İktidarın manevraları

Kasım-Aralık krizi sonrası yapılan kamuoyu araştırmaları yayınlanmaya başladı.

1. Beklendiği gibi, Cumhur İttifakı’nın oy oranlarında belli bir düşüş, Millet İttifakı’nın toplam oy potansiyelinde ise nispi bir artış var.

2. Bununla birlikte döviz krizi ve enflasyon şokunu, iktidar cephesinin yaşadığı erozyonu fazladan hızlandırmış görünmüyor. Nitekim iki ittifak arasındaki denge hala bıçak sırtı. Fark muhalefet lehine yüzde 3-4 civarında seyrediyor. Bir örnek vermek gerekirse, Metropoll’ün 29 Aralık saha sonuçlarına göre, AK Parti: yüzde 23,9, CHP: yüzde 20,3, İYİP: yüzde 10,5, HDP: yüzde 8,8, MHP: yüzde 3,9 oy alabiliyor. Her seçimin sabiti olan “oy vermeyecek grup” dışında (yüzde 9.9), yüzde 11,1 de kararsız var.

3. Cumhur ve Millet İttifakı arasındaki bu dengeyi güçlü bir şekilde değiştirecek faktörün bir kez daha, HDP veya Kürt oyları olduğu anlaşılıyor.

Seçim hesaplarında, partiler arasındaki temas ve ilişkilerde, ayrıca siyasi manevraların merkezinde HDP’nin bulunması kaçınılmaz ve öyle oluyor.

Muhalif aktörlerin kendilerine seçim kazandıracak “HDP’yle yan yana gelme formülü” konusunda büyük sorunlarının olduğu ortada. Örneğin buna en yatkın siyasi parti olan CHP’nin bile böyle bir yan yana geliş arayışına girmesi milliyetçi tepkiler, iktidarın muhtemel saldırıları ve Millet ittifakının iç dengeleri, İYİ Parti’nin tutumu bakımından mümkün görünmüyor. HDP’nin genel seçimlere tek başına katılacağını açıklaması, Millet İttifakı üzerindeki baskıyı kısmen azalttı. Ancak asıl büyük ve belirleyici yarışmanın cumhurbaşkanlığı seçimi olduğu da ortada.

Velhasıl HDP her anlamda siyasi iktidarın ve muhalefetin masasında duruyor.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sonbahardan bu yana Kürt meselesi ve HDP konusunda attığı adımlar, bu durumdan bağımsız değil.

Peki iktidar cenahı?

24 Temmuz 2021 tarihinde, “Erdoğan ve hedefleri” başlıklı bir yazıda şunları söylemiştim: “AK Parti için Kürt oylarının muhalefete kaymasını engellemenin en etkili yolu, HDP’nin hem milletvekili hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yalnız bırakılması veya üçüncü bir ittifak bloğu oluşturarak yalnız kalmayı tercih etmesidir…”

Bu, HDP’nin seçmenlerini boykota veya geçersiz oy kullanmaya davet etmesi ihtimalini akla getirir, en azından HDP oylarının bölünebileceğini düşündürür.

Erdoğan için bunun yolu hemen her zaman her fırsatta önce HDP’yi terörist ilan etmekten ve onunla ilişki kuracak siyasi partilere de aynı muameleyi yapmaktan, onları milliyetçi seçmen açısından korkutmaktan geçiyor.

Nitekim dün partisinin grup toplantısında Erdoğan CHP’ye hitap ederek şunları söylüyordu: “Ortaklarınızdan bir tanesi ,soyadı neyse. Terör örgütünden birisi ile el ele tutuşuyor. Resimler yayınlanıyor. Günlerdir izledik, izlediniz. Ne yazık ki PKK’nın bir uzantısı olarak bu kadın parlamentoda (…)

Hedef HDP kadar, onunla işbirliği yapabilecek siyasi partiler ya da onunla işbirliği yapmak itham edilenler.

Son konu, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in eski sözlüsü olduğunu söylediği bir PKK’lıyla yıllar önce, 2014’te (tam çözüm süreci sırasında) çekilmiş resimlerinin basında yayınlanması…

Bu arada, fotograf, 2014’te çekilmiş, PKK’lı 2017’de öldürülmüş ve fotoğraf makinesi ele geçmiş. 5 yıl sonra, bu fotoğraf bir anda ortaya çıkıyor ve malum tartışmayı yaratıyor, iktidar cephesine cephanelik oluyor.

Artık aklınıza ne geliyorsa…

YORUMLAR (22)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
22 Yorum