Milliyetçi yarış…
Gündem önemli bir tarafıyla tekrar Kürt meselesi etrafında dönüyor. Asayiş içerikli, HDP’nin ve temsilcilerinin gayri meşru olduğu vurgusuna dayanan yeni bir döngü söz konusu.
Önce Diyarbakır milletvekili Semra Güzel meselesi doğdu, görüldüğü kadar “doğuruldu”. Güzel’in “üniversiteden sözlüsü” olduğunu söylediği bir PKK’yla 2014’te çekilmiş fotoğrafları yayınlandı, iktidar partileri bunun üzerinde öfke kusmaya başladılar. HDP’nin terörist bir yapı, CHP’yi onun işbirlikçisi ilan etmeye hız verdiler.
Milletvekili hakkında dokunulmazlığının kaldırılması için bir fezleke meclise yollandı.
Olacak belli…
Mithat Sancar, anlamak isteyene, bir açıklama yaptı, şöyle diyordu:
“Bu fotoğraflar 2014 yılında çekilmiştir; ki o dönemde çözüm süreci devam etmektedir. Süreç devam ederken bizatihi AKP iktidarının teşvikiyle binlerce, on binlerce insan PKK üyesi çocuklarını, yakınlarını, sevdiklerini görme imkanını elde etmişlerdi. Bunun altyapısını da yolunu da hazırlayan taraflardan en önemlisi iktidarın kendisiydi. Aileler için görüşme çadırlarının kurulduğu bir dönemden söz ediyoruz. Bunun Kandil çevresinde de yapıldığını herkes basit bir araştırmayla ortaya çıkarabilir. Sadece Kandil’de değil, Türkiye’de de aynısı yapıldı. Böyle bir döneme ait fotoğrafların, üstelik hikâyesi gayet insani ve samimi bir şekilde anlatılmışken, HDP’ye karşı bir operasyon malzemesi yapılması açık bir riyakârlıktır…”
Fazlası da var: 2022 yılındayız. Milletvekiliyle görüntülenen PKK’lı 2017’de öldürülmüş. Fotoğraflar onun cep telefonunda bulunmuş. Demek ki, o fotoğraflar 5 yıldır resmi makamlarında elinde. Ama, nasılsa, bir anda kritik bir zamanda farkediliyor ve yayınlanıyorlar.
Ortada değil mi? Hedef, iyice kriminalize ederek HDP ile muhalefet partileri arasında mesafe koymak, bu partinin oylarının muhalefete akmasını engellemek, en azından oyları bölmek.
Karşılıksız ve sonuçsuz değil Erdoğan’ın bu tür adımları…
İYİ Parti, bu bakımdan, zaten Cumhur İttifakı’nın içerideki adamı gibi. Nitekim, Akşener, muhalefet cenahından gelen bu fotoğraflarla ilgili ilk ciddi açıklamayı, meselenin başka hiçbir boyutuna girmeden, AK Parti’nin yarış davetini kabul edercesine fezlekeye “evet” oyu vereceğiz diyerek yaptı.
Peki Kılıçdaroğlu?
CHP Genel Başkanı’nın açıklamaları da milliyetçi duyguları kullanmak bakımından Erdoğan’la yarışıyor, çözüm süreci karşıtlığına geri dönüş sinyalleri veriyordu. Şöyleydi bu konuda bir soruya verdiği yanıt: “Bunların İmralı’ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin, bu ülkeyi yönetmiyor muydun, aklın başında mıydı?”
Siyasetin çıtası bu seviyede oluşuyor.
Ardından Erdoğan’ın Kürt hareketine neşter atma, Demirtaş ve Öcalan’ı tokuşturma hamlesi geldi. Edirne’deki koğuşundan avukatlarının getirdiği mesajlarla etkili çıkışlar yapan, Demirtaş’ın Öcalan’a hesap vereceğini söylüyordu. Ve en nihayet, her kimse, bir AK Partili, Öcalan’ın seçimlere doğru tekrar devreye girebileceğini söyledi.
HDP’ye karşı İmralı…
Kürt seçmenin kafasını karıştırmak da bu tür manevraların bir yöntemi oldu hep.
Belli ki bu tür manevralar sık sık görülecek, siyasi hayatta…
İlkeler bu tür stratejilerle karşı karşıya gelecek…