Bulgakov’un insana dönüşen köpeği

Sanat, esas itibarıyla zihinde zaman, mekân, eşya ve insanın iç içe girdiği bir dünya kurgulamaktır. Zordur bu! Çünkü böylece insan, evren karşısında edilgen olmaktan çıkıp, hayalen de olsa bir yaratma çabasına giriyor. Ama asıl güçlü sanatkâr herhâlde olağan dışı hayaller kurabilendir. Eskilerin deyişiyle icat kabiliyeti. Özellikle şiirde imgenin özgünlüğü -ki İkinci Yeni’nin Türk şiirindeki asıl vasfı budur- bence şiiriyetin vazgeçilmez şartlarındandır. Ama alışılmış mantığa sahip okurların sıra dışı hayallerle örülü eserlere nüfuz etmesi zor. Çünkü idrak, genelde alışkanlığa tâbi.

Kanaatimce Mihail Bulgakov da sıra dışı tahayyül kudretine sahip cins kafalardan biri. Bunu “Usta ve Margarita” romanında fark etmiştim. “Köpek Kalbi”ni (Çev. Mustafa Kemal Yılmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., 2020) okuyunca kanaatim pekişti. Yazarın bu eserinde de dikkati çeken özellik, alışılmadık vaka icadıdır: Bir sokak köpeğinin testislerinin ve beyninden hipofizin alınıp yerine 28 yaşındaki bir hırsızın testislerinin ve hipofizinin yerleştirilmesi. İlk bakışta bu, özgün bir hayal gibi gelmeyebilir, ama sonuç olağan dışıdır: Şarik adlı köpek, bedenen, zihnen ve becerileri itibarıyla bir insana dönüşür.

Herhâlde Bulgakov’u böyle olağan dışı vakalar icat etmeye iten asıl sebep, otoriter bir yönetim altında yaşaması ve eserlerinin yasaklanması idi. Yazar böylece siyasal eleştirilerini örtük ve mizahî bir dille yaptı. Nitekim dikkatli okurlar, “Köpek Kalbi”nin satır aralarında; “Yemek masasında asla Bolşevizm ve tıp hakkında konuşmayın. Dahası sakın ola ki, yemekten önce Sovyet gazetesi okumayın.” (s. 37), “Madem sosyal devrim yaşanıyor kaloriferler de yanmayıversin canım!” (s. 39) vb. siyasal yergilere sık sık rastlayacaklardır. Ama zekâ ürünü bu yergiler bir yana Bulgakov eserinde asıl birtakım zaaflarla malûl insanla alay eder. Meselâ bir sokak köpeğinin aç ve perişanken kendisine bir lokma yiyecek ve sıcak yuva veren kişiye yaltaklanması ve “Geliyorum efendim. (…) Müsaade edin çizmenizi yalayayım” (s. 12) demesi, Doktor Filip Filipoviç’in muayenehanesinin gençleşmek ve cinsel gücünü artırmak isteyen çoğu orta yaş üstü müşterilerce dolup taşması, köpeklerde gösterişli tasmaların, insanlarda ise evrak çantalarının bir üst sınıf işareti sayılması ve toplumun insana buna göre saygı göstermesi, insana özgü zaaflardır. Şarik kendisine takılan tasmayı önce yadırgar, ama sokakta kendisine bu tasmaya göre saygı ve sevgi gösterildiğini hissedince; “Evrak çantası neyse tasma da o demek ki…” (s. 48) der. Eee sıcak bir yuva, nefis yemekler bulunca ne yapar ki bir sokak köpeği? “Ben bey köpeğiyim. Entelektüel bir varlığım. En mükemmel hayatın tadına baktım bir kere. Nedir ki özgürlük? Duman, serap, kurgu… Bahtsız demokratların sayıklaması…” (s. 53) der tabii ki… Şarik’in bu cümlelerini okuyunca epey güldüm. Herhâlde siz de Şarik’in burada neyi temsil ettiğini ve Bulgakov’un onun aracılığıyla kimleri yerdiğini anlamışsınızdır. Aç olanın iradesini satın almak kolay!..

Peki bu aç sokak köpeği, konforlu bir hayata kavuşur ve bir ameliyatla insana dönüşürse ne olur?.. Küfürbaz, kadına kıza saldıran, kaba, yalancı, hırsız; Filipoviç’in deyişiyle “İstisnaî bir hergele” olur (s. 111), hatta kendisine her türlü imkân sağlayan doktora siyasî konularda ders bile verir. Şarik, bir sokak köpeği iken daha masumdu, insana dönüşünce vahşileşir. Eserin asıl mesajı bu. Nitekim Filipoviç, “asıl korkunç olan artık köpek kalbi değil, insan kalbi taşıması.” (s. 113) der.

Bulgakov, eserinde bir köpeği insana dönüştüren, doğaya müdahale eden bilimi de eleştiriyor, diyor ki; “herhangi bir köylü karısı ne zaman isterse doğurabilecekken, yapay yöntemle Spinozalar üretmenin manası ne?” (s. 111)…

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum