Dergi kelimesinin etimolojisi
Dergi kelimesi derlemekten geliyor. Derli toplu ikilemesini kullandığımızda eğer biraz dikkatli biriyseniz derlemek fiilindeki anlamı, derlemenin toplamaktan farkını biraz daha fark edebilirsiniz.
Türkçede yapılma (oluşturulma mı demeliydim ey okur?) biçimlerine baktığımızda eş, yakın, zıt anlamlı ve anlamsız kelimelerin bir araya getirilmesi ile ikilemelerin oluştuğu okullarda anlatılır, geçilir. Evvelen “anlamsız kelime” ve “eş anlamlı kelime” gibi ifadeleri, bu terimleri kabul edemediğimi, bunların Türkçede mümkün olmadığına inandığımı ifade edeyim.
İkilemeler meselesinin muhteşem, derinlikli güzelliğine daha fazla dalıp konuyu dağıtmadan şunu söylemek istiyorum: Keşke o ikilemelerin her biri üzerinde şöyle tek tek durabilecek kadar uzun bir ömrümüz olsaydı. Hadi hepsine tek tek bakamadık, şöyle 80-100 kadar ikilemeyi her bir kelimesi ile tek tek incelesek Türkçeyi yeniden keşfederdik herhalde deyip geçeyim bu bahsi.
***
Sözlerimi derlesem mi dedim, hayır; sözlerimi toparlayabilirim, toplayabilirim ama sözlerimi derlemem biraz imkansız gibi görünüyor. Derleyebilmem için sözlerin birden fazla kişiye ait olması hatta biraz da toplaması zor bir yerlerde, dağınık durması gerekiyor gibi. Derleme ile toplamanın arasındaki farkı hissettirmeye çalışıyorum değerli okur. Dergicilik toplayıcılığa her ne kadar benzese de ondan biraz daha farklı bir iş.
Türkiye’de matbaada ilk basıldığı zamanlar dergi için mecmua kelimesini kullanmışız. Mecmuadaki anlam daha çok cem etmekle yani toplamakla alakalı. Oysa dergi kelimesinde toplananın sunulması ile ilgili bir anlam da var. İşte bunları topladık, size sunuyoruz demiş oluyoruz dergi demekle. Mecmualar da dergiciliğe başlamadan öncesinde dua, ilahi defterlerine, cönklerine dua mecmuası, ilahi mecmuası da denilmiş.
Şöyle düşündüm dergi kelimesi üzerine çalışırken: Mecmua yerine dergi kelimesi konulmaya çalışılmadan önce dergi kelimesini biz Türkler gündelik hayatımızda kullanılır mıydık? Böyle bir meraka kapıldığınızda bakmanız gereken bir kaç iyi sözlük var. Biri Tarama Sözlüğü. Biri Derleme sözlüğü biri de Tuncer Gülensoy’un sözlüğü.
Dergi kelimesini eskiden, yayıncılık anlamında kullanmadan önce sofra anlamında kullanıyormuşuz. Bu anlama geldiği bilgimizin kaynağını vereyim: Cem Dilçin’in hazırladığı Yeni Tarama Sözlüğünde, Tuncer Gülensoy’un Kökenbilgisi Sözlüğünde ve Yaşar Çağbayır’ın Türkçe Sözlüğünde dergi kelimesinin bu anlamını görmek mümkün. Sofra anlamının yanı sıra tırmık için de dergi kelimesini kullanmışız. Pekmez veya turşu küpüne de dergi demişiz. Hasat zamanına da dergi demişiz.
Dergi bilmediğimiz bir kelime değil yani. Dergi kelimesinin sofra anlamına geldiğini yazar Ömer Faruk Dönmez’e söylediğimde sofra için sergi kelimesinin de kullanıldığını ekledi. Yaşar Çağbayır sözlüğünde sofra bezine sergi denildiğini ifade ediyor. Tabii sofra demişken yeni nesle sofrayı bir hatırlatmak gerekebilir. Sofra yerde kuruludur. İnsanların sünnet-i seniyyeye itibar ve ittiba ettiği mekanlarda yemekler yerlere kurulan sofralarda yenilir. Sofranın altına da bir sofra bezi (işte “sergi” dediğimiz bu) serilir. Dökülen kırıntılar yerlere, ayak altına düşmez, kimse nimetin üstüne basmaz, onlar süpürülüp çöpe atılmaz; etraftaki hayvanata verilir.
***
Dergiye neden dergi diyoruz, bunu bir de bu perşembeden itibaren İstanbul’da Sirkeci garında açılacak olan Uluslararası Dergi Fuarına giderek de gözlemleyebilirsiniz. Bu yıl 8.sine ulaşan Dergi fuarında birçok farklı güzellik de yaşanacak. 22 ülkeden 500’den fazla dergiyle buluşabileceğiniz fuarda ilk sayılarında manifesto yayınlayan dergilerden oluşan seçkin bir sergiyi de ziyaret etme imkanınız olabilecek.
Dergi fuarı dünyada sadece Türkiye’de düzenlenebiliyor. Bu zengin sofrayı kaçırmamak lazım.