Şair Mevlüt Ceylan, Türk edebiyatının yurt dışındaki en sessiz ama en çalışkan neferlerinden biri. Kendisini çoğumuz, belli başlı şairlerimizin eserlerini ustalıkla İngilizceye çevirerek Türk şiirinin uluslararası edebiyat ortamında tanınması için gösterdiği olağanüstü çabalar dolayısıyla tanıyoruz. Londra’da geçen kırk yılı aşkın sürede, adeta bir kültür elçisi gibi çalıştı. Bu çaba, sadece çevirmenlikten ibaret değil; aynı zamanda bir kimlik ve aidiyet mücadelesi...
Ceylan, sadece bir çevirmen değil, aynı zamanda hem Türkçe hem de İngilizce yazan iki dilli özgün bir şair. Onun bu konumu, Türk şiirinin kendine has ritmini, duyarlılığını ve poetikasını Batılı okuyucuya en doğru frekansla aktarmasını sağlıyor. Yurt dışındaki bu önemli çalışmaları, Türk edebiyatının dünyadaki algılanışına sunduğu paha biçilmez bir katkı...
YEDİ DEV İSİMDEN TÜRK NİNNİLERİNE: YENİ ESERLER VE POETİK SINIRLAR
Manchester merkezli Vellum Publishing yayınevinden çıkan son eserleri, Ceylan’ın ne kadar geniş bir yelpazede çalıştığını gözler önüne seriyor. Yeni çıkan şiir kitabı ‘Seasons from Other Seeds’ (Başka Tohumlardan Mevsimler), yayınevinin ifadesiyle “entelektüel ve uluslararası sınırları aşan, çarpıcı, özgün şiirler” sunuyor. Ceylan bu eserde, “varoluşçuluk, siyasi çalkantı ve yaşamın kırılganlığı” gibi temaları işliyor. Kitap, “sonsuz insan deneyimi içindeki sonlu insan tarihiyle ham ilişkisini” ifade eden şiirleriyle dikkat çekiyor.

Yakın zamanda çıkan ‘A Diwan of the Nakba’ (Nakba Divanı) ise Gazze’ye odaklanan güncel izleği bakımından olduğu kadar, teknik olarak da alışılmışın dışında. Tek bir uzun şiirden oluşan bu kitap, bütünü oluşturan yapısal birimlerin klasik şiirimizdeki (mısra, beyit, kıta benzeri) nazım kümeleri gibi kendi başına da ayrı birer poetik bütünlük taşımasıyla öne çıkıyor. Bu, Doğu şiir geleneğinin nefesini modern bir trajediye üflemenin estetik bir örneği.

‘Seven Men I Know’ (Tanıdığım Yedi Adam) başlıklı antoloji ise Sezai Karakoç, Erdem Bayazıt, Akif İnan, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören ve Alâeddin Özdenören gibi 20. yüzyıl Türk edebiyatının yedi dev ismini Batı’ya taşıyor. Bu cilt, İkinci Yeni hareketinden bağımsız gelişen şiir güçlerini ve modern Türk şiirinin derin yelpazesini uluslararası alana taşıyor. karikatürist Hasan Aycın’ın tam sayfa illüstrasyonlarıyla zenginleştirilen kitap, okuyucuyu her yazarın kişiliği ve üslubunun derinliklerine götürüyor.

Öte yandan, Ceylan sadece edebi değil, kültürel mirasımıza da sahip çıkıyor. Çok yakında çıkacak olan ‘Turkish Lullabies’ (Türk Ninnileri) ismini taşıyan çeviri kitabı, Anadolu annelerinin kadim sesini uluslararası bir okuyucu kitlesine sunuyor. Bu eserin değeri, Çocuk Edebiyatı Ödülü Sahibi Michael Rosen’ın şu sözleriyle taçlanıyor: “Bu, bize bir halkın zihnini, düşüncelerini ve kültürünü gösteren keyifli bir kitap. ... Türk kültürünü bilmeyenler için de bu en mahrem anlara, bir bebeğin uykuya dalması için duyulan o nazik ıslığa tanıklık etmenin bir yolu.” Mevlüt Ceylan, kırk yılı aşkın süredir Londra’da, sessizce ama inatla Türk edebiyatı için bir görünürlük cephesi oluşturuyor. Onun bu çok dilli ve çok kültürlü emeği, Türk şiirinin ve hikâyesinin küresel haritadaki yerini güçlendiren en sağlam köprülerden biri...

EDEBİYATIMIZ VE DÜNYA ARASINDA KIRK YILLIK BİR KÖPRÜ
Mevlüt Ceylan Ankara’da doğdu ve 1979’dan beri Londra’da gönüllü sürgünde yaşıyor. Kendi şiirlerinden oluşan üç derlemeyi Türkçe olarak yayınladı ve birçok Türk şairin şiirlerini İngilizceye çevirdi. Londra’da şair Feyyaz Fergar ile birlikte ‘Core: An International Poetry Magazine’i kurdu. Çevirmenlik alanındaki kapsamlı çalışmaları arasında, James Joyce’un ‘Oda Müziği’, RD Laing’in ‘Çocuklarla Sohbetler’yer alıyor. Ayrıca Mahmud Derviş, Faiz Ahmed Faiz, Marvin X, Amiri Baraka, Kobi Nazrul İslam gibi birçok şairin şiirlerini Türkçeye aktarmasıyla tanınıyor.
