Trump’ın Ukrayna’daki 100 günlük başarısızlığı
STOCKHOLM
Donald Trump’ın ABD başkanlığına gelmesinin üzerinden yaklaşık 100 gün geçti ve Rus füzeleri Ukraynalı sivillerin üzerine yağmaya devam ediyor. Trump’ın savaşı “ilk gün” bitirme vaadine rağmen barış görünürde yok. Yönetim başarısız olduğunu ne zaman kabul edecek?
Trump’ın ilk talepleri açıktı: savaşı durdurmak ve müzakerelere başlamak. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı ilk görüşmenin ardından, çatışmaların tamamen durmasının yakın olduğunu açıkladı ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky bu ihtimali memnuniyetle karşıladı.
Ancak o günden bu yana Putin ve Kremlin’deki küçük ekibi, Trump’ın deneyimsiz müzakerecisi Steve Witkoff’u karmaşık koşullar ve imkânsız taleplerle dolu bir çıkmaza sürüklemeyi başardı. Haftalar süren bu sürecin ardından, en saf müzakerecilerin bile Putin’in ateşkesi kabul etmeye ya da Trump’ın planına ve takvimine uymaya niyeti olmadığını anlamış olması gerekirdi.
***
Şubat 2022'de geniş çaplı işgalini başlattığından beri Putin, Ukrayna üzerinde kontrol sağlamak için Rus askeri gücüne güveniyor. İşgale yaklaşık 200.000 sözleşmeli askerden oluşan bir orduyla başladı, ancak o zamandan beri seçici seferberlikler ve büyük mali teşviklerle işgal gücünü yaklaşık 600.000'e çıkardı. Yine de 200.000'den fazlası ölü olmak üzere 700.000-800.000 kayıp vermesine rağmen, sözde güçlü Rus ordusu üç yıl öncesine göre daha az Ukrayna toprağını (tam olarak %18,3) kontrol ediyor.
***
Dolayısıyla askeri açıdan Putin’in savaşı büyük bir başarısızlığa dönüştü. Muhtemelen hala güçlerinin ilerleyebileceğine ve askeri bir atılım yapabileceğine inanıyor. Ancak bağımsız gözlemcilerin çoğu bunun pek mümkün olmadığını düşünüyor. Rusya, Ukrayna’dan daha fazla asker ve bomba sahaya sürebilir; ama ön cephedeki askerlerine savaşma iradesi aşılayamaz. Şimdiye kadar savunmanın hücumdan çok daha kolay olduğu kanıtlandı. Bu da Putin’in, askeri zaferden çok, “zafer” diyebileceği bir sonuç elde edebilmek için Trump’a daha fazla bağımlı hale geldiği anlamına geliyor.
***
Bu yüzden Putin, Trump’ı kendi lehine kullanmak için elindeki tüm kaynakları seferber etti. Herkes ABD başkanının pohpohlamaya ne kadar açık olduğunu biliyor. Putin, 2020 ABD başkanlık seçiminin “çalındığını” savunarak ve Trump görevde olsaydı savaşın asla başlamayacağını öne sürerek bu konuda aşırıya kaçtı. 2024’te Trump’a yapılan suikast girişiminden sonra onun için özel şapelinde dua ettiğine inanmamızı istiyor ve Kremlin’in saray ressamına Trump’ın bir portresini yaptırarak hediye etmeye bile kalkıştı.
***
Putin’in övgülerinin yanında, Ruslar Trump ve Witkoff’a kazançlı iş fırsatları da sundular. Riyad’daki ABD-Rusya müzakerecileri arasındaki ilk görüşmede, Putin’in ekibi Trump’ın Ukrayna’yı yüzüstü bırakması ve Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırması halinde açılacak milyarlarca dolarlık yatırım fırsatlarını içeren bir liste getirdi. Witkoff’a göre Putin’le yaptığı son görüşmenin önemli bir kısmı bu konuya ayrılmıştı.
***
Her iki taktiğin de işe yaradığı açık. Putin işini ve hedefini biliyor. Ne ateşkes sağlandı ne de Putin’in ateşkesi kabul etmeye hazır olduğuna dair herhangi bir işaret var. Ukrayna şehirlerinde sivilleri hedef alan saldırılarına cezasız bir şekilde devam ediyor.
***
Kremlin’in bu sahte müzakerelerdeki talepleri iki temel noktada yoğunlaşıyor gibi görünüyor. Birincisi, Ukrayna’nın Luhansk, Donetsk, Zaporizhzhia ve Herson bölgelerini Rusya’ya bırakması. Witkoff bu konuda şimdiden taviz vermiş gibi görünüyor: ABD, bu dört yasa dışı ilhak edilmiş bölgeyi Rusya’nın parçası olarak tanımaya hazır.
Ancak Rusya bu bölgelerin tamamını kontrol etmiyor. Zaporizhzhia ve Herson’un bölgesel başkentleri – savaş öncesi toplam nüfusu bir milyon olan bu iki şehir – hâlâ Ukrayna bayrağı taşıyor. Kiev’de hiçbir hükümet bu şehirleri teslim ederse ayakta kalamaz. Ukrayna mevcut cephe hattında donmuş bir çatışmayı belki kabul edebilir; ama bundan fazlasını değil.
***
İkinci talep ise, Ukrayna’nın geri kalanı üzerinde güvenlik üstünlüğü ve kontrol sağlamak. Putin, Ukrayna’ya gelecekte herhangi bir Batı güvenlik ya da askeri yardımının sağlanmasını engellemek istiyor. Trump, Ukrayna’nın gelecekte NATO üyeliği konusuna şimdiden boyun eğmiş durumda ve Putin’e ABD desteğini tamamen keseceğine dair söz vermeye hazır görünüyor.
Ama işte burada devreye Avrupalılar giriyor. Ne Putin ne de Trump onların masada olmasını istiyordu – ve bu belki de iyi oldu. Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya mali ve askeri yardım sağlamaya kararlı oldukları sürece, Putin ve Trump ne üzerinde anlaşırsa anlaşsın, bunun sahada somut bir etkisi olmayacaktır.
***
Bu nedenle Avrupa’nın elinde büyük bir koz var. Siyasi iradeyi gösterirse, Ukrayna’nın Münih benzeri utanç verici bir şekilde ihanete uğramasını engelleyecek tüm kapasiteye sahiptir. Avrupa liderleri, ne olursa olsun Ukrayna’nın savunmasına ve egemenliğine destek verme planlarını sürdüreceklerini açıkça belirtmelidir.
Teorik olarak, Trump rotasını değiştirip Putin üzerinde ciddi baskı kurarak Ukrayna’ya desteği artırabilir. Eğer bunu yaparsa, aradığı ateşkesi belki de sağlayabilir. Aksi takdirde, Putin ve çevresi arkasından gülerken Trump başarısız olmaya devam edecektir.
