21. yüzyılda soy soyladım boy boyladım!
Boyun ve oy kelimelerini irdeledik. Şimdi geldik soy, boy ve oymağın farkına. Boyun’un boy’dan, boy’un da oy’dan geldiğini söylemiştik. Soy- Boy ve Oymak kelimelerinin varlığı boy’un oy’dan geldiğinin delili, göstergesi olabileceğini ifade edelim hemen.
Türkçe’de bir kelimenin kökü ile ek almış halleri arasında oluşan anlam farklılıkları kendisini bize bazen çok küçük bir dikkat eksikliğinden dolayı kapatabiliyor. Başka bir söyleyişle, tabir-i diğer ile kendisini ufacık bir dikkatle açabiliyor.
Bu ufacık dikkat nasıl bir şeydir, bunun belirebilmesi için biraz daha açayım demek istediğimi: Sessiz harfle başlayan Türkçe kelimelerde, baştaki sessiz harfin kelimenin kökünde bulunmayabileceğinin, dolayısıyla Türkçe kelimelerin köküne ancak hem sondaki hem de baştaki seslerin kaldırılması ile ulaşılabileceğinin daha 2005 yılında fark edilebilmiş olmasını ben bu dikkat meselesine bağlıyorum. Kelime kökünü nerelerde aramalı sorusunun cevabını sadece sonda aramalı cevabına hapsedenlerin bir kısmı elbette kelimenin başına ve sonuna da ses gelebileceği, kelimenin kökünün ortada bulunduğu tezini kabul etmeye yanaşmadıkları gibi, bu teze karşı çıkıp deli saçması bunlar diyebildiler. Oysa kavrama peşindeki bir aklın yapacağı bu bahsedilen tez bize ne anlatmak istiyor, bu tezin bize açtığı kapı bizi nereye götürür, bunu en azından bir miktar yoklayabilmeliydi.
Bu yoklamayı yapabilen dilcilerimiz de oldu şükür.
Bu ara izahattan sonra soy, boy, oymak kelimelerimizin arasındaki farkları ve benzerlikleri irdelemeye devam edelim. Şekil olarak baktığımızda tam da ‘Kök Ses’ teorisinin kavranmasına imkan sağlayabilecek kelimelerimiz bunlar. Bir zorluğumuz var ama; kelimenin oy kökündeki zihnimizde beliren anlam ile ırk, kavim, kabile anlamları arasında irtibat kurmak kolay olmuyor.
Oymak kelimesinin uymaktan geldiği iddia edilebilir, nitekim edenler de olmuş. Mu? Olmamış gördüğüm kadarıyla. Ne Hasan Eren, ne Tuncer Gülensoy, ne İsmet Zeki Eyüboğlu, ne Tietze… Çıkamamışlar soy, boy, oymak meselesinden. Boy için de, soy için de, oymak için de aşiret kelimesini kullanmışlar. Oğuzname’de boy ve oymak kavim kelimesi ile bolca geçiyor. Boyun kavimin daha küçüğü için kullanıldığı görülüyor. Türk Dil Kurumu Başkanı, değerli hocam Mustafa S. Kaçalin bir şey demiş mi diye Dedem Korkut’un Kazan Bey Oğuznamesi’ne baktığımda soy’un Çince’de zincir anlamına gelen so’dan geldiği bilgisini aktarmış.
Divanu Lugatit Türk’te soy ve oymak geçmiyor. Boy, bodun ve uruk geçiyor. Uruk akla uyruk kelimesini de getiriyor. Uyruğu buyruk ile birlikte düşünmek lazım. Uruk ile uyruk aynı yerden mi gelir bilemiyorum ama urganın uruktan geldiğini düşünmek zor olmamalı. Bu da bir uruktan olanların birbirine bağlı olduğunu ifade ettiği için böyle olabilir.
Dedem Korkut soy soylar boy boylar ya ben de bu kadar soy soyladım, boy boyladım hala oy soy boy ilişkisini açık etmedim. Soy soylamak için destan düzmek deniyor, ben bunu söz söylemek şeklinde anlamaya yatkın duruyorum. Boy boylamak ne o zaman? Buyruk buyurmak gibi bir manası mı var, düşünmeli. Uyruk buyruk kelimeleri arasındaki ilişkiye de dikkatinizi çekeyim. Kaçalin Hocam boylamakta cehennemi boylamak derkenki istemeyerek bir yere gitme durumunda kalmak anlamını da hesaba katmak gerektiğini söylemiş.
Geldik, soy, boy ve oymaka: Kök Ses teorisine göre ‘s’ sesi dışarı anlamı verir kelimeye. ‘B’ sesi ise ben, bir, bu, bol, bil kelimelerinde olduğu gibi ‘b’en ile alakalı, merkez anlamı katar. Bunun anlaşılması için ben ve sen kelimelerini örnek verebiliriz: B-en’in dışına çıkıldığında kök aynı b-en’in dışındaki s-en olur. Ben ise merkezdeyimdir. Şimdi buradan bakınca soy, dışarıdan bakan için soydur. Boy bizim aramızda birbirimize verdiğimiz isimlerdir. Kelimeden ‘s’ ve ‘b’ sesi kalktığında ise kelimenin en kök, en küçük haline ulaşırız: oymak. Oymak, soya ve boya göre en küçük birimdir diyebiliriz.