Şu Galatasaray’a akıl sır erdirmek güç. Ligin zirvesindeki ve 3 puan önünüzdeki Başakşehir ile oynuyorsunuz. Yani kazansanız, bir anlamda zirveye ortak olacaksınız. Bunun için ne yapmak lazım? Oyunu kontrolünüze alıp organize bir şekilde rakibin üstüne gitmek temel şart olmalı. Ama Galatasaray’da böyle bir anlayış yok. Tüm bunları yapan tam aksine lider Başakşehir. Galatasaray’ın çok övündüğü pas organizasyonunu Sarı-Kırmızılılar’dan daha iyi yapıyorlar. Galatasaray’ın ihtiyacı olan pres uygulaması da yine Başakşehir’de. Tüm bunlara karşın Galatasaray’ın en gayretli ismi Sinan’ın yarattığı faulden Sneijder’in ortasıyla gelen Sinan’ın kafasıyla biten golle de öne geçiyorsunuz. Bunun Galatasaray’ın öne geçirmesi lazım ama Sarı-Kırmızılı takımda yine bir hareket yok. Çünkü, orta alanda takımı yönlendirecek bir beyin yok. Selçuk etkisiz, De Jong ne işe yarar bilinmez.

EMRE MAESTRO GİBİ

Hal böyle olunca da Galatasaray’ın tek umudu Sneijder’in uzaktan yaptığı vuruşlara kalıyor. Ama onun şutlarında da bu kez isabet yok. Oysa Başakşehir’de Emre takımını bir maestro gibi yönetip Galatasaray’ın orta sahasına adeta ‘Bu iş böyle yapılır’ mesajı veriyor. Galatasaray’ın savunması da bir alem. Yenilen iki golde de rakiplerini sadece gözleriyle izleyip rahat rahat kafa vurmalarına şans tanıyorlar. Böylesine önemli bir maçta seyirci de Galatasaray’a pek inanmamış heralde. Tribünlerde büyük boşluklar vardı. Hal böyle olunca da Galatasaray için zirve yarışındaki kayıp kaçınılmaz oluyor. Sahayı iyi parselleyen Galatasaray’ın hücum organize etmesine izin vermeyen, gerektiğinde de cesaretle Galatasaray’ın üzerine giden, geri adım atmayan Başakşehir, bileğinin hakkıyla kazanırken zirvede boşuna olmadığnıı kanıtladı. Kısacası, futbol oynayan kazandı seyreden kaybetti.