Bartın’ın Amasra ilçesindeki Amastris Antik Kenti’nde yürütülen kazı çalışmaları, arkeoloji dünyasında heyecan uyandıran yeni bir keşfe sahne oldu. Yaklaşık 2 bin yıllık bir stoa yapıda, Yunan mitolojisinde “gözlerine bakanı taşa çeviren, yılan saçlı dişi canavar” olarak bilinen Medusa’nın ender rastlanan gülümseyen figürü gün yüzüne çıkarıldı. Eser, Roma döneminin mimari zenginliğini ve antik kentin görkemli geçmişini gözler önüne seriyor.
KORİNT DÜZENİNDEKİ STOA YENİDEN AYAĞA KALKIYOR
Bartın Üniversitesi tarafından üç yıl önce başlatılan kurtarma kazıları, ilçenin tarihi dokusuna dair çarpıcı ipuçları sunuyor. Arkeoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam’ın başkanlığında 2 bin 850 metrekarelik alanda yürütülen çalışmalarda, Roma dönemine ait, boyu 9 metreyi bulan sütunlarla dikkat çeken görkemli bir stoa yapısı tespit edildi. Korint düzeninde inşa edilen yapı, doğal afetler sonucu yıkılmış olsa da, orijinal parçalarla titizlikle restore ediliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın destekleri ve birçok üniversiteden uzman akademisyenlerin katılımıyla sürdürülen projede, “Geleceğe Miras” programı kapsamında anastylosis yöntemiyle yapı aslına uygun şekilde ayağa kaldırılıyor. Geçen yıl üç sütun dikilirken, yıl sonuna kadar dört sütunun daha ayağa kaldırılması hedefleniyor.
“KARADENİZ’İN EN ANITSAL MERMER YAPISI”
Stoa yapısı, sadece mimari açıdan değil, Amastris Antik Kenti’nin sosyal ve kültürel yaşamına dair sunduğu verilerle de önem taşıyor. Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam, yapı hakkında şu bilgileri verdi:
“Geçen yıl ayağa kaldırılan 3 sütunun ardından yıl sonuna kadar 4 sütunun daha ayağa kaldırılacağını anlatan Çam, yapının, Karadeniz Bölgesi’nin mermerden yapılmış en anıtsal yapısı olduğunu ve antik kentin de görkemini gözler önüne serdiğini vurguladı.”
Çam, yapının Roma döneminde kentin sosyalleşme, ticaret ve kamusal yaşam merkezi olan agora ya da forum olarak kullanıldığını ve bu yönüyle dönemin yaşam standartlarına dair güçlü kanıtlar sunduğunu ifade etti. 2026 sonu ya da 2027 başında alanın kısmi ziyarete açılması planlanıyor.

GÜLÜMSEYEN MEDUSA: ANTİK KENTİN REFAHINI YANSITAN SEMBOL
Stoa yapısının tavan kasetleri üzerinde rastlanan Medusa kabartması ise alışılmışın dışında bir özellik taşıyor. Prof. Dr. Fatma Bağdatlı Çam, figürün anlamına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
“Binalar, kalkanlar üzerinde, yapıların alınlarında görülen Medusa normalde yılan saçlı, korkutucu ifadesiyle düşmanı korkutmak, korku salmak, koruyuculuk amacıyla sembolleşmiş bir figürken bizim Medusa’mız tıpkı bir Eros gibi küçücük bir çocuğun yüzü gibi ve gülümser vaziyette yapılmış olması bizleri heyecanlandırdı. Bir Eros gibi gülümsemesi o dönemde kentin huzurunu, refahını yansıtır gibi yapılması bize bundan sonraki süreçte hem yapı bağlamında hem de antik kentin ortaya çıkışı noktasında çok büyük umut verdi.”
Daha önce bölgede Büyük İskender başı, Nymphe, Lares heykelleri, tılsımlı muska, yazıt parçaları ve çeşitli dönemlere ait sikkeler bulunmuş olsa da, gülümseyen Medusa figürünün enderliği kazının dikkat çeken sonuçları arasında yer aldı.
