BARAN BEKİ
Arthur D. Little Strateji Danışmanlığı'nda ortak olan otomotiv uzmanı Klaus Schmitz, Alman yayın organı Automobilwoche'ye konuşarak Ford'un Avrupa'daki geleceğine ışık tuttu. Schmitz, şirketin yeni yol haritasını, olası ortaklıkları ve markanın elindeki kozları değerlendirdi.
İşte o röportajdan öne çıkanlar ve uzmanın Ford'un Avrupa stratejisine dair sorulara verdiği yanıtlar:
Sayın Schmitz, Ford yönetim kurulunun Avrupa için yeni binek otomobiller geliştirmek üzere milyarlarca dolar yatırım yapma kararı sizi şaşırttı mı?
Bu, köklü bir strateji değişikliği. Ancak ilk başta göründüğü kadar şaşırtıcı değil. Çünkü son zamanlarda çerçeve koşulları önemli ölçüde değişti. Bu durum özellikle Avrupa'daki CO2 düzenlemesi için geçerli. Birçok üretici 2030 gibi erken bir tarihte içten yanmalı motor teknolojisinden çıkmayı planlıyordu.
Ancak şimdi herkes anladı ki, içten yanmalı motorlar en az beş, hatta daha fazla yıl boyunca daha karlı modeller olmaya devam edecek - tabii ki hibritleşmenin bir formuyla. Bu durum Ford için de yeni seçenekler yaratıyor.
Ancak ABD'li şirketler, yatırımcıların karlılık beklentileri altında diğer otomobil üreticilerinden çok daha fazla baskı altında. Bu durumda, rekabetin yoğun ve zorlu olduğu Avrupa pazarına yatırım yapmayı haklı kılan nedir?
Öncelikle, Avrupa küresel elektrikli araç pazarında bir ağır siklet ve öyle kalmaya devam edecek. Dolayısıyla Ford, gelecekte Avrupa'daki EV pazarında söz sahibi olmak istiyorsa, piyasayı erkenden terk etmemeli ve müşterilerini rakiplerine teslim etmemelidir. Buna ek olarak, Çin pazarındaki muazzam artan baskı da var.
Çin'deki bu kıyasıya rekabet, Batılı bir üreticinin Avrupa stratejisini ne ölçüde etkiliyor?
Avrupa'da önemli bir varlığınız olmadan, Çinli olmayan bir markanın Çin'de rekabetçi kalması giderek zorlaşıyor. Çin'de fiyat açısından rekabet edebilme şansına sahip olmak için Avrupa'daki hacme ihtiyaç duyuluyor. Bu ölçek ekonomisi olmadan, Çinli üreticilerin neredeyse yakalanamaz fiyat avantajları var.
Bu arada, Çinli markaların Avrupa'da tutunmak istemelerinin de önemli bir nedeni budur. Onlar da Avrupa'da bir dayanak noktasıyla iç Çin pazarındaki rekabet konumlarını iyileştirmek istiyorlar. Bu strateji işe yarayabilir çünkü Avrupa ve Çin'deki araçlar ve platformlar uyumlu olabilir. Bu, Amerika odaklı tasarlanmış araçlarda işe yaramaz çünkü ne Çin'de ne de Avrupa'da büyük ilgi görüyorlar.
Yakında sadece elektrikli modeller Explorer ve Capri üretilecekse Ford'un ne gibi seçenekleri var?
Ford tam olarak bu tek yönlü odaklanmayı düzeltmek istiyor. Hibritleştirilmiş içten yanmalı motorlar daha yüksek karlılık sağlıyor ve böylece tamamen elektrikli mobiliteye geçişe de yardımcı oluyor. İçten yanmalı motor alanında oluşan boşluk, yenilenmiş modellerle de doldurulabilir. Bunun için ille de tamamen yeni geliştirilmiş araçlara gerek yok. Ayrıca, ortak platformları kullanmak için çeşitli ortaklarla işbirliği fırsatları da mevcut.
Hangi ortaklar ve hangi modeller için söz konusu olabilir?
Prensip olarak, her büyük Batılı veya Çinli üretici düşünülebilir. Batılı bir ortak için aynı kültür ve ölçek ekonomileri yoluyla maliyet tasarrufu sağlama ortak çıkarı konuşur. Bu durum Çinli bir ortak için de geçerli olmakla birlikte, burada ek bir husus daha var. Tam veya kısmi elektrikli otomobillerde, modern pillerin temini Batılı bir ortakla işbirliğine göre daha güvencelidir. Son zamanlarda, örneğin nadir toprak elementleri konusunda durumun ne kadar hızlı kritik hale gelebildiğini gördük.
Ford'un Avrupa'da planladığı binek otomobil yeniden başlangıcı zorlu olsa da, Amerikalıların elinde hangi kozlar var?
Ford'un elinde hala birkaç koz var. Öncelikle Ford, Avrupa'da müşteri, tedarikçi ve ticari ortaklar nezdinde geniş bir güvene sahip köklü bir markadır. Ardından, markanın tüm Avrupa'yı kapsayan bir ortak ağı, yedek parça tedariki ve bir satış sonrası pazarı bulunmaktadır. Bunların hepsi, Avrupa'da henüz bilinmeyen ve en azından Avrupa'da henüz yerleşik olmayan birçok Çinli markaya karşı birer artıdır.
Almanya'da karlı, küçük bir Ford otomobilinin, özellikle bir Fiesta halefinin üretilmesi için bir şans görüyor musunuz?
Bu, ücret, enerji ve lojistik maliyetleri gibi birçok faktöre bağlı. Ancak, asıl montajın katma değer payının ne kadar yüksek olduğunu ve daha uygun koşullara sahip ülkelerden tedarik edilebilecek bileşenlerin katma değer payını da dikkate almak gerekir. Dolayısıyla, Köln lokasyonu için modern bir Fiesta için de ekonomik bir çözüm olabilir. Bu değerlendirmede, 'made in Germany' etiketinin hala sahip olduğu değer göz ardı edilmemelidir.
Yeni bir Ford küçük otomobilinin şüphesiz tamamen elektrikli olacağı düşünülüyor, bu nedenle birçok gözlemci VW ile işbirliğinin genişletilmesini bekliyor. Ancak bu, Explorer ve Capri örneğinde olduğu gibi çok maliyetli bir yapıya yol açmaz mı?
Volkswagen de Ford ile aynı zorluklarla karşı karşıya. Geliştiriciler ve satın alma uzmanları, Avrupa'dan çıkan elektrikli küçük otomobilleri uygun fiyatlı tutmak için çok çalışıyorlar. Bunun ne kadar başarılı olacağını henüz bilmiyoruz.
Ancak Çinli tedarikçilerin bile Avrupa'da araçlarını kendi iç pazarlarındaki kadar ucuza sunmadıklarını görüyoruz. Düşük maliyetli bir araç için kaldıraçlar, satın alma ve üretime ek olarak, geliştirme sürelerinin kısaltılması, radikal bir şekilde müşteri değerine odaklı değer mühendisliği ve sıkı bir karmaşıklık yönetimidir.
Avrupa Komisyonu'nun CO2 düzenlemesini hafifletmesini ve hatta belki de 2035 tarihini kaldırmasını bekliyor musunuz?
Avrupa, en önemli rakip ülkelerde hangi düzenlemelerin ve hangi sıfır emisyon hedeflerinin bulunduğunu incelemelidir. Bu nedenle, düzenlemede bir miktar gevşemenin muhtemel olduğunu varsayıyorum. Avrupa'nın CO2 nötrlüğüne ulaşmada öncü olma fikri, aynı zamanda bir rol model işlevi geliştirmekti.
Ancak görünen o ki, bazıları bunu endüstriyel avantajlar elde etmek için kasıtlı olarak zamansal bir mesafe bırakma daveti olarak anlamış olabilir. Bu bakımdan, stratejinin iklim ve sanayi politikası nedenleriyle gözden geçirilmesi memnuniyetle karşılanacaktır. AB Komisyonu'nun en azından slogan düzeyinde bir "yeşil anlaşma"dan bir "temiz sanayi anlaşması"na geçişi umut verici. Ancak, strateji değişikliğinin ne kadar güçlü olacağı ve ne zaman etkili olacağı henüz belli değil.
