BARAN BEKİ
Avrupa Birliği, iklim hedefleri doğrultusunda 2035 yılından itibaren karbon emisyonu yapan yeni binek ve hafif ticari araçların satışını yasaklamayı hedefliyor. Bu karar, otomobil üreticilerini tamamen elektrikli veya hidrojen yakıt hücreli araçlara yönlendiriyor. Ancak Mercedes-Benz CEO'su Ola Källenius, bu planın uygulanabilirliğini sorgulayan önemli bir isim olarak öne çıktı.
Pazartesi günü yaptığı bir medya açıklamasında Källenius, bu hedefin "gerçeklerle yüzleşmesi" gerektiğini belirterek, tüketicilerin henüz bu değişime hazır olmamasının ve şarj altyapısındaki eksikliklerin büyük bir risk oluşturduğunu vurguladı. Källenius'a göre, bu katı yasak, pazarın "çökmesine" neden olabilir ve "Havana etkisi" yaratarak tüketicileri eski araçlarını daha uzun süre kullanmaya itebilir. Mercedes-Benz, daha önce 2030 yılına kadar "pazar koşullarının izin verdiği yerlerde" tamamen elektrikli olmayı hedeflediğini açıklamış olsa da, mevcut yavaşlama nedeniyle bu stratejisini esneterek içten yanmalı ve hibrit motorları 2030'ların sonuna kadar üretmeye devam edeceğini belirtti.

SEKTÖRDEKİ ÇATLAK: DİĞER ÜRETİCİLER NE DÜŞÜNÜYOR?
Mercedes-Benz'in bu eleştirileri, Alman otomotiv endüstrisinde büyüyen bir endişeyi yansıtıyor. Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA), 2035 yasağının tamamen kaldırılması yerine, emisyonların sıfırlanması yerine yüzde 90 oranında azaltılması ve e-yakıtlarla çalışan bazı içten yanmalı motorlara izin verilmesi gerektiğini savunuyor. Bu talep, özellikle içten yanmalı motor teknolojisinde uzmanlaşmış tedarikçi firmaların geleceği konusundaki kaygılardan kaynaklanıyor.
Porsche'nin zirvesinde fikir ayrılığı: Elektrik mi, benzin mi?
Diğer yandan, Volkswagen Grubu gibi bazı üreticiler, 2035 hedefinin "iddialı ama ulaşılabilir" olduğunu belirterek AB planına destek vermişti. Ancak sektördeki genel eğilim, özellikle elektrikli araç satışlarındaki yavaşlama ve yüksek maliyetler nedeniyle bir esneklik talebi yönünde. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) de milyarlarca avroluk cezalarla karşı karşıya kalmamak için AB Komisyonu'ndan acil müdahale talep ediyor. Bu durum, BMW ve Audi gibi diğer lüks markaların da benzer şekilde çift teknoloji stratejisine (hem elektrikli hem içten yanmalı) devam etmesine neden oluyor.
Hani devrim elektrikliydi? Volkswagen, Nova Projesini devreye soktu: Yeni içten yanmalılar yolda

ELEKTRİKLİ GELECEĞİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Otomobil üreticilerinin ve sektör temsilcilerinin eleştirilerinin temelinde birkaç ana sorun yatıyor:
Yavaşlayan Talep: Avrupa genelinde elektrikli araç satışları beklentilerin altında kalıyor. Bu durum, üreticilerin AB'nin belirlediği filo emisyon ortalamalarını tutturmasını zorlaştırıyor.
Altyapı Eksikliği: VDA'ya göre, birçok Avrupa ülkesinde yeterli şarj noktası, modern elektrik şebekesi ve teşvik bulunmuyor.
Yatırım Güvenliği: Sektör, sürekli değişen regülasyonların şirketler için "planlama ve yatırım güvenliğini baltaladığını" savunuyor.
Rekabet Baskısı: Özellikle Çinli üreticilerin elektrikli araç pazarındaki liderliği, Avrupalı üreticilerin rekabet gücünü ve binlerce istihdamı tehdit ediyor.

GELECEKTE NE OLACAK? YASAK GÖZDEN GEÇİRİLECEK Mİ?
Avrupa Birliği'nin 2035 yasağı, 2025 yılının ikinci yarısında yeniden gözden geçirilecek. Mercedes CEO'su Källenius'un çıkışı ve sektörden gelen baskılar, bu gözden geçirme sürecinin kritik olacağını gösteriyor. Avrupa Parlamentosu'nun en büyük siyasi grubu olan Avrupa Halk Partisi (EPP) de yasağın revize edilmesi yönünde çağrıda bulunarak, e-yakıtlar gibi alternatiflere kapı açılmasını istiyor. Komisyon'un teknolojiye nötr bir yaklaşım benimseyerek, plug-in hibrit gibi çözümlere 2035 sonrası için de izin verebileceği yönünde spekülasyonlar bulunuyor. Bu süreç, Avrupa'nın iklim hedefleri ile otomotiv sanayisinin ekonomik gerçekleri arasında nasıl bir denge kuracağını belirleyecek.
