Aziz Yıldırım: Herkes kendine gelsin, herkes Fenerbahçe’ye sahip çıksın, bana değil. Ben, Fenerbahçe için hepinizin taşın altına elini sokmasını istiyorum. O yüzden gençler bir araya gelmeli, vizyon koymalı. O yüzden beni bırakın. Bakın, benimle oynarsanız bir gün tüm kamuoyunun önüne çıkarım, “Yokum.” derim. Bütün umutlarınız kaybolur. Bu yüzden benim üzerimden Fenerbahçe başkanlığı ve seçimi yürütmeyin. İstemiyorum ve lütfen rica ediyorum, Fenerbahçe’ye sahip çıkın.

Aziz Yıldırım: Diğer kulüpler bizi 10 sene geçti. İsim vermek istemediğim için “diğer kulüpler” diyorum. 5 sene sonra bu fark 20 seneye çıkacak. Bir daha önleyemezsiniz. Anadolu’da var olan ama bugün olmayan spor kulüpleri vardı. Biz de onlar gibi olacağız. Benim için önemli olan sadece Fenerbahçe…

Sarı-lacivertliler, ilk defa bu kadar belirsizliklerin yaşandığı bir dönemden geçiyor.

İmza sayısı belirlenen rakama ulaşırsa Başkan Ali Koç görevinden alınacak ve kendisi tekrar aday olmayacak. Kalırsa, yönetimi kimlerden oluşturacak?

Eylül ayında yapılması planlanan seçimde kimler aday olacak? Futbol takımı sezon kampını nerede yapacak? Olası bir senaryoda, Ali Koç görevden ayrılırsa takımı Mourinho mu çalıştıracak? Hangi bölgelere transfer yapılacak? Kadroda kimler kalacak, kimler gidecek? Bakıldığında, Fenerbahçe çözülmesi uzun sürecek bir kaosun içinde.

Taraftarın bir kısmı kurtuluşu eski başkan Aziz Yıldırım’da, diğer kısmı ise –özellikle kongre üyeleri– Ali Koç’un görevine devam etmesinde görüyor. Üçüncü bir ismin adı anılmıyor. Sadettin Saran, Mehmet Ali Aydınlar ve Hakan Bilal Kutlualp’in camiada belirgin bir etkisi yok.

120 yıllık camia, iki kişinin vereceği karara bağlı hale gelmiş durumda. Aziz Başkan, dün akşam katıldığı programda, “Benim üstümden seçim yürütmeyin, kendinize gelin. Gençlerin fikirlerini dinleyelim. Yeni ses, yeni heves her zaman daha heyecanlı olur. Camianın böyle şeylere ihtiyacı olabilir.” dedi.

Yıllardır sarı-lacivertlilerin kaybettiği en önemli değer, birlik ve beraberlik. Tribünde taraftar ayrı düşmüş durumda, sahada oyuncularım düşündüğü yüksek maaşları,en önemlisi, yönetim ile camianın ileri gelenleri arasında düşmanlık havası var.

Çözüm, sadece iki başkanın göstermelik olarak konuşması ya da fikir alışverişi yapması değildir. Fenerbahçe’nin önce taraftarının birleşmesi, ne istediğini netleştirmesi gerekir. Ardından, futbolcuların basketbol ve voleybol takımlarında yakalanan arkadaşlık ortamına ulaşmaları; en sonunda da yöneticilerin birbirleriyle yarışmak yerine ortak hareket ederek en doğru kararları vermesi gerekir.

Teklif Var, İmza Yok

Her sezon olduğu gibi, Fenerbahçe yeni sezona sil baştan girme hazırlığında. Kalecisi, stoperi, orta sahası, forveti kim olacak; belli değil.Bu nedenle Fenerbahçe, birçok oyuncuya sözlü ve yazılı teklifler sunmaya başladı. Bazı oyuncuların da talepleri öğreniliyor.

Jonathan David’e, 3 yıl için imza parası ve maaşı da içeren toplam 55 milyon avroluk teklif yapıldığı, yanıt beklendiği bildirildi. Kevin De Bruyne’ye yapılan 2 yıllık 30 milyon avroluk teklife karşılık, Belçikalı oyuncu 6 milyon avroya Napoli’ye imza attı.

Uğurcan Çakır için her gün değişen, yükselen meblağlar konuşuluyor. Takas yoluyla düşünülen oyuncular, takımın geleceği açısından belirleyici olacak. Şöyle de sormak gerek: Uğurcan Çakır istenen bonservis ücretini gerçekten hak ediyor mu?

Menajerlerin akılcı davranışları sonucunda ezeli rakiplere önerilen oyuncular, sonrasında yükselen bonservis bedelleri ve maaş artışlarına yol açmakta.

Henüz açıklanmış bir transfer olmasa da perde arkasında önemli bir hareketlilik var. Oyuncuların ilk tercihi Türkiye değil. Avrupa’daki transfer trafiğini ve teklifleri görmek istiyorlar. Kararlarını zamanı geldiğinde vermeyi tercih ediyorlar.

En önemlisi, sarı-lacivertlilerin içinde bulunduğu buhranlı durum.