İki ileri bir yana

Norveç Teknik Direktörü Solbakken, Türkiye maçı öncesi verdiği demeçte, “Nasıl bir Türk Milli Takımı ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Fransa ve Hollanda karşısındaki gibi mi oynayacaklar yoksa Avrupa Uluslar Kupası’ndaki gibi bir Türkiye mi karşımızda olacak, bizim için soru işareti” demişti. Şampiyonlara kafa tutan bir takım mı yoksa küme düşen bir takım mı? Bu sorunun cevabını bırakın Solbakken’i Şenol Güneş’in kendisi bile bilmiyor. Solbakken’in bahsettiğinin bir adı var aslında; Türk yürüyüşü, yani Mehter adımı, iki ileri bir yana…Hollanda ve Norveç’ye ileri gittik, Letonya’da yan bastık. Peki Milli Takım neden uzun süreli bir istikrarı yakalayamıyor?

Bugünkü Milli Takım kadrosu üzerinden baktığımızda, yeni bir yapılanma sürecinde olan kadroyu görüyoruz. Bugünü anlamak için biraz geriye, katıldığımız son büyük organizasyon olan Euro 2016’ya bakmalıyız. Beş yıl önce Fransa’da yaşanan ve kamuoyuna prim pazarlığı olarak yansıyan skandaldan sonra Milli Takım dibi görmüştü. Türk halkının Milli Takıma bakış açısı değişmiş, ilgisi azalmıştı. Durum öyle bir hale gelmişti ki, geniş kitlelerin bırakın milli maçları takip etmeyi, milli maçın olduğundan bile haberi olmuyordu.

TFF bu süreçte görevi, Türkiye’yi yakından bilen Mircea Lucescu’ya verdi. Rumen teknik adamın hakkını burada vermek gerekiyor, Hollanda 2.Ligi takımında yedek olan futbolcuya kadar tüm Avrupa’yı taradı, neredeyse sıfırdan bir Milli Takım kurdu. Lucescu’nun ardından da futbolcu gelişimi konusunda uzmanlaşmış bir isim, Şenol Güneş dönemi başladı. Güneş, devraldığı genç kadroyu geliştirerek ve takviyeler yaparak Euro 2020 (Artık Euro 2021 oldu) elemelerine soktu ve sürpriz bir başarı yakaladı. Güneş’in şekillendirdiği Milli Takım’ın başarısı ve daha da önemlisi yaydığı enerji, Milli Takımı yeniden halkın takımı haline getirdi. Peki, pandemi nedeniyle 2021’e ertelenen Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkı alan, 2022 Dünya Kupası elemelerine de iyi bir başlangıç yapan Milliler, Letonya karşısında neden tökezledi?

Bu sorunun birden çok karşılığı var: Genç ve tecrübesiz bir ekip… Hemen her biri farklı takımlardan gelen, beraber oynama alışkanlığı yüksek olmayan kadrolar… Bir haftada üç milli maç periyoduna adapte olamamak… Maç seçmek, rakibe göre oynamak… Duran toptan kolay goller yenmesi… Savunma sorunları… Covid-19 testlerinin pozitif çıkması nedeniyle 5-6 futbolcunun kadrodan çıkarılması… Yedek kulübesinde sorun çözecek futbolcu eksikliği vb…

Şenol Güneş de alternatif kadrodaki sıkıntının farkında. Letonya maçı sonrası sarf ettiği, “Oyuncu değişikliklerinden yeterli sonucu alamadık” sözleri bunun göstergesi. Ama şunu da belirtmek gerekir ki, bu genç kadroda ışık var. Güneş, Erol Bulut’un Fenerbahçe’ye oynattığı taktiği Milli Takıma uygulatıyor, topu rakibe bırakıp, hızlı hücumlarla sonuca gidiyor. Üç maçta atılan 10 gol bu planın başarılı olduğunu kanıtlıyor. Savunmada kalmaya rağmen bu kadar pozisyon verilmesi ise bu alandaki çalışmaların arttırılması gerektiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, 36 yaşında bir santrforumuz olmasına rağmen çok verimli bir hücum hattımız var. Gole kolay ulaşıyoruz. Bazen etkili uygulayamasak da bir oyun planımız var. Savunmamızdaki gedikleri kapatmak için yeterli zamanımız var. Ben, Euro 2021’den, hiçbir finalde olmadığı kadar umutluyum…

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum