubat 2014’te ülkeden kaçmak zorunda kalmıştı. Yine bu süreçte Rus kökenli nüfusun yoğun bulunduğu Donbas bölgesinde Şubat 2014’te ayrılıkçı gruplar ağır silahlarla hükümet güçlerine saldırmış, Yanukoviç’in ardından kurulan geçici hükümet, AB ile Birliğe üyelik yolunda ilk adım olarak görülen bir ticaret anlaşması imzalamıştı. Rusya’nın buna tepkisi ise Mart 2014’te Ukrayna toprağı olan Kırım’ı işgal etmek olmuştu. Kiev’de tekrar Rus yanlısı bir yönetimin işbaşına gelmesinin uluslararası bir krize dönüşebilecek yeni olaylara yol açması kaçınılmaz görülüyor. Krizde üçüncü bir senaryo ise Rusya’nın Donbas bölgesine şimdilik ‘barışgücü’ adı altında yolladığı askerleriyle bölgede kontrolü resmen ele alması. Daha da korkuncu ise Donbas’ta sadece ayrılıkçıların değil Ukrayna ordusunun kontrolündeki bölgelere de ilerlemesi. Bu durumda Ukrayna ve NATO bu adımı doğal olarak ilhak sayacak. Kırım’ın ilhakından sonra bir daha benzer bir durumu kabul etmeyeceğini vurgulayan Avrupa ve ABD bu kez çok daha sert yaptırımları gündeme getirebilir. Bu da dünyada çok daha büyük siyasi ve ekonomik sarsıntıları tetikleyebilir.

ÇİN DE MOSKOVA'YA ÇARE OLAMAYACAK

Rusya’nın Ukrayna krizinde Batı’ya karşı Çin’le ortaklığına güvenmesi de rasyonel görünmüyor. Pekin’den daha önce dile getirilen destek ima ve açıklamaları yerini reel politikaya terk etti. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi hafta sonu yaptığı “Her ülkenin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmalı ve bu garanti altına alınmalıdır. Ukrayna bir istisna olamaz”’ açıklamasıyla, “Rusya ve Çin dünyaya karşı” algısını daha başlamadan bitirdi. Rusya ile Çin arasındaki ticaret hacmi geçtiğimiz yıl yüzde 36 oranında artarak 147 milyar dolara çıktı. Ancak bu rakam pandemi döneminde AB ile 2020 yılındaki 174 milyar dolarlık ticaret hacmine bile uluşamadı. Öte yandan Rusya Çin için rakamsal olarak öncelikli bir ticaret ortağı değil. Rusya dış ticaretinin yaklaşık yüzde 20’sini Çin’le yaparken, Rusya’nın Çin dış ticaretindeki oranı sadece yüzde 2.4. Rusya, Çin’in en önemli hammadde tedarikçisi ancak Çin özellikle Rus gazına bağımlı değil. Daha pahalı olsa da Çin, gaz ihtiyacını Avustralya, Katar, Malezya, Endonezya ve ABD’den sıvı gaz olarak temin etme imkanına sahip. Özellikle Rusya’nın Batı ile olan gaz ticaretinin bir anda bitmesi durumunda Çin hemen alıcı olarak devreye girmeyecek.

RUSYA'NIN ZAYIF KARNI EKONOMİSİ

Dünya kamuoyunun dikkati Putin’in askeri tehditlerine ve ordusunun gücüne yönelse de Rusya ekonomisi itibariyle dünyaya meydan okuyacak bir konumda değil. Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi’nde Hermann Simon imzalı bir makaleye göre Rusya’nın 2021 yılı gayri safi milli hasılası (GSMH) 1,65 trilyon dolar. ABD’nin 2021 yılındaki GSMH’sı ise 22,94 trilyon dolar. Yani Rusya ABD’nin ekonomik büyüklük olarak yüzde 7,2’si büyüklüğünde. Bu rakam Rusya’nın Kırımı ilhak ettiği 2023 tarihinden önce yüzde 12,7 büyüklüğündeydi. Rusya’nın ekonomik durumu AB’ye karşı da parlak bir durumda değil. AB’nin 2020 GSMH’si 15,7 trilyon dolarken Rusya bu rakamın yüzde 10’u oranında bir rakama ulaşabildi. 2013’te ise bu oran yüzde 12.9’du. Rusya’nın ihraç ettiği ürünlerin dörtte üçünü petrol ve gaz oluşturuyor. Geri kalan ihraç ürünlerinin çoğu da diğer doğal madenler. Bunun anlamı Rusya’nın dünya pazarındaki fiyatlara bağımlı olması. Yani siyasi krizler Rusya’nın gelirlerine direk etki ediyor. Hele bu krizlere bizzat kendisi sebep olursa. Rusya’nın ekonomik olarak ‘’küçük’’ sayılabileceği ABD ve AB’ye karşı askeri olarak rekabet edeceğini düşünmek gerçekçi görünmüyor.

24-subat-kapak.jpg

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN