Giza’da Piramitlerin gölgesinde konumlanan Büyük Mısır Müzesi, yalnızca antik eserlerin değil, Mısır’ın bugünkü arayışlarının da simgesi. Yaşar Sarıkaya, resmî açılış öncesi gerçekleştirdiği ziyaretin izlenimlerini kaleme alırken, bu devasa yapının tarih, mimari ve siyasal boyutlarını bir arada değerlendirdi:
"Deutschlandfunk’un haberine göre, Büyük Mısır Müzesi (Grand Egyptian Museum – GEM) dün Kahire’de yapılan görkemli törenlerle açıldı. Açılışa, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yabancı davetli katıldı. Bu dev proje, mimarisi ve koleksiyonu kadar ekonomik ve politik anlamda taşıdığı mesajlarla da öne çıkıyor; Mısır için büyük bir prestij yatırımı olarak değerlendiriliyor.
Ben ise müzeyi, Şubat ayı sonunda eşimle birlikte ziyaret ettim. Henüz yeni ziyaretçilere açılmıştı ve izlenimlerim oldukça taze.
Piramitlerin hemen yanı başında yer alan müze, hem konumu hem erişim açısından oldukça elverişli. Giza Piramitleri’ni gezdikten sonra Kahire’nin yoğun trafiğine girmeden kolayca ulaşılabiliyor.

Girişlerde ziyaretçiler Mısırlılar ve yabancılar olarak iki gruba ayrılıyor. Yerel ziyaretçiler için ücret makulken, yabancılar için bilet yaklaşık 25 dolar civarındaydı.
İçeri adım attığımızda karşılaştığımız devasa giriş holü, merdivenlerle göğe doğru yükseliyormuş hissi veren etkileyici bir mimariye sahipti. Üst kata ulaştığınızda dev pencerelerden piramitlerin tüm görkemi seçilebiliyor.
Salonlar kronolojik bir düzende tasarlanmış. Firavun heykellerinden altın takılara, gündelik yaşamdan kesitler sunan mutfak eşyalarına kadar geniş bir koleksiyon sergileniyor. Deutschlandfunk’un haberine göre, müze 100.000’i aşkın esere ev sahipliği yapıyor ve Mısır antik çağına adanmış dünyanın en büyük koleksiyonuna sahip. Ayrıca, artık Tutankhamun’un tam mezar hazinesi de ilk kez bir arada sergileniyor; bunun yanı sıra antik dünyanın günümüze ulaşan en eski gemisi de burada görülebiliyor.

İNANÇ, YAŞAM VE RİTÜELLER
Müze, antik Mısır toplumunun nasıl şekillendiğini üç ana eksende gözler önüne seriyor:
1) Din ve Tanrılar Dünyası
Antik Mısır’da inanç sistemi yalnızca manevi değil, siyasal düzenin de temeli niteliğindeydi. Tanrılarla kurulan ilişki hem bireysel hem toplumsal hayatı belirliyordu.
2) Gündelik Yaşam
Yeme, içme, giyinme gibi temel insan ihtiyaçları etrafında gelişmiş bir yaşam kültürü oluşmuştu. Sergilenen eşyalar, çeşitli toplumsal kesimlerin bu uygarlığın parçası olduğunu gösteriyor.
3) Ritüeller ve İktidar
Firavun yalnızca bir kral değil, tanrısal düzenin yeryüzündeki temsilcisi olarak kabul edilirdi. Tahta çıkış törenleri, savaş betimlemeleri ve dev heykeller bu anlayışın göstergesidir. Bu bölümde özellikle II. Ramses’e ait görkemli eserler dikkat çekiyor.
Ziyaretimiz yaklaşık yarım gün sürdü; ancak müzenin tamamını görmek için bir günün yetmeyeceği açık. Bilgilendirme sistemi ve yönlendirmeler, ziyaretçilere kolay bir gezi deneyimi sağlıyor.
Müzenin yalnızca sergi salonlarından ibaret olmadığını da belirtmek gerekir: konferans ve konser salonları, restoranlar, kafeler ve geniş hediyelik eşya mağazaları da yer alıyor.

KÜLTÜREL PRESTİJ Mİ, EKONOMİK ÖNCELİK Mİ?
Deutschlandfunk’un haberine göre, müzeye yönelik eleştiriler de az değil. Mısır ekonomisinin uzun süredir ciddi zorluklarla boğuştuğu, yoksulluğun yaygın olduğu bir dönemde, 20 yılı aşkın sürede tamamlanan ve maliyeti 1,5 milyar doları bulan — üstelik bir kısmı dış kredilerle finanse edilen — böyle devasa bir yatırımın gerekliliği tartışılıyor.
Destekleyenler, projenin ülkenin kültürel mirasına sahip çıkma ve turizm gelirlerini artırma yönünde stratejik bir hamle olduğunu savunuyor. Eleştirmenler ise milyonlarca doların, halkın yaşam koşullarını iyileştirmeye ya da eğitim ve sağlık gibi temel alanlara aktarılmasının daha öncelikli olabileceğini dile getiriyor.
Bu ikilem, Mısır’ın modern kimliğini yeniden tanımlama çabasının bir parçası olarak da okunabilir: geçmişin görkemli uygarlığı ile bugünün sosyo-ekonomik gerçekleri arasında bir denge arayışı — ya da bir gerilim hattı.

Ekonomik koşullara yönelik eleştirilere rağmen, Büyük Mısır Müzesi hem geçmiş uygarlık gücünün bir yansıması hem de turizm üzerinden geleceğe dönük ekonomik beklentinin sembolü olarak değerlendirilebilir.
Müzeden ayrılırken içimizde kalan duygu şuydu:
“Daha bitmedi… Buraya tekrar gelmeliyim.”
YAŞAR SARIKAYA KİMDİR?
Justus-Liebig Üniversitesi Gießen / Almanya'da ilahiyatçı ve din eğitimcisi olarak görev yapmaktadır. Genellikle Almanca yayınlar yapmaktadır. Türkçe yayınlanan Ebu Said El-Hadimi: Merkez ile Taşra Arasında Bir Osmanlı Alimi adlı eseri, 2008 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Biyografi dalında en iyi eser ödülüne layık görülmüştür.
