Türkiye'de yaşanan ekonomik sorunların nedenleri ve tarihsel gelişimi

İsmet Berkan ve İbrahim Kahveci'nin yorumuyla ekranlara gelmeye devam eden 'Sadece Gündem' programının bu haftaki konuğu, uluslararası yatırım danışmanı Mustafa Mente oldu. Birbirinden kritik değerlendirmelerde bulunan Mente, 'Türkiye için Güney Kore örneğinde dezavantaj ise, Türkiye başından itibaren Kore gibi sektör seçimi yapmıyor. Yani önceden sektör seçimi yapmak ve bundan sonra da sabırla yatırım ve AR-GE çalışmalarına devam etmeniz gerekiyor' dedi.

MUSTAFA SİVİŞ

KARAR TV ekranlarında İsmet Berkan ve İbrahim Kahveci'nin yorumuyla yayınlanan 'Sadece Gündem' programı, ekonominin nabzını tutmaya devam ediyor. Hali hazırda yaşanan sosyal, ekonomik ve yapısal sorunların kökenine dair kritik yorumların yapıldığı programın konuğu ise uluslararası yatırım danışmanı Mustafa Mente oldu.

Örnek aldığı ekonomik modellere kıyasla Türkiye'nin belirli alanlara uzmanlık sağlayan ve küreselleşen firmalarının olmayışına dikkat çeken Mente, 'Türkiye için Güney Kore örneğinde dezavantaj ise, Türkiye başından itibaren Kore gibi sektör seçimi yapmıyor. Yani önceden sektör seçimi yapmak ve bundan sonra da sabırla yatırım ve AR-GE çalışmalarına devam etmeniz gerekiyor. Türkiye ise yürümek isteyen her sektöre destek verdi. Türkiye’de 7-8 tane orta ve altı sektör var ama Kore’de üç ana sektör var ve devlet bunları 50 seneden bu yana destekliyor' dedi.

İşte, programdan kritik satır araları...

TÜRKİYE’DE YERLEŞEN YOKSULLUK VE NEDENLERİ

MUSTAFA MENTE: Herkes imalat ile zenginleşmek istiyor. Çünkü topluma en çok kalkındırma getiren ve yetenek setini artıran şey, imalat. Sonra herkesin imalat için baktığı örnekler var. Çin var ama bu kendisi için çok büyük, o zaman da G. Kore’yi görüyor. Bunu sadece Türkiye değil, Kenya da G. Afrika da Endonezya da Hindistan da yapmak istiyor. Herkesin derdi imalatla büyümek. Sonuç alınıyor mu yoksa alınmıyor mu? Tamamen sonuçsuzluk yok ama bir seviyede kalıyor. Çin’in deneyimini başka yerde tekrarlama şansın yok. Türkiye için Güney Kore örneğindeki dezavantaj ise, Türkiye başından itibaren Kore gibi sektör seçimi yapmıyor. Yani başında sektör seçimi yapmak ve bundan sonra da sabırla yatırım ve AR-GE çalışmalarına devam etmeniz gerekiyor. Türkiye ise yürümek isteyen her sektöre destek verdi. Türkiye’de 7-8 tane orta ve altı sınıfta sektör var ama Kore’de üç ana sektör var ve devlet bunları 50 seneden bu yana destekliyor ve bunlar küreseller. Türkiye baştan itibaren böyle bir yoğunlaşma yapmıyor. G. Kore ile aynı sektörlerde firmalarınız var ama hepsinde orta ve altı sınıftasınız. Tercih yapmamış olmak Türkiye için bir dezavantajdır. Peki bunları bundan sonra yapabilir misiniz? Koruma duvarlarının olmadığı ve bütün herkesin Dünya Ticaret Örgütüne üye olduğu bir yapıda kolay değil, bunu da görmek gerekiyor. Küçük çaplı bir sanayi var, bu hem bir dezavantaj hem de bir avantaj. Dezavantajı, büyük markalar çıkartamıyor, küreselleşemiyor olması. Türkiye ve benzeri ülkelere baktığımız zaman, bu ülkeler içerisinde son 50 sene içerisinde sınıf atlayan tek yer Güney Kore.

İBRAHİM KAHVECİ: Türkiye’deki firmaların verimsiz gelişmesinin bir sebebi de yanlış teşvik ve ucuz kredi verilmesi. Türkiye mühendislik kalitesi açısından geriliyor. Bir ülkede eğitim kalitesini düşürmek, ülkeyi içeriden çürütmektir. Az çok bir iki tane iyi eğitimli çıkarsa onlar da zaten yurtdışına gidiyor. Bütün bunları düşündüğümüzde aslında Türkiye’nin bugün yaşadığı ekonomik ve siyasal sorunlar hiçbir şey. Bu zihniyetle devam ettiğimizde aslında bunu sağlıkta yaşıyoruz. Ölmemesi gereken pek çok hasta ölüyor. Kadavra görmeden yetişen doktorlar var. Uzmanlığı yok, uzmanlığı iyi denetimli değil. Aynı şey üretim kalitesine de yansıyor. Katma değeri artmayan, teknoloji seviyesi 2007’de durmuş bir Türkiye var. Bilkent, Hacettepe Üniversitesi gibi okullar 70-80’lerde kuruldu hepsi kaliteliydi. Şimdi ise okulların kökünü kurutuyoruz. Mevcut kaliteli okulların kalitesi de gitti. Mesela 80’lerde bende ve çevremdeki insanlarda bir umut vardı. Neden? Çünkü geleceğe bir ağaç dikiyorduk. Bu eğitim sistemi ve eğitimli nüfusun yurtdışına gitmesi nedeniyle Türkiye şu anda potansiyelini alttan alta yok eden bir sisteme sahip. Bunun örneği Arjantin’dir, o ülke bir aralar dünyanın en büyük 7.ekonomisine sahipken şu an bu hale geldi, yaşananlar yapısal sorunlardır.

İSMET BERKAN: Köylüleşme ile ilgili bir şey. Siz köyünüzde hiçbir modern üretim ilişkisiyle alakası olmayan insanları ne eğitiyorsunuz ne modernizme dahil ediyorsunuz, bunların hiçbirisini yapmıyorsunuz. Üstelik on yıllar boyunca köylü köyünde kalsın diye oraya para yağdırıyorsunuz. Sonra da para bitince koşa koşa gelmeye başlıyorlar. Türkiye’nin yaşadığı değişime bakar mısınız, ben o günü dün gibi hatırlıyorum, Turgut Özal 80’li yılların ortalarında bir gün çıktı ve ‘Artık nüfusumuzun yarısı köylerde yarısı da şehirlerde yaşıyor’ dedi. Bugün de bu oran, %90’a %10 seviyesinde. Eskiden köylülük ile ilgili eleştirel yazılar yazarlardı, şimdi de köylerde yaşayan insanlar nüfusa oranla %7-8 oldu ama cennete gelmedik.