Babacan'dan Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'na tepki: Sorun Erdoğan'ın üslup ve tavrından kaynaklanıyor

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR TV'de Taha Akyol ve Elif Çakır ile "Gündem Özel" programına konuk oldu. Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu'nun iş dünyasına yönelik ithamlarını değerlendiren Babacan, "Burada asıl sorun Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üslup ve tavırlarından kaynaklanıyor. Devlet yönetme üslubu yukarıdan aşağıya doğru akar" yorumunda bulundu.

ALTUĞ YERLİSU

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR TV'de Taha Akyol ve Elif Çakır ile "Gündem Özel" programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun açıklamaları sorulan Babacan, "Bu üslup, bu tavır bir Merkez Bankası Başkanı'na yakışan tavır değil" dedi. Babacan Kavcıoğlu'nun açıklamalarının kaynağını Erdoğan olarak gösterdi. "Devlet yönetme üslubu ve tavrı yukarıdan aşağıya akar, aşağıdan yukarıya akmaz" diyen Babacan, "Bu üslup piyasa üslubudur" diye konuştu.

Merkez Bankası Başkanı'nın hiçbir yetkisi olmadığını belirten Babacan, "Sayın Erdoğan ne derse onu yapıyor Merkez Bankası. Başkanım diye görünüyor bunlar" ifadelerini kullandı.

Ekonomi yönetimini eleştiren DEVA Lideri, "Tamamen şu anda komuta ekonomisi var" dedi. "Tüm dünyada gülünç hale geliyoruz" diyen Babacan, "Güven diye bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.

Kendisi ekonominin başındayken Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı döneminde getirilen Reeskont kredisini anlatan Babacan, "Tuttular bu kredileri insanlara kapattılar. Bu adam üretici, ihracatçı yahu!' Sen buna kredi vermeyeceksin de kime vereceksin?" dedi.

İktidarın ekonomi yönetiminden anlamadığı görüşünü savunan Babacan, Erdoğan'ın kendisinin liyakatine ilişkin açıklamalarına da cevap verdi. Merkez Bankası başkanlarının çok sık değiştirildiğini kaydeden Babacan Erdoğan'a, "Demek ki işine gelmeyince bakanı değiştirmeyi iyi biliyor. Peki niye benimle o kadar uzun seneler çalıştı" diye sordu.

Erdoğan'la anlaşmazlıklarının ne zaman başladığı sorulan Babacan, "İmar rantlarıyla ilgili yasa tasarısı hazırladık. Erdoğan engelledi" diyerek aralarında başlayan gerginliğin basına yansıdığını anlattı.

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayının ortak olması gerektiği yönünde mutabakatı olduğunu belirten Babacan, tercihlerinin ve A planlarının ortak aday olduğunu ancak bu olmazsa kendisinin partisinin cumhurbaşkanı adayı olabileceğini kaydetti.

Çakır ve Akyol'un sorularını yanıtlayan Babacan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Kavcıoğlu'nun 'Hepsinin listesi elimizde' açıklaması

"Gerçekten çok yazık. Bu ülkenin ekonomisini 11 yıl yönetmiş, üstelik ülkenin ekonomisinin en başarılı olduğu dönemde ekonomi yönetiminin başında olan bir insan olarak bu tablo çok üzücü bir tablo. Bu üslup, bu tavır bir Merkez Bankası Başkanı'na yakışan tavır değil. Ama bu nereden kaynaklanıyor? Ülkenin şu anda topyekûn yönetiminin başında olan Sayın Erdoğan'ın üslup ve tavrından kaynaklanıyor. Devlet yönetme üslubu ve tavrı yukarıdan aşağıya akar, aşağıdan yukarıya akmaz.

"Bu üslup piyasa üslubudur"

İşin en başındaki böyle tekelci bir şekilde, buyurgan bir şekilde tek imzayla tek yetkiyle bu koskoca ülkeyle ilgili kararları almaya çalışırsa emrindeki insanların tavrı bu olur. Çünkü bunun sorumluluğu sadece ve sadece kendisini atayana.

Bu üslup piyasa üslubudur. Piyasada çok oyuncular vardır ama Merkez Bankası bir tanedir. Merkez Bankası'nın rakibi yoktur. Merkez Bankası tekeldir. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın başındaki kişinin o kurumun ağırlığına, önemine yakışır bir şekilde hareket etmesi beklenir ve o şekilde insanlarla muhatap olması beklenir.

"Hiçbir yetkisi yok"

Merkez Bankası Başkanı'nın hiçbir yetkisi yok ki. Yüzde 14 kararını kendi mi veriyor? Sayın Erdoğan ne derse onu yapıyor Merkez Bankası. Başkanım diye görünüyor bunlar.

Talimatı veren bir kişi var ve onun da aklına ne eserse o şekilde talimat veriyor ve koskoca ülke sıkıntıyı yaşıyor.

Merkez Bankası fiilen şirketleri, sanayicileri telefonla arıyor ve 'Şu dövizi bozduracaksın arkadaş' diye talimat veriyor. Geçenlerde bir insanı bana bizzat anlattı. Kredi borcum var ve taksit borcunu ödemek için dışarıdan kredi aldım. Bir baskı yapmaya başladılar bana 'bozdur bunu, bozdur bunu'. Bozdurmak zorunda kaldım diyor.

Fakat asıl borcumun günü geldiğinde dövizi alacak muhatap bulamadım dedi. 'Kendi paramla temerrüde düşecektim az kalsın' dedi.

"Komuta ekonomisi var"

Tamamen şu anda komuta ekonomisi var. Bir merkezden herkesin ne yapıp yapmayacağını emreden bir ekonomi yönetimi var. Bu ülke komuta ekonomisiyle yönetilemez. Bırakın bu insanlar istediğini yapsın.

Sen dengeleri kur. Türk lirasının değerini koru. O zaman niye insanlar gidip paralarını döviz alsın ki? Milli paranın değerini koru ki ondan sonra dengeler zaten piyasada kurulur.

Hem yüzde 14 faiz tutuyor hem de 'yeter çok kredi çektiniz' diyor. Hem 'ekmeğim çok ucuz diyor' hem de 'ver ekmeği' diyorsun 'yok' diyor 'veremem ekmeği çok tükettiniz yeter' diyor.

"Güven diye bir şey kalmadı"

Böyle bir mantık yok inanın. Tüm dünyada gülünç hale geliyoruz. Güven diye bir şey kalmadı. Onun için Türkiye dünyanın en riskli ülkelerinden birisi oldu. Onun için Türkiye'nin temerrüt riski tarihi yüksek seviyelere ulaştı.

Bugün itibarıyla CDS 890. 200'den geliyor, 289 partili cumhurbaşkanının göreve başladığı tarih. Bugün gelmiş 890'a. Sayın Erdoğan'ın karnesi bu işte. Türkiye'nin temerrüt riskini almış 290'dan çıkartmış 890'a. Ülkenin batma riski artıyor demek bu. Tablo bu, karne bu.

Bizim dönemimizde Merkez Bankamız Erdem Başçı döneminde üretene ve ihracat yapana çok önemli bir kapı açtı. Bir kredi kapısı. Aslında normal şartlarda Merkez Bankası'nın doğrudan üretimi ve ihracatı desteklemek gibi bir görevinin olmaması gerekir. Ama 2008-2009 krizinden sonra o kriz ortamından ülkeyi hızlı çıkarabilmek için Merkez Bankası Reeskont Kredisi diye bir uygulama başlattı.

Reeskont kredisi

Nedir o Rreeskont Kredisi? Merkez Bankası sadece ve sadece ihracatçılara verilmesi için uygun faizli imkân sağladı. Ama bastığı paracıyla üreticiye ve ihracatçıya kullandırdı fakat bunu geri öderken 'döviz olarak istiyorum' dedi. Türk lirasını döviz karşısında borçlandırdı ama tahsilatını döviz olarak istiyorum dedi. Çok hızlı büyüdü bu uygulama.

Gerçek üretim yapana, gerçek ihracat yapana Merkez Bankası tulumbaya su döktü, o para ihracat oldu, tekrar geldi Merkez Bankası'nın kasasına döviz olarak girdi. Kazan - Kazan - Kazan. Bu çok önemli bir uygulama oldu ve gerçekten Reeskont kredileri hızlı büyüdü.

Tuttular bu kredileri insanlara kapattılar. Bunlar gerçek ihracatçı. Türkiye'nin en büyük firmaları. Kapatıyorlar, sen bunu geri ödeyeceksin, diyorlar. Bir daha da kredi vermeyeceğim diyorlar.

Yahu bir dakika arkadaş! Bu adam üretici, ihracatçı yahu!' Sen buna kredi vermeyeceksin de kime vereceksin? Niye Merkez Bankası'nı hala yüzde 14 faizle piyasayı fonlatıyorsun.

"Bilmiyorlar"

Yüzde 14'le piyasayı fonlayınca o tüketici kredisine dönüp gerçekten tüketime dönerse o zarar verebilir ama burada gerçek üretici, ihracatçı var. Bir Merkez Bankası'nın kısması gereken en son kredi kanalı Reeskont kanalı olmalıydı. Tuttular şimdi bunu kısıyorlar. Çünkü niye biliyor musun? Bilmiyorlar.

Reeskont kredisi baştan niye kuruldu? Merkez Bankası sadece ve sadece gerçek üreticiye, ihracatçıya bu kanalı açtı. Hem üretim ve ihracatı desteklerken hem de Türk lirası basıp dört ay sonra, sekiz ay sonra bunu döviz olarak alırken geriye aynı zamanda rezervini artırma mekanizması olarak kullandı bunu Merkez Bankası.

"Ekonomimizi rezil ettiler"

Bilmiyorlar. Gelsinler öğrensinler. Bilmiyorlarsa açıp sorsunlar. Bakın 11 yıl dile kolay. Bu ülkenin ekonomisinin en başarılı olduğu dönemde, zirvede olduğumuz dönemde ben ekonomi yönetiminin başındaydım. Yaptık bunların hepsini. Ama bilmiyorlar.

Nasıl biliyor musunuz? Çok iyi çalışan, çok komplike, teknolojisi çok yüksek bir cihazı hiç bilmeyen birisinin önüne koyun, orasını kurcalıyor, burasını kurcalıyor rezil ediyor. Şu anda ekonomimizi gerçekten rezil ettiler, berbat ettiler.

Bir cumhurbaşkanı her şeyi bilmek zorunda değil. Bilmediği zaten ortaya çıktı."

"Niye benimle o kadar uzun seneler çalıştı?"

Erdoğan'ın Babacan'ın liyakatiyle ilgili açıklamalarına, "İyi de o zaman bu kadar uzun süre niye biz görev yaptık? İşine gelince değiştirmeyi biliyor değil mi?" diye yanıt veren Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu Merkez Bankası kaçıncı ben sayısını kaçırdım. Herhalde dördüncü filan Merkez Bankası başkanı değil mi? Son dört yılda!

Demek ki işine gelmeyince bakanı değiştirmeyi iyi biliyor. Peki niye benimle o kadar uzun seneler çalıştı. Niye benim ta üçüncü dönemimin son gününe son anına kadar -üç dönem kuralı vardı bizde biliyorsunuz- niye benimle çalıştı? İşine gelmeyince değiştirmeyi biliyor. Elini tutan mı oldu Allah aşkına?

Başarı olunca, ortaya güzel sonuçlar çıkınca "Ben imza atmasam olmazdı, ben yaptım" de. Çuvallayınca da memleketin ekonomisini batırınca da sağa sola suçu at. Bu doğru değil. Bu dürüst bir yönetim anlayışı değil.

"Faiz de patladı enflasyon da"

Faizle mücadele edeceğim diyor değil mi? Sanayici feryat ediyor yüzde 40 ödemek zorunda kalıyorum diye. Merkez Bankası'nın faizi yüzde 14'ken sanayici niye yüzde 40 kullanıyor krediyi? Aradaki farkı kim kazanıyor?

Düşük faiz dediği dönüyor dolaşıyor yine yüksek faiz olarak yansıyor. Çünkü bilmiyorlar. Mekanizma nasıl işler bilmiyorlar.

Merkez Bankası çok özel bir kurum. Faizle mücadele edeceğim diye gelmedi mi 2018'de? Faiz de patladı enflasyon da patladı ülkede. İnanın bu kötüye gidecek.

"Kökünde kötü yönetim var"

Sorunun kökünde kötü yönetim var. Gizli saklı, şeffaf olmayan yöntemler Merkez Bankası'nın kasasından 190 milyar doları boşaltırsanız ondan sonra sanayicinin aldığı dövizleri bile sat demek zorunda kalırsınız.

Niye Merkez Bankası'nın kara gün için biriktirdiği döviz rezervine niye sahip çıkmıyorsun? Niye onu seçim öncesinde sırf bir illüzyon oluşturmak için satmaya başlıyorsun? Kökünde kötü yönetim olduğu için düzelmesi için de düzgün bir yönetimde düzelecek.

İnsanlar sermayesini dışarı çıkıyorsa onun için kullanması lazım o veriyi. "Ben veriyi biliyorum." Halt ediyor o veriyi biliyor. Zaten devletin elinde var. Devlet bilir zaten herkesin ne yaptığını. Ne demek istiyorsun? Tehdit mi ediyorsun?

Bu ülkede sanayici, üretici işini büyütmek istemez. Böyle bir ağır baskı ortamında işini yapmak istemez. Karışmayacaksın. Düzgün kural koyacaksın. O gün o kurallar herkes için geçerli. Kural bazlı yönetim bu.

Şu anda ülkeyi yöneten hükümet kendisini yasalarla hatta anayasa bağlı gören bir zihniyet değil. Böyle bir zihniyet kural bazlı ekonomi yapabilir mi?

Kavcıoğlu'nun "Son 10 günü çıkartırsak paramız fazla değer kaybetmedi" açıklaması

Bu insanların söyledikleri üzerinde konuşmaya, tartışmaya değmez. Yat deyince yat, kalk deyince kalk. Olana kılıf bulmaya çalış. Kendi inisiyatifleri yok ki. Boş konuşuyorlar yani. Dolayısıyla muhatap alıp da değerlendirmeye değer görmüyorum.

İnsanları kamuoyunun önüne atıyor Sayın Erdoğan ama asıl karar veren kendisi. Bakanlar çıkıyor konuşuyor. Yani bazen düşünüyorum herhalde özellikle böyle insanları koyuyor ki insanlar bunları tartışsın şu bakan aşağı bu bakan yukarı. Hiçbir kıymeti yok ki.

Her şeye kendi karar veriyor. Olmadığı zaman suç atılacak, değiştirilecek elemanlardan ibaret bunlar. Merkez Bankası başkanı da öyle bakan da öyle. İşine geldiği sürece devam ediyor. Hiçbir kıymeti yok bu açıklamaların. Hiçbir değeri yok.

İmar rantları

Harıl harıl sermaye akınca bir anda baktık ki o paralar emsal değişikliğiyle oluşturulan ve bir anda rant oluşturan gayrimenkul projelerine akıyor. Biz dedik ki bakın bu yanlış. 30 yıllık sanayici geliyor ama 3 yıldır gayrimenkulden kazandığım parayı 30 yılda kazanamadım diyor.

Biz bununla da çok mücadele ettik. İmar rantlarıyla ilgili yasa tasarısı hazırladık. Erdoğan engelledi.

Yolsuzluk mu var ki bunlarla uğraşıyorsunuz dedi. Siz bunları yaparsanız il başkanı ilçe başkanı bulamam dedi.

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı

Biz bugüne kadarki altılı masa toplantıların hiçbirisinde herhangi bir isimle ilgili bu aday olabilir ya da olamaz gibi bir görüşme dahi yapmadık. Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili toplumda bir tartışma var. Bu süreç sıhhatli. Günü geldiğinde bakacağız toplumdaki kanaat nasıl. Bugüne kadar biz bunu hiç yapmadık çünkü erken gördük.

Altı genel başkandan biri de aday olabilir dışarıdan biri de olabilir. Bugüne kadar bunlardan hiçbir değerlendirme yapmadık. Çünkü toplumun bütün bu senaryoları değerlendirmesini çok kıymetli buluyoruz.

Bizim öncelikli hedefimiz altı partinin ortak bir adayla seçime gitmesi. Bunu biz önemli görüyoruz. Bizim tercihimiz ve A planımız ortak aday."

Türkiye'nin dış politikası

Bulgaristan vatandaşlarına vizesiz seyahat imkânı verilmesini değerlendiren Babacan, Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği'ne vizesiz girme hayali varken böyle bir durumun yaşanmasının üzüntülere sebep olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin Suriye'ye yönelik düzenleyeceği belirtilen operasyona dair açıklamaları değerlendiren Babacan, "Bir gece ansızın geliriz" ifadelerini doğru bulmadığını belirtti. Babacan, operasyona dair detayların medyada konuşulmaması gerektiğini söyledi.

Gelecek Partisi'yle polemik

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'yla arasında yaşanan deklarasyon tartışmasına ilişkin konuşan Babacan şunları söyledi:

"Yazılı mülakatlarla canlı görüntülü yayınlar arasında mesajın doğru yansıyıp yansımaması arasında mutlaka bir fark oluyor.

Hem Sayın Davutoğlu hem Sayın Karamollaoğlu bizim şahsi dostluklarımızın çok kuvvetli olduğu ve çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz insanlar. Dolayısıyla partiler arasındaki ilişkiyi bu büyük çerçeve içerisine koyup ondan sonra incelemek lazım.

Biliyorsunuz geçen sene ağustos ayında üç partinin ortak deklarasyon yapma teklifi vardı. Takvim Ağustos 2021. Eylül 2021'de de ilk defa altılı masa kuruldu. Ağustos ayında bize o teklif geldiğinde eş zamanlı olarak biz de eylül ayındaki altılı masanın ön hazırlığını yapıyorduk.

Bizim olumsuz kararımız deklarasyonun içeriğiyle alakalı değildi. Orada gayet makul şeyler var. Bir altılı masa kurulma hazırlığı varken ayrıca bir üçlü deklarasyonun kamuoyunda kafa karışıklığı olabileceğiyle ilgili bir değerlendirme oldu."

Davutoğlu'nun getirdiği metnin altılı masaya da getirildiğini kaydeden Babacan, bunun bir kazanım olduğunu kaydetti. Babacan konuyla ilgili ifadesinin yazılı olarak aktarılmasının yanlış anlaşılmalara sebep olmuş olabileceğini ifade etti.

Erken seçim

Kasım ayında bir düşük de olsa bir ihtimal erken seçim ihtimali olduğunu belirten Babacan, bunun ana senaryo olmadığını ancak hazırlıksız da yakalanmamak gerektiğini parti kadrolarına aktardıklarını belirtti.

KHK'lılarla ilgili çalışmalarından bahseden Babacan, "İnsanlar bu işle uğraşmaya korkuyor" ifadelerini kullandı.

Babacan sözlerini eylem planlarını hazırlamaya devam ettiklerini ve yakında yayımlanmış eylem planlarının artacağını açıklayarak bitirdi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN