Kütüphaneler var, bir de ‘Kütüphane’ var…

Kendisinden ‘A’ rümuzu ile söz etmeyi uygun gördüğüm biri ile rümuz ‘R’nin anneleri bir yerde karşılaşsalar, tanışma sonrasında aralarında şöyle bir konuşma geçer miydi?

A’nın annesi: “Benim oğlum senin kızınla kütüphanede karşılaşmış…”

R’nin annesi: “Ya öyle mi, sevindim. Kızım her akşam süslenip püslenip, takıp takıştırıp dışarı çıkıyor, nereye gittiğini öğrenmek için sorduğum soruya ‘kütüphaneye’ cevabını veriyordu. Ne yalan söyleyeyim, inanmıyordum. Şimdi rahatladım.”

Rahatlamamalıydı oysa…

İstanbul’un Etiler semtinde faaliyet gösteren ‘Kütüphane’, son uyuşturucu operasyonu sırasında öğrendiğime göre, çok farklı bir mekanmış…

Her türlü melanetin söz konusu olduğu türden bir mekan…

Sanat, spor ve iş dünyasının popüler mekanıymış orası… Böyle bir yere siyaset de ilgi duyar…

Mekana yapılan baskından sonra medyaya düşen kısa bir tanımlamayı aktarayım:

“Kütüphane Etiler, son yıllarda ünlülerin en sevdiği mekan haline geldi. Nedeni ise bu mekanda fotoğraf çekmek yasak. Ünlülere adeta ‘gizlilik ve mahremiyet’ vadeden bu mekanda ‘Görüntülendim, fotoğrafım çekildi, magazine mi düşeceğim?’ endişesi bulunmuyor. / Bir mekanın üst katında bulunan Kütüphane’ye adeta gizli bir yoldan geçilerek ulaşılıyor. Restoranın merdivenlerinden üst kata çıkıldığında raflarında kitaplar olan klasik bir kütüphaneyle karşılaşılıyor. Bu kütüphaneyi ittirdiğinizde karşınıza bir gece kulübü açılıyor.”

Her isteyen giremiyormuş Kütüphane’ye; ya işletmecilerden birini tanıyacakmışsınız ya da iyi bir referansınız olacakmış…

Hayatı kitaplar ve dolayısıyla kütüphaneler ile içli dışlı biriyim.

Daha ilkokul sıralarında, okumak istediğim her kitabı parayla almak yerine kütüphanede okumak veya bir süreliğine eve ödünç getirmek yolunu keşfetmiştim.

Çocuk Kütüphanesi’ne götürüldüğüm ilk günü, aradan neredeyse 70 yıl geçti, hala hatırlayabiliyorum.

Ev ödevi hazırlamak için ansiklopediler, ödünç almak için Kemalettin Tuğcu romanları, İki Çocuğun Devrialemi romanları…

Dergilerle de orada tanışmıştım; Çocuk Haftası ve Doğan Kardeş dergileriyle…

Daha sonraları Elhamra Sineması ile yan yana tarihi binasında hizmet veren İzmir Milli Kütüphane ikinci okulum oldu…

İstediğim kitabın raflardan alınıp getirilmesini kısa bir süre bekler, okuduktan sonra ertesi gün devam etmek üzere muhafazaya aldırıp eve öyle giderdim.

Arkadaşlıklar da kurulurdu kütüphanede…

Harvard’ta bulunduğum dönemde, her boş saatimi, üç milyondan fazla kitaba ev sahipliği yapan Widener Library’de geçirdim. Kütüphane Türkiye’den üç gazeteye de aboneydi, gazeteler birkaç gün arayla erişirdi.

Yabancı ülkelerden üyesi olduğum kütüphanelerin o günlerden kalma üyelik kartlarımı hala saklarım. Üyeliklerini koruduğum yabancı ülke kütüphaneleri halen de var; uzaktan kitap ödünç alma veya online okuma imkanlarını kullanırım. Haftalık dergileri, dünyanın her tarafında çıkan gazeteleri, nerede bulunursam bulanayım, o üyeliklerim sayesinde günü gününe takip edebiliyorum.

[Ankara’daki Milli Kütüphane’ye de internet üzerinden ulaşarak üye oldum; ancak onun sayesinde aynı imkanlara kavuşma arayışlarım sırasında gönderdiğim mesajlara hiç cevap alamadım. Ayaklarına kadar gidilmesini mi bekliyorlar, bilmiyorum.]

Türkiye’de artık eskisinden daha yoğun mahalle kütüphaneleri olduğu gibi, kitapları evlere servis eden seyyar -mobil- kütüphaneler de var.

Birkaç gün önce, Beykoz Belediyesi tarafından sahilde inşa edilerek yeni hizmete sokulmuş, yolumun üzerinde bulunan kütüphaneye uğradım. Bir saat sonraki randevuma kadar geçecek vakti orada okuyarak değerlendirmek niyetiyle…

Modern bir bina… Nezih bir mimari yapı. Tam bir sessizlik. Her şeyiyle beğenilecek özelliklere sahip bir kütüphane…

Okuma salonuna giriş için kütüphane kartı, onun için de üye olmak gerekiyor.

Salona dışarıdan göz attığımda, pencere kıyısına sıralanmış bütün sandalyelerin, masaları üzerinde dizüstü bilgisayarları veya tabletleri bulunan öğrenci oldukları belli gençlerce işgal edildiğini gördüm.

Doluydu kütüphane, sevindim.

Önceden randevuyla ayrılıyormuş sandalye ve masalar…

Peki, ya ben?

Nazik genç görevli, içeride birkaç puf olduğunu söyleyip üye olma zahmetine de katlanmam gerekmeden salona geçmemi sağladı.

Puflar ben yaştakilere göre değildi. Birkaç dakika sonra kütüphaneden ayrıldım.

Emekliler yararlanamıyor Beykoz’daki sahil kütüphanesinden; onlar daha çok kahvehanelerin yolunu tutuyor…

Neyse…

Dışarı çıkıp biraz ileride yeni açılmış bir kafede oturdum. Hava güneşliydi. Tabletimi çıkarıp kitabımdan birkaç bölüm okudum.

Randevuma gecikmeyle gidip muhatabımın soran bakışlarıyla karşılaşınca “Kütüphanedeydim” cevabını verdim.

Güncel gelişmeleri yakından izlediğini bildiğim muhatabım, gittiğim kütüphanenin hangisi olduğunu, umarım yanlış anlamamıştır..

YORUMLAR (5)
5 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.