Covid-19- Pandemi!

Eh, ilk KOVİD-19’umuz da geldi. İnşallah yanılırım ama muhtemelen devamı da gelecektir.

Şu ana kadar bu konuda öğrenilenleri bir toparlamak istedim. Fakat daha evvel yazdıklarım doğru çıktı mı, bir bakalım.

İki hafta önce “Koronavirüsü – 19 (COVID-19) felaket mi?” başlıklı bir yazı yazmıştım. İtiraf edeyim, her şeyi bilmem. Köşe yazarı olmama rağmen! Ve yine itiraf edeyim sık sık yanılırım. Milletim beni affetsin.

HEM YAYILIYOR HEM DE BİTİYOR

Harvard’ın salgın hastalık uzmanı Prof. Marc Lipsitch’e dayanarak, “Her nefs Covid-19’u tadacaktır” demiştim. Dün (11 Mart 2020), Dünya Sağlık Örgütü (WHO bu hastalık, salgın, “epidemi” değil “yaygın salgın” “pandemi”dir dedi. Bakın ben Dünya Sağlık Örgütü’nden iki hafta önce bildim diyebilirim ama marifet bende değil, Lipsitch ve Harvard’da. Pandemiye, kabaca, bir yerde kalmayan, her yere yayılan salgın diyebiliriz.

Nobel ödüllü Biyolog Prof. Daniel Levitt’in tahminini de vermiştim: “Salgın Çin’de sona ermek üzere. Kıta Çini’nde vaka sayısı 80 bini geçmeyecek.” MDM sitesindeki Korona Virüsü İzleme Ekranı’nın 12 Mart 2020 tarihli verilerine göre Kıta Çini’nde toplam vaka sayısı 80 932. Levitt yanılmış mı? Evet ve hayır. Vaka sayısı 80 000’i aşmış. Fakat tahmin ettiği S eğrisi, yani yavaş başlayıp hızla yükselen ve sonra düzleşen eğri, dediği gibi gitmiş. Şu iki rakama bakın: 1 Şubat – 6 Şubat haftasında ortalama günlük yeni vaka sayısı: 2300. 4 Mart- 12 Mart arasındaki 43! Demek ki ellide bire inmiş. Eh, Çin’de, salgının sonuna varıldı diyebiliriz, hiç olmazsa öyle umarız.

Ancak erken sevinmeyin. Prof. Lipsitch’in söylediği bir söz daha vardı. Kovid-19 her mevsim tekrarlayan yerleşik bir hastalık hâline gelecektir. Grip mevsimine ek olarak bir de Kovid-19 mevsimimiz olacak. O güne kadar etkili bir aşının bulunacağını ümid ediyoruz. Bu yılsonuna yetişirse iyi. Yoksa 2021’i bekleyeceğiz.

ÖLÜM ORANLARI

İnsanlar endişeli tabi. Merak edilen kritik sayı ölüm oranı. Hastalığa yakalanan her yüz hastadan kaçı ölüyor?

Yaygın salgının devam ettiği şu noktada bu sorunun cevabını bulmak zor. Hastalığın ilk ortaya çıktığı yerde, Hubei’de ilk günlerde bu oran. %15 civarındaydı. Sonra hızla düştü. Şimdi %4,5 görünüyor. Çin’in geri kalanında %1’in altında. Çin dışında dünyadaki oran %3 gibi. Dünya Sağlık Örgütü’nün 3 Mart 2020 tahmini de bu: Yüz kişiden üçü ölmüş.

Fakat bu sayılarda bir sürü sıkıntı var.

TIP BİLİMDİR

Tıp gelişme hızından karmaşıklığına kadar “en bilim” bilimlerden biri. Bunun sebebi de canlıların cansızlara göre daha karmaşık olması. İnsan da canlıların en karmaşıklarından. Belki de biz daha ziyade insanla ilgilendiğimiz için bize öyle geliyor. Gittikçe daha derinlere inmeğe, daha zor anlaşılır kavramları öğrenmeğe çalışıyoruz da ondandır.

Basit soru değil mi… Hastalığa yakalananların yüzde kaçı ölüyor. Buyurun çözün bakalım: Ölüm sayısını vaka sayısına bölersiniz... Bitti.

Bitmedi. Bakın neden:

Hastalara yoğun bakım için yeterli imkân var mı? Hubei’de vaka sayısı yatak sayısının yüz katına çıkınca ölümler de başını alıp gitti.

Ele aldığınız nüfusun yaş dağılımı nasıl? Hastalık 65 yaş üstünden ortalama %15 can alıyor. Bu yüzden bakımın da insanların medenî davranış seviyesinin de tavan yaptığı Japonya’da ölüm oranı %2,5. Niçin? Çünkü Japon nüfusu, dünyanın en yaşlı dağılımlarından birine sahip Halbuki yaklaşık aynı imkânlara sahip Güney Kore’de oran %0,89. Çünkü Kore, daha genç.

VAKA SAYISI NE?

Vaka sayısını nasıl belirliyorsunuz? Teyit edilmiş vaka sayısı, PCR testiyle, yani virüsün DNA’sı- pardon RNA’sını, çünkü bunun DNA’sı bile yok- çoğaltılarak belirleniyor. PCR’niz var mı? Kapasiteniz ne? Eğer hastaneye müracaat edenleri vaka sayısı diye alırsanız, ölüm oranınız yüksek çıkar. Müracaat etmeyenler? Edip de test yapılmayanlar. Ayakta geçirenler? Yapılması gereken nüfusun taranmasıdır. Güney Kore böyle yapıyor ve sonuç %1’in altında çıkıyor.

Levitt’in S eğrisi kalkış hâlindeyken verilen oranlar gerçeğin altında çıkıyor. Siz bugünkü ölümleri saydığınızda aslında on-on beş gün önce virüsü kapıp da hayatını şimdi kaybedenleri sayıyorsunuz. Hâlbuki bugünün ölümleri, bugünkü vaka sayısına değil, on beş gün öncekine oranlanmalı. Hastalığın hızla arttığı dönemde vaka sayısı bugünkünden azdı. Dolayısıyla şimdi ölçtüğünüz ölüm oranı gerçeğin altındadır. Bugünkü ölüm oranını, o günkü vaka sayısına bölmelisiniz.

Tabiat böyledir. Karmaşıktır. Tıp da tabiat bilimlerinin en karmaşıklarındandır. Fakat bilimdir. Her bilim gibi zordur fakat hakikî mürşittir. Güvenin.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum