Unutulan Kemal Kılıçdaroğlu mu?

Mustafa Kemal Atatürk’ten Kazım Karabekir’e, Ali Fuat Cebesoy’dan M. Şükrü Saraçoğlu’na, Refik Koraltan’dan Fethi Okyar’a... Abdülhalik Renda’dan Ferruh Bozbeyli’ye...Bülent Arınç’tan Cemil Çiçek’e...

Ve 27. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız İsmail Kahraman...

Hepsi tarihe geçtiler; kimi Türkiye’nin zor dönemeçlerinde demokrasi adına gösterdikleri olağanüstü çabalarla tarihe geçti.

Kimini hazırlattığı Kürt raporuyla hatırlıyoruz, kimini küçük çocuklar gibi Meclis tavanına çiğ köfte atan milletvekillerini ‘durun yapmayın, yahu’ diyen babacan halleriyle anımsıyoruz. Kimi açık kalan mikrofonlarıyla hafızamızda yer etti, kimi Türkiye yeni bir anayasa kavuşsun diye kurdukları uzlaşma komisyonlarıyla tarihe geçti. Hatta parti liderlerine ‘vekillerinizi terbiye edin, küfürlü konuşmasınlar’ mektubu yazan Meclis Başkanı da gördük. Polemikçi Meclis Başkanı da...

***

Hepsi hatalarıyla, sevaplarıyla Türk siyasal tarihimize geçtiler. Yeri ve zamanı geldiğinde tek tek tarihin tozlu defterlerinden hatalarıyla sevaplarıyla karşımıza çıkıyorlar. Hayattan göçmüş olmaları, kendilerini unutturmuyor. Yaptıklarıyla hatırlanıyorlar.

Velhasılı kelam...

Gaf yapanı da çok oldu, hata yapanı da. Ancak Kazım Karabekir’den Cemil Çiçek’e kadar gelen süreçte TBMM’nin protokolün iki numarasında olan, Meclis’in ana muhalefet partisini liderini unutan bir Meclis Başkanımız olmamıştı!

***

Hadiseyi biliyorsunuz.

1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama açılış töreni vardı. Törenin sonrasında Meclis Başkanı İsmail Kahraman Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Başbakan Yıldırım’ı, MHP Lideri Bahçeli’yi, Genelkurmay Başkanı Akar’ı ve yargı organlarının başkanlarını makam odasına bir çay sohbeti için davet etmiş. Samimi bir ortam.

Sanırım servis edilen fotoğrafla “hep birlikte ne güzeliz” mesajı verilmiş. Eski Türkiye’yi ve eski Türkiye’de yaşananlar aklımıza geldiğinde doğrusu işte olması gereken de budur diyerek mutlu olmamızı gerektirecek bir fotoğraf olabilirdi. Hem de toplumsal gerilimin, kamplaşmanın tavan yaptığı şu günlerde ülkecek gurur duyardık böylesi bir tablodan. Kamuoyu olarak mevzudan da haberimiz Anadolu Ajansı’nın çekilerek servis ettiği fotoğraf sayesinde haberimiz oldu.

E tabi sadece bizim değil CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun haberi de kamuoyuna servis edilen fotoğraf sayesinde olmuş!

Meclis Başkanı Kahraman’a fotoğraftaki eksiklik sorulunca “unuttum” demiş!

Unutulabilir mi?

17-10/03/erererrerererer.jpg

TBMM Başkanlığı makamı ki partiler üstü, siyaset üstü bir makamdır. O yüzden TBMM Başkanlığına seçilen isim, Meclis’te var olan bütün siyasi partilere karşı eşit mesafede davranır. Partisinin lehine bir davranışta bulunamaz. Ayrımcılık yapamaz. Böyle bir hakkı yoktur, böylesi bir tavır milli iradeye saygısızlıktır. Dolayısıyla Meclis Başkanı’nın odasının sembolik anlamı da böyledir. Yasama yılı açılış sonrası bir davet varsa Meclis Başkanı’na yakışan bütün parti liderlerini odaya davet etmektir.

***

Diyelim ki İsmail Kahraman unuttu, o odada oturan kimsenin aklına gelmedi mi? Unuttuğumuz Kemal Kılıçdaroğlu değil de başka demokratik değerler, ilkeler olmasın sakın.

E tabi insan sormadan edemiyor, MHP eski MHP olsaydı o çay davetinde unutulur muydu, unutulmaz mıydı?

İsmail Kahraman, Kemal Kılıçdaroğlu’na “davet için görevlilere talimat verdiğini” ancak “bir karışıklık yaşandığını” söylemiş ya...

Şunu sormak hakkımız o halde: Bu karışıklığı yapan, verilen talimatı yerine getirmeyen görevlilerin acıtmasa dahi kulakları çekildi mi?

BELEDİYE BAŞKANLARININ GÖREVDEN ALINMASI AK PARTİ'YE ZARAR VERİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin başına geçtiği tarihten bu yana teşkilatlarının tutulduğu “metal yorgunluk” hastalığından bahsediyor. Parti teşkilatlarının yenilenmesi gerektiğini söylüyor, revizeye ihtiyaç olduğunu sebepleriyle anlatıyor ve nitekim de yeniliyor. Partilerin kendi iç meseleleridir. Ve bu tür değişikliklere, teşkilat içerisinde gerekli görülen yenilenmelere partiler giderler. Bir anormallik yok bunda.

Yalnız...

Son günlerde sadece AK Parti’nin imajını değil Türkiye’nin de imajını zedeleyecek bazı vahim haberler dolaşıma sokuluyor. İddialara göre Nevşehir, Bursa, Ankara, Balıkesir, Uşak, Niğde illerinin belediye başkanlarının istifalarının istendiği iddia edildi.

Özellikle Ankara, yani Melih Gökçek’in istifasının istenip istenmediği hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ’a soruldu. Bozdağ öyle bir cevap verdi ki ne doğruladı ne yalanladı: Ben hükümet sözcüsüyüm, parti sözcüsüne sorun!

AK Parti sözcüsü Mahir Ünal ise “Şu belediye başkanından istifa istendi, bundan istenmedi gibi iddialar gerçeği yansıtmıyor ancak partimizin bu yönde bir çalışması olmadığı anlamına da gelmiyor bu durum.”

Öyle görünüyor ki durum bir hayli karışık.

Burada AK Parti ve hükümeti açısından tehlikeli olan durum şudur:

AK Parti, görevden almayı planladığı belediye başkanlarının hangi haklı gerekçelerle görevden alacaklarını kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Zira, bu belediye başkanlarının tamamı 2014 Mart yerel seçimlerinde göreve geldiler. FETÖ’nün 17-25 Aralık sonrasında ‘adaylar’ kılı kırk yararak, ince süzgeçlerden geçirilerek belirlendi.

Yerel seçimlere bir buçuk yılın kaldığı bir süreçte, belediye başkanlarının görevden alınma sebepleri “metal yorgunluk” olamaz. Çünkü halkın oyuyla seçilmiş isimler.

Yoksa böylesi bir adım AK Parti hakkında “seçimle gelen, seçimle gitmiyor, demokrasi işlemiyor” algısına sebebiyet verir. Ki AK Parti’nin böylesi bir imajı hak etmediğini söyleyebilirim.

Kaldı ki, Türkiye’nin olağanüstü koşullardan geçtiği, AB’nin yatıp kalkıp “Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor” dediği bir dönemde, belediyelere yönelik bu operasyon Türkiye’nin imajına da zarar verir.

Bir kez daha düşünülsün derim.

YORUMLAR (45)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
45 Yorum