Kurtuluş Atatürk dizisi yok mu?
Malazgirt 1071, Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Mehmed Fetihler Sultanı zincirinin bir Kurtuluş Atatürk halkasıyla devam etmesi gerekmez mi? Film veya dizi...
TRT, döneminde iki Türkiye kadar toprak kaybedilmiş Abdülhamid’i, bir karış toprak kaybettirmemiş gibi gösteren hayali tarih dizisi dahi çekti.
Kut’ül Amare kahramanı İttihatçı Halil Paşa ile milli şairimiz Mehmet Akif, Abdülhamid’in can düşmanlarıydı. TRT, Kut’ül Amare ile Akif dizileri de mi yaptırmadı!
Kurtuluş Savaşı’na gelince taş üstüne taş koymadılar. Dünden ne kaldıysa...
Diyanet bile Cuma hutbesinde hâlâ Atatürk’ü anamıyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nıysa Malazgirt Zaferi’yle başlayıp 15 Temmuz’a getirirken lâf arasında kutluyor.
Sanki Osmanlı çökerken işgale uğrayan vatan toprakları, tek kurşun atmadan geri alındı. Kurtuluş Savaşı sanki aslında hiç yaşanmadı, hepsi uyduruldu.
Hem düşmanın kendi kendine çekildiğini hem de aynı düşmanın, çekildiği topraklarımızı yüzyıldır elimizden alma planları yaptığını sanıyor ve bunda hiçbir terslik görmüyorlar.
Saltanatı kaldırıp Cumhuriyet’i kurma sözü karşılığında vatanı bize bağışlamış güya düşman. Ama hazır fırsat elindeyken indirmediği bayrağımızı, susturmadığı ezanımızı yüzyıldır indirip susturmaktan da vazgeçmemiş...
Yine bir 30 Ağustos ve yine kutluyormuş gibi yaparken aslında böyle bir savaşın ve zaferin varlığına hiç inanmayanların ikiyüzlü, akıl dışı hezeyanlarına maruz kalıyoruz.
Fetih ve kurtuluş günlerimizi kavga ettiren çarpık kafa, milleti ayrıştırmaya devam ediyor.
Soru basit...
102 yıl önce 30 Ağustos’ta, Büyük Taarruz’la düşman işgalinden kurtarılmasa... 26 Ağustos’ta, Malazgirt’te 953. fetih yıl dönümünü kutlayacağımız bir Anadolu’muz hâlâ olur muydu?
30 Ağustos zaferini Atatürksüz kutlamakla 29 Mayıs’ta İstanbul’un fethini Fatihsiz kutlamak arasında bir fark yok.
Fakat şu var; Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanılmasa bugün hâlâ fethini kutlayabildiğimiz bir İstanbul kalır mıydı elimizde?
Tabii kime anlatacaksınız...
İşgal güçlerinin; dinimizi elimizden alma şartıyla tek kurşun atmadan, İstanbul’u kendi elleriyle bize teslim ettiğine ve yüzyıldır da geri almaya çalıştığına inanan çıkıyor.
Fetihle kurtuluşu kavga ettiren cehaleti, siyaset körüklüyor. Kutuplaşmadan geçinen siyaset.
Bırakın yeniden filme, diziye aktarmayı... Neredeyse Mehmet Akif’in İstiklâl Marşı ile Halide Edip’in Ateşten Gömlek’i bile uydurma tarih anlatısı sayılacak.
Sanırsınız, sahte bir kahramanlık destanına, yalandan bir Milli Mücadele’ye bizi inandırmak için yazıldı hepsi.
Osmanlı, ecdatken Anadolu’yu düşmandan kurtarıp Cumhuriyet’i kuran Osmanlı subayları nasıl ecnebi yerine konuyor?
Bugün ezanlarımız okunuyor ve bayrağımız dalgalanıyorsa Kurtuluş Savaşı kahramanlarına rağmen sanırsınız.
Bağımsızlık Savaşı’nı destandan saymayınca vatan, kendi kendine mi kurtulmuş oluyor?
Saltanatla Cumhuriyet’i kavga ettiren kaba yobazlık, ham softalık azdırıldıkça azdırıldı.
Açıkça savunulamayan saltanat sevdası; din ve halifelik davası süsü verilerek, sultanlar evliyalaştırılarak, Cumhuriyet düşmanlığıyla savunuluyor.
Dünüyle bugününü dövüştürerek mi, millete geleceği kazandırılacak!
Kurtuluş Savaşı’nın Büyük Zaferi’ni zoraki kutlayarak, arada geçiştirerek mi?