Ekonomik durumu kavramak
Artık sorunları anlama noktasında bir adım gelir diye bekliyordum.
Ne de olsa üç büyük şehrin yerel yönetimi elden gitti.
Topluma bir şeyler anlatma yerine, toplumu anlama anlayışı gelir diye bekliyordum.
Maalesef yine “Kendimizi yeterince anlatamadık” denildi.
Bir kez de anlatmayın, anlayın.
Birazcık toplumu dinleyin.
Nedir dertleri? Nedir sorun? Dava ile sofra doyuyor mu? Dava ile masraflar karşılanabiliyor mu? Dava ile çocuğa harçlık verilebiliyor mu? Okul masrafları dava ile ödenebiliyor mu?
Varsa dava, yoksa dava...
Ama tava boş.
***
“Birazcık sorun olmasına rağmen 2018 yılı yüzde 2.6 büyüme ile kapatılmıştır.”
İyi ama 2018 yılı son çeyreğinde öyle bir küçüldük ki, dış ticaret sayesinde küçülme oranı hissedilen sert küçülmeden daha düşük geldi. Yoksa evdeki tüketim harcaması reel olarak yüzde 8.9 azaldı. Bu azalış 2001 krizinin en sert estiği dönemde ve 2008-09 küresel krizde yüzde 9.3 olmuştu. Kısaca evin içini vuran kriz 2001 ve 2008-09 kriziyle eşdeğer oldu.
“2019 ilk çeyrekte geçen yılın son çeyreğine göre büyüme gösterdik.”
Tabii ki böyledir.
1) Çünkü geçen yılın son çeyreğinde çok sert küçüldük. Bu sayede bu yılın ilk çeyreği daha az küçülünce büyümüş gibi görüldü.
2) İlk çeyrekte bütçede ne var ne yoksa harcadık, kamu bankalarından oluk oluk kredi dağıttık. İşte bütün bunlara rağmen sadece önceki çeyreğe göre küçülme azaldı ama kriz sert şekilde devam ediyor.
“İstihdamda Mart sonrası artışlar başladı.”
İşverenlere ‘İşsizlik Fonundan’ verilen desteği nereye verirseniz verin kayıt üzerinden işsizlik düşer. Çünkü 3 aylık maaş+kesintiler ve kalan 9 ay kesintiler (vergi ve SGK primi) işsizlik fonundan ödeniyor. Bu sayede birçok işveren yakınlarını, akrabalarını evde otururken istihdamda göstererek sigorta ettirmiş ve 3 aylık maaşı da kazanmış olur. Ama ekonomi bir şey kazanır mı? Kazanmaz tabii.
İşin bir de mevsimsel etkisi var. Bahar ve yaz gelince çiftçi tarlaya iniyor, hasat zamanı gündelik işçilik artıyor. Bir de turizmin doğrudan ve yan sektörel etkileri oluşuyor. Zaten o nedenle mart ayında arındırılmamış işsizlik yüzde 14.7’den 14.1’e düşerken, mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik yüzde 13.6’dan 13.7’ye yükseldi.
***
Bu yılın başında 1 trilyon 436 milyar lira olan TL kredileri 14 Haziran itibariyle sadece 56.7 milyar lira artış gösterdi. Bu artışında tamamı kamu bankalarından. 7-14 Haziran günleri arasında ise TL kredileri bile 3 milyar 125 milyon lira azalarak 1 trilyon 492.7 milyar liraya geriledi. Ya da şöyle söyleyelim: Kamu bankaları kredileri bile son 3 haftadır azalmaya başladı. Yabancı bankalar zaten azalıyor.
Bir not daha ekleyelim: Yılbaşında 1 trilyon 435 milyar lira olan TL kredileri ortalama kredi faizi üzerinden hesaplandığında en azından sadece faiz (yüzde 15) işlemesi nedeniyle 215 milyar artması gerekirdi. O artış bile olmuyor.
Tahsil edilen para bile kredilere gidemiyor.
Çünkü kaynak yok. TL mevduatları bile yılbaşından bu yana 14.2 milyar lira azalışla 1 trilyon liraya geriledi.
Peki ne oluyor o paralar?
Bir kısmı dış borç ödemesine giderken, kalan kısımlar da döviz hesaplarına gidiyor. Yılbaşında 192.5 milyar dolar olan döviz hesapları 14 Haziran haftasında 215.9 milyar dolara yükseldi.
Özet söyleyelim: Bankalar TL kaynak bulamıyor. Bu nedenle de kredi veremiyorlar. Artan döviz hesapları da devletin borçlanmasının finansmanında kullanılıyor. Yılbaşında 312 milyar lira olan hazine bonosu ve tahvil varlığı 14 Haziran haftasında 347 milyar liraya ulaştı. Toplam menkul değerler ise 432.9 milyar liradan 534.8 milyar liraya çıktı.
***
Birkaç noktaya daha değinelim...
2018 ilk dört ayında 4 milyar 381 milyon lira olan protestolu senet tutarı bu yılın ilk dört ayında 6 milyar 864 milyon liraya yükseldi.
Geçen yılın ilk 4 ayında 6 milyar 390 milyon lira olan karşılıksız çek tutarı, bu yılın aynı döneminde 14 milyar 337 milyon liraya yükseldi.
Kısaca piyasada işler iyi gitmiyor.
Ne nakit dönüyor ne de çek...
Ama asıl ümit kırıcı durum başka. Piyasada olan biteni çözemeyen ve bir türlü gerçekle yüzleşemeyen ekonomi yönetimidir.
Hala hayal dünyasında yaşayarak gerçeklerle yüzleşmeden ne yapılabilir derseniz, inanın ben de bilmiyorum.