Günlük hayatta çoğu zaman farkında olmadan başvurduğumuz sarılma davranışı, aslında yalnızca duygusal bir yakınlık göstergesi değil. Bilimsel araştırmalar, sıcak bir sarılmanın beyinde ve bedende karmaşık biyolojik süreçleri tetiklediğini ve bu süreçlerin kişinin ruh hali üzerinde güçlü bir rahatlatıcı etki yarattığını gösteriyor. Uzmanlara göre sıcaklık algısı, insanın kendini güvende hissetmesiyle ve benlik duygusuyla sandığımızdan çok daha derin bir bağa sahip.

SARILMANIN BİLİMSEL ARKA PLANI
Sarılmak, insan ilişkilerinin en temel ve evrensel temas biçimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak bu basit temasın beyinde neyi tetiklediği uzun yıllar boyunca yeterince araştırılmadı. Trends in Cognitive Sciences dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, sıcak dokunuşun neden bu kadar güçlü bir iyi hissetme hali yarattığını bilimsel verilerle ortaya koydu. Araştırma, sarılma sırasında algılanan sıcaklığın yalnızca fiziksel bir duyum olmadığını, zihinsel süreçlerle de doğrudan ilişkili olduğunu gösteriyor.
TERMOALGI: GÖZ ARDI EDİLEN DUYU
Araştırmacılara göre insanın sahip olduğu duyular, klasik beş duyu algısının ötesinde çok daha kapsamlı. Bunlardan biri de “termoalgı” olarak adlandırılan sıcaklık algısı. Evrimsel süreçte hayatta kalmak için kritik öneme sahip olan bu duyunun, aynı zamanda ruh hali ve psikolojik denge üzerinde belirleyici bir rol oynadığı belirtiliyor. Sıcaklık algısı, yalnızca çevresel tehlikelerden kaçınmayı değil, kişinin kendini nasıl hissettiğini ve bedenine ne kadar ait hissettiğini de etkiliyor.
SICAKLIK VE GÜVEN DUYGUSU
Queen Mary University of London’dan psikoloji uzmanı Dr. Laura Crucianelli, sıcaklığın insan yaşamındaki en eski duyusal sinyallerden biri olduğunu vurguluyor. Crucianelli’ye göre insan, anne karnından itibaren sıcaklığı güven, korunma ve yakınlıkla ilişkilendiriyor. Bu erken dönem deneyimi, yetişkinlikte de devam ediyor. Bu nedenle sıcak bir sarılma, bilinçdışı düzeyde güvenlik hissini harekete geçirerek kişiyi sakinleştiriyor.

SARILMA ANINDA BEYİNDE NELER OLUYOR?
Araştırmaya göre sıcak bir sarılma sırasında dokunsal ve termal sinyaller eş zamanlı olarak devreye giriyor. Bu sinyaller, beynin beden farkındalığı ve içsel duyumlarla ilişkili olan “insula korteksi”ne iletiliyor. Bu bölgenin aktive olması, kişinin bedenine aitlik duygusunu güçlendiriyor ve bireyin kendini daha dengede hissetmesine yardımcı oluyor.
OKSİTOSİN ETKİSİ DEVREYE GİRİYOR
Sıcak dokunuş, ciltte bulunan ve “C-taktik afferentler” olarak adlandırılan özel sinir liflerini uyarıyor. Bu uyarım sonucunda oksitosin salgılanıyor. Halk arasında “sevgi hormonu” olarak bilinen oksitosin, stres seviyesinin düşmesine, kalp atışlarının yavaşlamasına ve genel iyilik halinin artmasına katkı sağlıyor. Uzmanlara göre bu hormonal etki, sarılmanın neden sakinleştirici olduğunu açıklayan temel faktörlerden biri.
RUH SAĞLIĞIYLA DOĞRUDAN BAĞLANTI
Araştırmacılar, beden farkındalığındaki bozulmaların bazı psikolojik ve nörolojik sorunlarla yakından ilişkili olduğuna dikkat çekiyor. Pavia Üniversitesi’nden Prof. Gerardo Salvato, sıcaklık algısındaki aksaklıkların, kişinin bedeninin bir bölümünü kendine ait hissetmemesine kadar varabilen ciddi problemlere yol açabildiğini belirtiyor. Bu durumun yeme bozuklukları, depresyon ve bazı nörolojik rahatsızlıklarla bağlantılı olabileceği ifade ediliyor.
BEDEN VE ZİHİN ARASINDAKİ GİZLİ KÖPRÜ
Uzmanlara göre termoalgı, uzun yıllar boyunca ihmal edilmiş bir “beden–zihin iletişim yolu” olarak değerlendiriliyor. Sıcaklık duyusunun doğru şekilde algılanması, kişinin hem fiziksel hem de ruhsal bütünlüğünü destekliyor. Bu nedenle sıcak bir sarılma, yalnızca anlık bir rahatlama değil, aynı zamanda zihinsel dengeyi güçlendiren doğal bir destek mekanizması olarak öne çıkıyor.
NEDEN SARILMAK İYİ HİSSETTİRİYOR?
Bilimsel bulgulara göre sarılmanın iyi hissettirmesinin temelinde; sıcaklık algısı, beyin aktivitesi ve hormon salınımının birlikte çalışması yatıyor. Sıcak bir temas, insanın en temel güven duygularını harekete geçiriyor, stresi azaltıyor ve ruh halini olumlu yönde etkiliyor. Uzmanlar, bu nedenle sosyal temasın ve fiziksel yakınlığın, ruh sağlığını korumada önemli bir rol oynadığını vurguluyor.
