Mourinho frenine rağmen tur atladı
Çarşamba gecesi maç bittiğinde Jose Mourinho, “Şimdi sırada Kadıköy cehennemi var.” demişti. Taraftarımız, istedikleri zaman rakipler için çok zor bir ortam yaratabiliyor. Biz de deplasmanda zor bir atmosferde oynadık.
Taraftarın başkana ve teknik direktöre tavrı ne olacaktı? Chobani Stadı’nda merak edilen konu buydu. Süper Lig’de son hafta kapanış maçını 6 bin taraftar izlemiş, birçok taraftar başkanın görevi bırakması için stat dışında yürüyüşler yapmıştı. Beklenen hamleyi yapamayan Jose Mourinho için yorumcuların tavrı netti: formsuz, saha içine konsantre olamıyor. Taraftarın düşüncesi ise ortadaydı.
Taze kaptan Skriniar In davetine, taraftar tribünleri doldurarak cevap vermiş; maç öncesi kaptanı da bağrına basarak moralini en üst düzeye çıkarmıştı.
Jose Mourinho maça çift forvet John Duran – El Nesyri ikilisi ile başlayıp arkalarına vazgeçemediği Szymanski’yi yerleştirmişti. Uyumsuz Amrabat – Fred ikilisi dağınık, Mert Müldür – Semedo sağ kanadı ise birbirine yabancıydı maçın başında.
Feyenoord’un ön alan baskısına cevap, forvetlere atılacak uzun toplardı. John Duran böyle iki pozisyon yakalasa da birini dışarıya, diğerini kaleciye nişanlamıştı. Baskı sonucu gelen El Nesyri golü,(cm) ofsayt nedeniyle VAR kontrolüne takılmıştı.
Sahada ne yaptığını bilmeyen, taraftar baskısı ile rakip sahaya gitmeye çalışan bir Mourinho takımı vardı. Sağ tarafta Semedo ile ikili yapıp onu boş alanlara kaçıracak bir oyuncu yoktu. Portekizli oyuncu ilk yarıda boş alana ona yakın koşu yapmıştı.
Archie Brown, bu konuda takım arkadaşına göre daha şanslıydı; ona Szymanski yardımı vardı, ancak bu da yeterli değildi. Buradaki eksiklik, Fred – Amrabat ikilisinin yaratıcılık eksikliğiydi.
Gelen şok gol, önce takımın birinci eksik yeri olan kaleci İrfan Can Eğribayat’a, sonra da altı aynı özellikte stopere sahip sarı-lacivertli takımın defans oyuncularına yazardı.
Yenilen gol sonrası gözüken, sarı lacivertlilerin asıl ihtiyaçlara değil çok da ihtiyacı olmayan bölgelere transfer hareketlerine yönelmesiydi.
Gol sonrası ise esas “cehennem” başlamış, yeni transferler Archie Brown ve John Duran’ın golleri ibreyi Fenerbahçe tarafına çevirmişti. Duran’ın gol öncesi topa ilk dokunuşu ve önüne alışı, net bir golcü olduğunu gösterir gibiydi.
Uzun zamandır beklenen Fred klasiği dün akşam ortaya çıktı. Brezilyalı, bir saat boyunca sahada gözükmedi; ancak attığı şık gol, klasına yakışır cinsteydi.
Sarı-lacivertliler için dün akşam oluşabilecek tek olumsuzluk, yıllardır etkisinden çıkamadıkları amatörce oyundan düşme durumuydu. Rakip, disiplinden son dakikalara kadar kopmayan Hollanda ekolündendi.
Oyuna giren Talisca, takıma adeta el freni olmuş ve Feyenoord’u tekrar oyuna ortak etmişti. Mourinho, düşen takımını tribündeki bir taraftar gibi izliyor, ilk maçtaki gibi yokları oynuyordu. Güvencesi, Hollanda takımlarına karşı ikinci maçlarda aldığı galibiyetlerdi.
Teknik direktörünü eleştiriden kurtaran ise akşamın çalışkan ismi El Nesyri olmuştu.
Avrupa’da, saniye dahi olsa rehavetin her zaman cezası olurdu. Bu ceza da kesilmişti.
Talisca ile gelen son dakika golü ise cezanın büyümesini önledi.
Fenerbahçe,Jose Mourinho’ya rağmen tur atlamış olsada, kazanılan en önemli şey taraftar uzun zaman sonra sadece oyuncularını destekledi ve başarıda büyük pay sahibi oldu.
Bu futbol önümüzdeki hafta oynanacak olan olası Benfica maçlarına yeter mi, onuda zamanı geldiğinde görmüş olacağız.
Dün akşamın akılda kalan en güzel yanı “Kanseri yendiğimde stadyumda balon uçurur muyuz?” paylaşımı yapan merhume taraftar Duygu Özdin için 1907 balonu gökyüzüne göndermek olmuştu.
