Hakan Bilal Kutlualp: “Dün akşam Sadettin Bey ile uzun bir görüşme yaptık. Bu sistemde Sadettin Bey’in nasıl kazanabileceğini istişare ettik. Böyle olabileceğini düşündük.”

Oyların bölünmemesi önemli. Çünkü on bin imza toplanmış; bu imzalardan dolayı bir kongre kararı alınmış. Bu insanların imzalarının tecelli etmesi için benim o sırada adaylığı sürdürmem oy bölünmesine neden olacaksa, bu bölünmenin mantıklı olmayacağına inanan birisiyim.

Sayın Kutlualp, ilk muhalif adaylardan biriydi ve seçimin ateşini yakmıştı. Gelinen noktada neden böyle bir karar aldığı bilinmez ama bunda Aziz Yıldırım’ın etkisi olabilir mi?

Sadettin Saran: “Benim Aziz Başkan’a saygım ve sevgim çok farklıdır. Randevu alıp kendisiyle fikir alışverişi yapacağım.”

Aziz Başkan seçime girmeyeceğini açıklamıştı, fakat Fenerbahçe’nin geleceğinden endişe ettiği için her açıklamasında iktidardaki başkanı her zaman eleştirmişti.

Ali Koç tarafı ise Abdullah Kiğılı, Nezih Barut ve Ömer Temelli hamleleriyle seçime daha güçlü girmenin peşinde.

Seçim gününe kadar bu değişimler ve ani kararlar olacak gibi görünüyor. Ali Koç’un dediği gibi “Tango iki kişiyle yapılır.” Bakalım bu dans gösterisi iki kişi arasında mı olacak?

Futbolun içinde olan kaos nasıl biter?

Milli aranın ardından oynanan Süper Lig maçlarında futbolcular, santra sonrası bir dakikalığına durarak “Nefret yok, futbol var.” mesajı vermişlerdi. TFF aracılığıyla 5. hafta maçları öncesi bütün takımlar kendi sosyal medyaların da şu açıklamayı yapmışlardı:

Futbol dünyanın ortak dilidir. Hakaret, zorbalık ve nefret değildir. Futbol sevgidir; birlikte sevinmek, birlikte üzülmektir. Saygıdır, birliktir, hayattır. Bugün futbolun güzelliğini gölgeleyen bir gerçek var: dijital zorbalık.

Yapılan açıklama ve maç öncesi seremonide taşınan pankart, saatler geçmeden ters orantılı şekilde kendisini gösterdi. Fenerbahçe - Trabzonspor maçı sonunda başta başkanlar ve yöneticilerin açıklamaları buna en güzel örnek oldu.

Ertuğrul Doğan, rakip takımla ilgili 15 sene öncesine dönerek yaptığı açıklamayla kapanmayan “2010-2011 şampiyonu kim?” tartışmasını tekrar başlattı.

Hulusi Belgü: “Bu açıklamalara, Fenerbahçe yöneticisi olarak ben, Trabzonspor başkanının neler söylediğini bilmiyorum ama Trabzon Belediye Başkanı maç oynanırken abuk sabuk bir tweet attı. Fenerbahçe Kulübü olarak bu arsız adamın sonuna kadar peşinde olacağız.”

Sonrasında Ertuğrul Doğan, Başkan Ali Koç’u da içine alarak sert bir açıklama yayınladı. Oysa daha bir ay önce bu iki başkan, Kulüpler Birliği devir teslim töreninde can ciğer kuzu sarmasıydı, birbirlerine iltifat ediyorlardı. Bugün gelinen noktada yüz yüze nasıl bakacakları.

Bakıldığında, sarı-lacivertliler 11 yıldır şampiyonluk yaşıyamıyor. Camia Başkan Ali Koç’a karşı oldukça tavırlı.

Trabzonspor ise 2021-2022 sezonunda şampiyon olduktan sonra 2022-2023’te liderin 31 puan gerisinde ligi 6. sırada bitirdi. 2023-2024 sezonunu 35 puan geride 3. sırada, 2024-2025 sezonunu ise 44 puan geride 7. sırada tamamlayarak Avrupa vizesi alamadı.

Görüldüğü gibi iki takımın kendi içlerindeki münakaşaları tamamen kendilerini yıpratmış durumda. İki takım da sığ tartışmaları geride bırakıp, kendi başarılarına odaklansa taraftarları için daha iyi olmaz mı?

Sonuçta bu tartışma ilelebet sürecek; ortada neticelenecek bir durum yok…

Maç sonundaki suçlamalar sadece bununla da kalmadı. Maça atanan orta ve VAR hakemleri de nasibini aldı. Ozan Ergün’ün nizami golü masa başı hamlesiyle iptal ettiği, hakemin bordo-mavili takıma karşı taciz, tahrik ve tehdit unsurları yaşattığı bile dile getirildi.

Sonuca gelirsek; bu suçlamalar, tartışmalar ve kaoslar hiçbir kulübün yararına olmuyor. O hâlde bu kaos ortamları kimin işine yarıyor?