Ali Desidero taklidi yapan vekil

2017 yılıydı. Kendisini, “Dersaadet mebusu” olarak tanımlayan, daha sonra “Yeliz” diye nâm salan bir vekil, cihadı bilmeyene matematiğin lâzım olmadığını buyurdu. Bu cümle, ancak ve ancak matematikle sorunu olan birinden sâdır olabilirdi.

İstanbul yerine Dersaadet diyen vekilimiz, elbette Osmanlıyı çok seviyor. Fakat matematik bilmediği gibi, Osmanlıyı da bilmiyor. Bilseydi kadıların medresede eğitim alırken hendese okuduklarını da bilirdi. Peki, kadılar niçin hendese okurlardı? Çünkü matematik, hem muhâkemeyi hem muhâsebeyi kuvvetlendirir. Kadılar hüküm verecekleri için muhâkemeleri kuvvetli olmalıydı.

Mezkûr vekilimizin bir tv kanalındaki 50 dakikalık söyleşisini seyredince el kol hareketleri, mimikleri, beni, çocukluğumuzun jilet reklamındaki Ali Desidero’ya götürdü. Hani kim olduğunu bilmesem, “Bu adam niye Ali Desidero taklidi yapıyor?” derim.

İstanbul ve Osmanlı sevdâlısı olan, “Doğma büyüme Fatihliyim.” diye övünen bir vekilden güzel bir Türkçe beklemek, en doğal hakkımızdır. Fakat vekilimiz, sokakta öğrendiği, “tantana ve horolop şorolop” ifâdelerini literatüre kazandırmakla övünüyor. Oysa tantana kelimesi, Türkçe’de var. Horolop şorolop ise Hacivat Karagöz oyununda “ham hum şaralop” diye geçiyor.

Matematik ve Türkçe ile arası nâhoş olan sâbık vekilimizin Cumhuriyetle de başı hoş değil. Sâyesinde ikbâl gördüğü Cumhuriyet’e, “çamuriyet” diyor. Geçtiğimiz günlerde yine Cumhuriyet aleyhinde sözler sarfetti.

“O zaman ne işin vardı TBMM’de? Niye inanmadığın şeyler üzerine yemin ettin? Niye çamura bulandın?” diye sormazlar mı adama?

Elbette sorarlar. Cevâbı, Ali Desidero versin:

“Çamuriyetin vekilliği, aslında bize ters iş”

“Âbi, konu CHP. Sana uyar.”

“Dedim, hoop! CHP bize uymaz!”

“Yanlış anladın âbi, CHP ile savaş...”

“Peki dedim. Pat atladım, Meclis’e gittim.”

Inının ınının...

“Gezdim gördüm. Hepsi okumuş çocuklar. Sonra kendim, şahsen denedim. ‘Tantana yapmayın horolop şorolop adamlar’ diye derslerini verdim. Böylece bir nev’i bir hizmetimiz olmuş olsun vatandaşa. Haydi hayırlı traşlar!”

Inının ınının ınının....

O KELİMEYİ VAV İLE BİTİRENİ…

Mezkûr vekilimiz, katıldığı bir tv programında, “Bu millet ne zaman en büyüktü, o kodlara koşulsuz dönmemiz lâzım.” dediğinde karşısında oturan akademisyenin, “Ama böyle bir şey olursa siz benimle aynı programda konuşamazsınız.” demesini boşuna bekledim.

En büyük olduğumuz zamanlarda özel olarak seçilen zeki ve kâbiliyetli gençlerin devlet adamı yetiştirildiği Enderun’a gittim bir an. Bu mektep geri gelse internet üzerinden diploma veren ve denkliği olmayan uyduruk bir üniversiteden mezun vekilimizin hiç şansı yok.

Niye mi? Sayın mebusumuzun sosyal medya hesâbında Osmanlıca “Dersaadet mebusu” yazıyordu. Sevâbına, “Dersaadet mebusu, Arap harfleriyle yazıldığında vav değil, ye harfiyle biter.” diye yazmıştım. Benden midir bilemem, bir süre sonra vav harfi, ye oldu. (Şimdi tamâmen kaldırmış)

En büyük olduğumuz zamanlardaki kodlara dönersek mezkûr kelimeyi vav ile bitireni, devlet kapısından içeri sokmazlar.

ÂCİLEN PERHİZ!

Keçecizâde İzzet Mollâ, kendisine şiir gönderen birisi için sürekli, “Perhiz yapsın!” tavsiyesinde bulunmuş. Şiirleri getiren hizmetçi, “Efendim, söylediğinizden beri perhiz yapıyor.” deyince, “O zaman, bu b…ları nereden çıkarıyor?” diye kızmış.

YORUMLAR (27)
27 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.