Deprem değil ihmal yıktı

Deprem değil ihmal yıktı

Maraş depremleri sonrası afet bölgesinde incelemeler devam ederken yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans'ın bodrum katının üstünde pencere türü boşluklar bırakıldığı, kısa kolon etkisi oluşarak yıkıma uğradığı ortaya çıktı. İnşaat Mühendisleri Odası'nın yaptığı açıklamada ise yeni binaların yıkılmasının betona su katılması nedeniyle olduğu kaydedilirken, alınan beton örneklerinde 6 cm boyunda taşlar bulunmuş, bu taşların yakınlardaki nehirden getirilip betona karıştırıldığı tespit edildi.

Kahramanmaraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki depremlerden en çok etkilenen iller arasında olan Hatay'daki yıkımın ve can kayıplarının simgelerinden biri olan 249 daireli Rönesans Rezidans ile ilgili yürütülen soruşturmada önemli bir gelişme yaşandı.

Rönesans Rezidans'ın neden yıkıldığı ile ilgili şekilde hazırlanan 12 Şubat tarihli ilk raporun ardından, enkazın tamamen kaldırıldığı bilgisi üzerine bilirkişi heyeti rezidansın enkazında yeni bir incelemede daha bulundu. İncelemenin arından hazırlanan rapora Sabah'tan Mustafa Sait Özkan ulaştı.

Soruşturmayı yürüten Hatay Deprem Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli savcı ve bir inşaat mühendisi, iki jeoloji mühendisi, bir karotçudan oluşan heyet, dört kişilik bilirkişi heyetince, ilk etapta olay yeri her açıdan fotoğraflandı ve video kaydına aldırıldı. Bilirkişiler eşliğinde, usulüne uygun olarak enkazda bulunan kolon ve kirişlerden, perde beton kısımlarından incelemeye esas karot numunesi alındı.

YER ALTI SUYU SIZINTISI MEVCUT

İncelemelere başlayan bilirkişi heyeti, binanın enkazının tamamen kaldırılmış olduğunu ancak bodrum kata ait çevre perde ve kolonları ile bodrum içi birkaç kolon ve perdenin yıkılmaya uğramadan bulundukları yerde olduklarını saptadı.

Binanın bodrum kat perdelerinden üç adet, bodrum kat kolonlarından iki adet karot numunesi alındı. Bilirkişi heyeti, bodrum kattaki inceleme esnasında bodrum kata ait perdelerden ve bodrum kat tabanından yer altı suyunun sızdığını gözlemledi.

BİNANIN ÇÖKME NEDENİ KISA KOLON ETKİSİ

Bilirkişi heyetinde yer alan inşaat mühendisi, bodrum katın üstündeki binanın kuzey doğu cephesi dış kenar kolon ve perdelerinde bırakılan pencere türü boşluk nedeniyle kısa kolon oluştuğu, Rönesans Rezidansın bu noktalardan kırılıp göçtüğü gözleminde bulundu.

Ayrıca, bu pencere türü boşluğun bina projesinde olup olmadığı ya da inşaat aşamasında bu boşlukların sonradan oluşturulup oluşturulmadığının incelenmesi gerektiğine dikkat çekti.

135 YERİNE 90 DERECE YAPILMIŞ

"Binanın asıl çökme nedeninin bu kısa kolon etkisinden kaynaklanabileceği tarafımdan düşünülmektedir" tespitinde bulunan inşaat mühendisi, "Bodrum kat kolon ve kiriş birleşimlerinde kolon etriyelerinin (Bükülmüş inşaat demiri parçası. Demir filizlerini saran dikdörtgen şeklindeki demir) devam ettirilmediği de tarafımdan gözlemlenmiştir.

Bazı kolon etriyeleri 135 yerine 90 derece yapılmıştır" tespitlerinde bulundu. Uzmanlara göre, etriyelerin 90 derece bükülerek bırakılması, deprem tehlikesi bulunan bölge ve ülkelerde o yapının kolayca yıkılmasına zemin hazırlayabiliyor. Etriyeler, kolon ve kirişlerin hasar almasını ve zedelenmesini önleyen ve sağlamlaştırmasını da sağlıyor.

ZEMİN SUYA DOYGUN TESPİTİ

Jeoloji mühendisi ikinci bilirkişi de, bodrum kat perde duvarlarından ve zeminden sızan suyun, zeminin suya doygun olabileceğini gösterdiğini vurguladı. Ayrıca, sondaj yapılarak zeminin ve dayanma gücünün yeniden tespit edilip proje yapılmadan önceki haliyle karşılaştırılması gerektiğine dikkat çekti. Üçüncü bilirkişi de raporda, bir diğer jeoloji mühendisi de, sondaja dayalı zemin etüdünün yapılmasının uygun olacağını dile getirdi.

NEHİRDEN TAŞ ALIP BETONA KARIŞTIRMIŞLAR

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, İngiltere'den yapı ve inşaat mühendisleri, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli ve sonrasındaki depremlerin neden olduğu yıkımla ilgili araştırmalara destek olmak üzere deprem bölgesine gitti. Türk meslektaşlarıyla birlikte çalışan ekip jeolojik veri topluyor ve yıkılan bina sayısının neden bu kadar çok olduğuna dair değerlendirme yapmaya çalışıyor.

ÇAKIL KARIŞTIRILMIŞ BETON

Ekip şu ana kadar, çakıl karıştırılmış beton örnekleri de dahil, bazı inşaatların kalitesinin düşük olduğuna dair kanıtlar topladı. Araştırma Yapı Mühendisleri Enstitüsü çatısının altında bulunan Deprem Mühendisleri Saha Araştırma Ekibi (EEFIT) tarafından yürütülüyor. Hem akademisyenleri, hem de endüstriden uzmanları barındıran ekip, son 30 yıldır dünyanın farklı bölgelerindeki depremlerde araştırmalar yapıyor.

NEHİRDEN GETİRİLEN TAŞLAR BETONA KARIŞTIRILDI

Ekip bulgularını Türk ekipler ve diğer yapı mühendislerinin bulgularıyla da birleştirip, daha sağlam binalar yapmanın yollarını arayacak.

Araştırma ekibinin liderlerinden, Cambridge Üniversitesi Yapılı Çevredeki Riskler Merkezi'nden Profesör Emily So, "Tek bir binaya bakmaktansa, daha geniş resmi görmek önemli. Ayakta kalabilen binaların başarısından öğreneceklerimiz de çöken binalar kadar önemli" diyor. Prof So'ya göre çöken binaların yanında sağlam binaların da olması, bu depremden çıkarılacak derslerde kilit rol oynuyor.

Binalarda teknik incelemeler yürüten İngiliz ekibe destek veren Türk yapı mühendisleri, hali hazırda bazı sonuçlara ulaştı. Örneğin Adıyaman'da çöken bir binadan alınan beton örneklerinde, 6 cm boyunda taşlar bulundu. Bu taşlar yakınlardaki nehirden getirilip betona karıştırılmıştı. Prof So "Bu durum, betonun sağlamlığında çok ciddi sorunlar yaratıyor" diyor.

Ekip ayrıca binalarda kullanılan demir türlerini de inceliyor. Depremlerde sadece eski binalar değil, yeni ve modern binalar da yıkıldı.

'ARTÇILAR BİLE DEPREM BÜYÜKLÜĞÜNDE'

Prof. So burada 1999 Marmara Depremi'nden sonra yönetmeliklerde yapılan değişikliklere vurgu yapıyor ve "Bu yönetmeliğe göre yapılması gereken yeni binaların neden bu kadar kötü şekilde yıkıldığına dair araştırma yapmak çok önemli" diyor.

Ekip, depremlerin büyüklüğü ve oluş şekline dair de incelemeler yapıyor.

Ekibin liderlerinden University College London'dan (UCL) Dr. Yasemin Didem Aktaş, depremlerin çok yıkıcı olduğunu hatırlatıyor: "Artçılar bile yıkıcı birer deprem büyüklüğündeydi."

Deprem zeminde de büyük kaymalara neden oldu. Dr. Aktaş "Depremlerde zemin yatay ve dikey hareket eder ama dikey hareket genellikle çok daha azdır. Ancak bu depremde çok büyük dikey hareket de kaydedildi" diyor. Bazı zeminlerde depremin "sıvılaşmaya" neden olduğunu da belirten Dr. Aktaş'a göre "Depremin niteliğinin de gördüğümüz yıkımda çok büyük etkisi oldu"

MALİYET 100 MİLYAR DOLARIN ÜSTÜNDE OLACAK

Türkiye'ye ayrı bir araştırma ekibi gönderen mühendislik ve mimarlık şirketi Arup'tan mühendis Ziggy Lubkowski ise binaların sismik izolatör vb farklı tekniklerle yıkılmayacak şekilde inşa edilebileceğini ancak bunun maliyeti yaklaşık yüzde 10-15 artırdığını belirtiyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgede 232 bin 632 binanın acil yıkılacak veya ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptıklarını bildirmişti.

Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre enkaz kaldırma ve yeniden inşa çalışmalarının Türkiye'ye maliyeti 100 milyar doların üstünde olacak.

EEFIT ekibinin Türkiye'deki yıkımla ilgili bulgularını içeren raporu önümüzdeki haftalarda yayımlaması bekleniyor.

BETONA SU KATIYORLAR

Kahramanmaraş merkezli depremlerde eski binaların yanı sıra yeni binalar da moloz yığınına döndü. Afet bölgesinde birçok kurum incelemelerde bulunmaya devam ediyor. İngiltere'den gelen yapı ve inşaat mühendisleri binalarda çakıl karıştırılmış beton örneklerine rastlarken Türk mühendisler de nehirden getirilen taşların betona eklendiğini ortaya çıkardı.

İnşaatların kalitesinin düşüklüğü afetin boyutunu artırırken bölgede yapı incelemelerine katılan İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şube Başkanı Abdulkadir Orhan da İngiliz ve Türk mühendislerin tespitlerine bir yenisini ekledi.

'YENİ BİNALAR BETON KALİTESİ YÜZÜNDEN YIKILDI'

Abdulkadir Orhan, 10 günlük incelemeleriyle ilgili değerlendirmede bulundu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin de açıkladığı rakamlara göre yıkılan binaların yüzde 98’den fazlasının 1999 yılı öncesine ait olduğunu, 132 yeni binanın yıkıldığını ifade eden Orhan, "Şunu diyebiliriz, ne güzel denetim faaliyetleri yerini bulmuş. Ancak bunların yıkılmaması gerekiyordu. Biz 132 tane binanın denetim faaliyetini tam yürütememişiz ki bu binalar yıkılmış. Bu noktada da sadece yapı denetimleri olarak değil, yapı denetim hizmeti alan binaların dahi başında o ruhsatta ismi geçen şantiye şefinin, kendi meslektaşımızın yerinde bulunmamasından kaynaklı bu tip sıkıntılarla karşılaştığımızı gördük.

Yaptığımız incelemeler ve araştırmalar sonucu yeni binaların yıkılma sebebinin birçoğunun beton kalitesinden kaynaklandığını gördük. Santralden mi kalitesiz geldi yoksa şantiyede mi su katıldı sorusuna bakınca da şantiyede dökülen betonun dayanımları sağlamadığını tespit ettik. Bunun en büyük nedeni de şantiyede betona su katılması. Biz her zaman diyoruz, her zaman da diyeceğiz, şantiyelerde mikserlere su katılmak suretiyle beton döküldü mü betonun mukavemeti en az yarı yarıya düşüyor. Eğer bir şantiyenin başında şantiye şefi yoksa, şantiye mühendislik hizmeti almamışsa bu tip hatalarla karşılaşılabiliyor. Her ne kadar santralden gelen beton doğru beton da olsa yerinde dökümü tam gerçekleşmediği için kalitesiz beton sonucu bu tip yıkımlarla karşılaşabiliyoruz.

Yaptığımız incelemeler ve araştırmalar sonucu yeni binaların yıkılma sebeplerinin birçoğunun beton kalitesinden kaynaklandığını gördük. İşim 10 dakika daha erken bitsin diye maalesef ustalarımız, işçilerimiz kendi arasında santralci ile beton pompacısıyla anlaşarak beton mikserine su katıyor. Bu da akışı hızlandırıyor. Yani çalışanlar bu akışkanlık sayesinde günde ortalama 1,5 saat erken mesai bitiriyor. Sonra da bu tip kötü sonuçlarla karşılaşıyoruz. İş erken bitsin diye yapıyorlar ama bu tip kötü sonuçlarla karşılaşabiliyoruz. Tabi bu işin başında bir şantiye şefi olsa o işi takip etse kesinlikle bu tip sıkıntılarla karşılaşmayacağımızı da öngörebiliriz" diye konuştu.

'PASİF MÜHENDİS' İLANI

Müteahhitlerin şantiye şefi çalıştırmaktan imtina ettiklerini, mühendislerin de biraz yumuşak durduklarından, şantiyenin başına gitmeden imza atmak suretiyle belli bedel karşılığında hizmet verdiklerini vurgulayan Orhan, şunları söyledi:

O şantiyenin başına şantiye şefinin getirilmesi lazım. Bu noktada bizim kanun ve tüzüklerimizin de değişmesi lazım. Ne yazık ki şu an yürürlükte olan şantiye şefliği kanununda bir inşaat mühendisinin 5 ayrı şantiyeye bakabileceği noktasında bir madde var. 2024'ün başında bu kanun, yeni haliyle yürürlüğe girecek. Ancak yeni girecek kanun da yeterli değil. Bizim buradan önerimiz devlet yetkililerine şu olur, ivedi bir şekilde bu kanunu değiştirip, bir şantiyeye bir şef olması noktasında yürürlüğe koymaları olur.

Maalesef geçenlerde bu tip bir ilanla karşılaştık 'Çalıştırılacak pasif mühendis arıyoruz' diye. Bu tip şeylere aman vermememiz lazım. Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde bizatihi kendim yaptığım bir tespiti söylemek istiyorum. Malatya Doğanşehir Halk Eğitim Merkezi 1979 yılında yapılmış 2 katlı betonarme bir bina. Bu binanın hasar tespit incelemesi için binanın içine girdiğimizde 2 ayrı büyük deprem atlatmasına rağmen halk eğitim merkezinin, sıva çatlağı dahi yok denecek kadar hasarsız olduğunu gördük. Ancak hemen yanı başında yaklaşık 10 yıllık bir bina vardı. Maalesef zemin katından çökmüştü ve yeni teknolojiyle yapılmıştı ama buradan neyi çıkartıyoruz, mühendislik hizmeti almış bina ile mühendislik hizmeti almamış binalar arasında dağlar kadar fark oluyor."

'KONTROL ELEMANI UYARDIĞI İÇİN DÖVÜLDÜ'

Uşak'ta betona su dökülmesine izin vermeyen kontrol elemanının dövüldüğünü hatırlatan Orhan, "Uşak'ta bir yapı denetim firması yetkilisi kontrol elemanı arkadaşımız, inşaatta beton dökümü esnasında betona su kattırmadığı için darbedildi. Bunun, bilim ve tekniği uygun olmadığından, kaynaklı sıkıntılar yaşadığımızı söylüyoruz. Betona su katmanın ne kadar sıkıntılı sonuçlar doğurabileceğini bile bile bizim orada ustalar tarafından kontrol eleman arkadaşımız darbediliyor. Bizim şu önerimiz de var; inşaatlarda sadece müteahhide mühendisi sorumluluk yüklemek değil, gerekirse usta ve işçilere de sorumluluk yüklememiz gerektiği noktasındadır" dedi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN