Ferencvaros; Macar futbol tarihinin en başarılı kulüplerinden biri. Oynaması da zor bir rakip. Hücum konusunda çok çeşitliliği olduğu gibi maç içerisinde tempoyu iyi ayarlayan, kanatlarda çok etkili olan bir takım. Avrupa’da defansif oynuyorlar; kontra ataklarda iyiler ancak rakibin geçişlerinde zayıflıkları görülüyor.
“Yeşil Kartallar” lakabıyla anılan takımı, İrlanda'nın ünlü golcülerinden Robbie Keane çalıştırıyor. İrlandalı çalıştırıcı, “Çocuklara söyledim; keşke tekrar futbolcu olsam da Fenerbahçe ile oynayabilsem. Türkiye’nin atmosferi inanılmaz, bu yüzden oyuncularımın maçı yaşamalarını istiyorum.” 45 yaşındaki Robbie Keane maç boyunca 22 futbolcuya göre daha heyecanlıydı. 9 numaralı formayı giymeye can atıyor gibiydi…
Tedesco, genç oyuncularla oynamayı daha çok seven bir teknik direktör.
Dün akşam da bu zorlu mücadelede sahaya genç oyuncu Yiğit Efe Demir ile başladı. Hata yapsa dahi onu kucaklayacağanı açıklamıştı. İşin aslı, oyuncu Victoria Plzen deplasmanı dönüşünde oynayacağını zaten öğrenmişti. Genç oyuncu, tribünleri selamlarken dahi heyecanlıydı.
Tedirgin edici bir durum ise Oosterwolde, Fred ve İsmail gibi takım savunmasının temel aktörlerinin üçünün birden olmamasıydı; bu durum takım savunması açısından bir handikap gibi görünüyordu. Ancak Tedesco'nun dediğinden ilerlersek: “Bir oyuncu olmadığında onun yerine birileri vardır.”
Fenerbahçe, rakibine göre daha istekli başlamıştı maça. Édson Álvarez merkezi tek başına kontrol ederken Asensio, Talisca’ya ayak uydurma peşindeydi. Brezilyalı–Faslı
(En Nesyri) uyum derecesi ilk yarıda yine sıkıntılıydı.
Defans disiplinini önde tutan Macar savunmasını açmak için uzaktan şut denemelerinin yanı sıra paslaşma olayı da önemliydi. Asensio ve Talisca dışında şut denemesi yapan yoktu; onların şutları da 35 yaşındaki kaleciyi yıpratmamıştı.Kanat oyuncularının varlığı ise sadece korner atışları ve duran toplarda görüldü.
İlk yarı sonunda gelen Ferencváros atağında ise Fenerbahçe’nin şansı yanındaydı. Macaristan ekibi 45 dakika boyunca iki şut attı, ikisi de direkten dönmüştü.
İkinci yarıya iki takım da istekli başladı. Keane, oyuncularını öne atıp rakibinin üstüne gitmeye başladı; Tedesco ise mevkidaşının bu hamlesine aynı tarzda karşılık vererek rakibini geride değil önde karşılamayı tercih etti. En-Nesyri, boş pozisyonda topu kaleye gönderebilse rakip direnci de düşecekti.
Taraftarın homurtusunu erken fark eden İtalyan hoca, oyuncusunu yıpratmamak adına kenara çekti. Faslı golcünün yanı sıra etkisiz kalan Kerem Aktürkoğlu da oyun dışına alınmıştı.
Skriniar’ın hatasıyla oluşan korner sonrası gelen gol bekleniyordu; buna sarı-lacivertlilerin nasıl tepki vereceği merak konusuydu.
Mourinho zamanında olsa sarı-lacivertliler oyundan kopup ikinci golü hemen kalesinde görürdü; ancak Tedesco dönemindeki özgüven buna izin vermedi. Sezona kötü başlayan, sonradan form tutan Talisca “Ben buradayım.” dercesine golünü attı.Sonrasında Brezilyalı “deniyor”, İrlandalı ise “kurtarıyor”a döndü.
Akşamın en talihsiz olayı, maç öncesi heyecanlı olan ve maç içerisinde sanki 41. maçına çıkmışçasına çok iyi oynayan Yiğit Efe’nin sakatlanması oldu.
Oda arkadaşları Arda Güler, Yusuf Akçiçek transfer oldu şimdi nazar değmez ise kendisi yakın zamanda transfer olacaktır.
Jhon Duranın amatörce yaptığı hareket ise sarı lacivertlilerin son dakikaları eksik oynamasına yol açtı.
Bakıldığında bir çok maçta Fenerbahçe geri dönüşleri ile konuşuluyor, buda uzun zaman sonra, girenlerin,çıkanların saha içinde vedikleri reaksiyonlar takım olma yolunda ilerlemesini sağlıyor. Daha da iyi olacak görüntüsü var, tek eksiği formda golcüsünün olmaması.
