Bölgesel Kürtlerle İran ilişkilerinde yeni dönem...

Bir önceki yazımda İran'ın Irak Kürtleri'nin bağımsızlık referandumu veya sürecine karşı nasıl güçlü bir muhalefet geliştirdiğini yazmıştım. Nerdeyse her hafta hatta her yeni günde, İranlı bir üst düzey yetkilinin Iraklı Kürtler'i bu girişimden vazgeçmeye çağıran veya onları tehdit eden bir açıklamasını okuyoruz.

Bu politika İran'ın son yıllarda bölgesel Kürt jeopolitiğine yönelik geliştirdiği siyasetiyle çelişen bir görüntü arz ediyor. İran, Suriye'de PYD-PKK öncülüğünde bir bölgenin ortaya çıkması sürecinde ya sessiz kaldı ya da Esad rejimi üzerindeki baskıyı hafifletmek için bu süreci teşvik etti. PYD, Rojava bölgesini adım adım inşa ederken İran'ın herhangi bir ciddi muhalefetiyle karşılaşmadı. Buna karşılık İran, bugün Irak Kürtleri'nin bağımsızlık referandumuna yönelik en sert politikayı izleyen aktör konumunda.

O zaman şu iki soruyu soralım: İran, bölgesel Kürt jeopolitiğine yönelik bugüne kadar geliştirdiği siyasetini mi değiştiriyor? Veyahut İran'ın Irak Kürtleri veya Barzani/KDP şahsından sahip olduğu özel bir rahatsızlığı mı var? Kestirmeden söyleyecek olursak, cevap her ikisini de içeriyor. İran, bölgesel Kürtler'e yönelik siyasetinde makas değişimine gidiyor. Fakat daha da önemlisi Irak Kürtleri ve Barzani, İran için hassas başlıkları oluşturuyor.

Barzani'nin kendisi dünyaya gözlerini Mahabad'da açtı. Baba Barzani 3000 civarındaki Peşmergesiyle 1946 yılında Mahabad merkezli kurulan fakat bir yıldan daha az bir ömre sahip olan Kürt Cumhuriyeti'nin bugünkü tabirle Genelkurmay Başkanlığını yaptı. Bu deneyimin başarısızlığa uğraması üzerine Baba Barzani, 1947 yılında peşmergeleriyle birlikte Sovyetler Birliği'ne geçti. Ve 1958 yılına kadar da orada kaldı.

Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nin kurucusu Qazi Muhammed, 1945 yılında kurulan İran Kürdistanı Demokrat Partisi'nin de kurucusudur. Bu partiyle Molla Mustafa Barzani'nin liderliğinde 1946 yılında Irak'ta kurulan, bugün Mesut Barzani'nin başkanlığını yaptığı Kürdistan Demokrat Partisi'nin çok güçlü bağları var.

1946 yılında Kürdistan Cumhuriyeti'nin yıkılması ve Qazi Muhammed'in asılması üzerine İran KDP'si 1970'li yıllara kadar yer altına çekildi. Bu parti, Abdurrahman Kasımlo'nun liderliğiyle beraber İran Kürt siyasal sahnesine tekrardan döndü. Kasımlo, 1989'da Viyana'da; akabinde liderliğe seçilen Sadık Şerefkandi ise 1992 yılında Berlin'de suikaste uğradı. Her iki aktör de suikaste uğradıkları mekanlarda İranlı yetkililerle müzakere edeceklerini düşünüyorlardı. Şerefkandi'den sonra İran KDP'sinin başına Mustafa Hicri geçti. Hala İran KDP'sinin başında olan Hicri ve partinin ana gövdesi Irak Kürdistanı'nda yaşıyorlar. Siyasi ve silahlı aktivitelerinin büyük kısmını buradan yönetiyorlar.

Aslında, İran KDP'sinin bu şekilde Irak Kürdistanı'nda bulunması ve KDP-Barzani ile güçlü ilişkilere sahip olması, İran için her daim bir sorun teşkil etmiyordu. Tam aksine, bu durum İran'a bu aktörleri daha rahat kontrol etme imkanı sağlıyordu. Çünkü İran, Irak Kürtleri'ni tehdit ederek PJAK dışındaki İran'lı Kürt gruplarının İran karşıtı aktivitelerini ve özellikle silahlı mücadelelerini belli bir düzeyin altında tutabiliyordu. Aksi takdirde İran, doğrudan Kürdistan bölgesinin istikrarını hedef alacağını belirtiyordu. Bu da KDP başta olmak üzere Iraklı Kürt grupların İranlı Kürt örgütlerine, İran ile mücadelelerinde daha dikkatli olmaları ve silahlı mücadeleyi öncelememeleri yönünde teşvik etmelerine yol açıyordu.

İran, 2011'de Suriye krizinin patlak vermesiyle beraber benzer bir nüfuzu PKK üzerinde de kurmayı başardı. PJAK'ın İran'da silahlı aktivitelerde bulunması halinde; İran, PKK-PYD'nin Suriye'de elde ettiği veya etmesi muhtemel kazanımlarını hedef alacağı mesajını PKK-PJAK-PYD'ye net bir şekilde verdi. Nitekim PJAK, 2011 yılında İran sathında elle tutulur bir kazanım elde etmeden silahlı mücadelesini süresiz bir şekilde durdu.

Fakat ABD'de yönetimin Obama'dan Trump'a geçmesi ve buna müteakip ABD'nin IŞİD öncelikli stratejiden İran öncelikli stratejiye geçeceğinin sinyallerini vermesi, İran Kürt siyasetinde bir kıpırdanmaya yol açtı. İran KDP'si ile İran güvenlik birimleri arasında yer yer çatışmalar yaşandı. İran bu süreci KDP ve Barzani'den bağımsız okumuyor.

Buna ilaveten, Kürdistan bölgesinin Irak'tan kopması halinde Irak; petrol, su ve diğer enerji yatakları açısında göreceli olarak fakirleşecek. İran'ın Irak üzerindeki etkisinin boyutunu düşündüğümüzde, bu İran'ın tercih etmeyeceği bir durum olacaktır. Yine İran, bağımsız bir Kürdistan'ın Türkiye, Batı, İsrail ve Körfez'le daha yakın ilişkilere sahip olacağını, bunun da kendisi için stratejik bir tehdit oluşturacağını düşünüyor. Nitekim, 2014 yılında Irak Kürdistanı'ndaki bir toplantıda İranlı bir yetkilinin Kürdistan'ın bağımsızlığına karşı çıkmalarını sınırlarının öbür yakasında yeni bir Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti istemedikleri şeklinde gerekçelendirmesi İran'ın bağımsız bir Kürdistan'ın nasıl bir jeopolitik kimlik ve stratejik konumlanmaya sahip olacağına dair okumasını yansıtıyordu.

Bunun yanı sıra İran, Suriye de dahil olmak üzere yeni dönemde muhtemelen bölgesel Kürtlerle daha gerilimli bir dönem yaşayacak. KDP ile İran arasındaki gerilime ek olarak PKK-PYD-PJAK ile İran arasında göreceli olarak yaşanan balayı dönemi de sona erecek gibi gözüküyor. PYD-PKK'nın tedrici olarak İran'ın nüfuz alanından çıkıp ABD'nin nüfuz alanına girmesi yeni dönemde İran'la bu gruplar arasındaki ilişkileri daha da sertleştirecek gibi gözüküyor. Benzer şekilde PKK-PYD'nin, ABD'nin bundan sonra İran'ı daha sistematik bir şekilde hedef alacağını düşünmesi de onların daha fazla İran karşıtı bir pozisyon almalarına yol açıyor. Önümüzdeki dönemde PJAK'ın İran'da tekrardan kıpırdanmaya başlaması kimse için süpriz olmamalı.

Velhasıl, İran'la bölgesel Kürtler arasındaki ilişkilerin daha gerilimli olacağı bir döneme giriyoruz. İran'ın Irak Kürdistanı'ndaki bağımsızlık referandumuna bu şekilde katı bir muhalefette bulunması da bu yeni durumun ve dönemin dışa vurumlarından birini oluşturuyor.

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum