Türkiye tiyatro sanatçıları sorunları güncel durumda artarak devam ediyor; ekonomik kriz ve merkezi yönetim baskısı altında sanat üretmek giderek zorlaşıyor.
İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde tiyatrocular, hem ödenekli tiyatrolarda hem de özel kurumlarda benzer sorunlarla karşılaşıyor.
Sanatçılar, maddi istikrarsızlık, iş güvencesi eksikliği ve gelecek kaygısının, sanatsal kaygıların önüne geçtiğini ifade ediyor.
Devlet Tiyatroları'nda görevli bir sanatçı, "Oyuncu olarak ülkemizde tiyatro yapmak epey meşakkatli aslında. Özel kurumlarda ise maalesef maddi istikrarsızlık var. Bu durum, çoğu zaman oyuncuyu sanatsal içeriklerden ziyade, maddi getiri odaklı projelere yönelmeye zorluyor" sözleriyle durumu özetliyor.
Televizyon, dijitale 'Dur' dedi, reytingler coştu! Günlük izleme ortalaması 5 saati ilk kez aştı
MADDİ YETERSİZLİKLER VE ÜRETİM ALANLARININ AZLIĞI
Evrensel'den Ekim Deniz Akarslan'ın haberine göre, tiyatro emekçilerinin dile getirdiği en büyük problemler arasında maddi yetersizlikler, üretim alanlarının azlığı ve ifade özgürlüğünün kısıtlı olması bulunuyor.
Özellikle tiyatrocuların ekonomik zorlukları özel tiyatrolarda daha belirgin hissediliyor.
Konservatuvar mezunu bir tiyatrocu, özel tiyatrolardaki deneyimlerini aktarırken, çok az tiyatronun prova döneminde harcırah verdiğini, bu durumun yaklaşık iki ay süren prova sürecinde oyuncunun gelirsiz kalması anlamına geldiğini belirtiyor.
Prova sürecindeki yol ve yemek gibi giderlerin de oyuncunun kendisi tarafından karşılandığını ekliyor.
Oyun sahnelenmeye başlandığında ise alınan oyun başı ücretin (kaşe) genellikle birkaç bilet fiyatını geçmediğini, bunun da özel tiyatroda çalışan bir oyuncunun geçinmesini imkansız hale getirdiğini ifade ediyor.
REPERTUVARDA ÇAĞDAŞ METİN ARAYIŞI
Ödenekli ve özel tiyatroların repertuvar çeşitliliği konusunda da eleştiriler mevcut.
Oyuncular, repertuvarın çeşitlendiğini kabul etmekle birlikte, beklentilerinin daha farklı olduğunu dile getiriyor.
Devlet Tiyatroları'ndaki sergilenen oyunların büyük çoğunluğunun güncellikten uzak metinler ve eski tarz oyunculuklarla tekrarlandığı, özellikle genç izleyicinin ilgisini çekmeyen sahnelenmeler olduğu belirtiliyor.
Aynı zamanda, "Hâlâ daha cesur ve çağdaş metinlere yer verilebilir. Genç yazarlara, kadın yazarlara, yenilikçi işlere ve yeni anlatım biçimlerine ağırlık verilmesini isterdim" görüşleri sıklıkla dile getiriliyor.
Sansür ve tiyatro ilişkisi nedeniyle birçok yeni metnin onay alamadığı bilgisi de sanatçılar tarafından paylaşılıyor.
30 yıldır sinemada gösteriliyor: Bütün aşk filmlerinin babası!
YÖNETİMDE MERKEZİLEŞME VE ÖZGÜRLÜK ALANININ DARALMASI
Devlet Tiyatroları (DT) yapısı, Tamer Karadağlı ataması sonrası daha merkezi bir hale geldiği yönünde eleştirilere maruz kalıyor.
Bir sanatçı, Tamer Karadağlı'nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'ne atanmasının ardından yapının köklü bir değişimden ziyade, yönetimsel olarak daha merkezileştiğini belirtiyor.
Bazı bürokratik süreçler hızlansa da, sanatsal kararların daha yukarıdan belirlenir hale geldiği ve özgürlük alanının daraldığı yönünde endişeler dile getiriliyor.
Yönetim anlamında müdahaleci bir yapının oluşmasının oyuncular ve sanat üretimi açısından tedirginlik yarattığı ifade ediliyor.
Deneyimli oyuncu Veda Yurtsever'in Ekim 2025'te Devlet Tiyatroları'ndan ayrılırken yaptığı açıklamalar da kurum içi tartışmaların boyutunu gösteriyor.
Veda Yurtsever, Genel Müdür Tamer Karadağlı ve yönetimi sert bir dille eleştirerek, bilet fiyatlarının artışı ve kadro alımlarındaki liyakat eksikliğine dikkat çekmişti.
HAYATTA KALMAK, SAHNEDE KALMAKTAN DAHA ZOR HALE GELDİ
Sektörün dışında kalmak zorunda kalan tiyatrocuların yaşadığı kırgınlık da önemli bir boyut olarak ortaya çıkıyor.
Bir tiyatrocu, "Tiyatrocu olmak bu ülkede gerçekten zor bir mücadele. Sektörün içinde var olamamış bir tiyatrocu olarak artık mesleğime yavaş yavaş yabancılaştığımı hissediyorum" diyerek duygularını ifade ediyor.
Maddi gerçeklerin, hayal kırıklıklarıyla birlikte hayatı idame ettirmeye zorladığını ve bu durumun zaman zaman, "Keşke okumasaydım bu bölümü, dedikleri gibi hobi olarak yapsaydım" dedirttiğini belirtiyor.
Sanatçıya göre; bir tiyatrocu olarak hayatta kalmak, sahnede kalmaktan ve üretmekten daha zor hale geldi.
Polisiye ve romantizmin kesişim noktası: İşte Ankara'da çekilen diziler, filmler
