Ne bu şiddet, bu celal?..

Ne çok sevmiştik Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatini, ne çok dillendirirdik öğütlerini. Hiç çıkmayacakmışız gibi davranmaya and içmiştik adeta…

Yıllar yılları kovaladı, kendimize güvenimiz tavan yaptı, kibrimiz arttı, öfkemiz kabardı, nefret duygularımız çoğaldı…

Ayrıştırma, kamplaştırma, kutuplaştırma ile toplumu bölük pörçük parçalamak için her şeyi yapıyoruz…

Unutmadan hatırlatalım ve söyleyeceklerimizi ondan sonra söyleyelim:

ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN GAZİ’YE VASİYETİ

Ey oğuI, artık Bey’sin!

Bundan sonra öfke bize, uysaIIık sana.

GücenikIik bize gönüI aImak sana.

SuçIamak bize, katIanmak sana.

AcizIik bize hoşgörmek sana,

Anlaşmazlıklar bize, adaIet sana,

Haksızlık bize, bağışIamak sana.

Ey oğuI, sabretmesini biI, vaktinden

önce çiçek açmaz.

Şunu da unutma ve insanı yaşat ki devIet yaşasın.

Ey oğuI, işin ağır, işin çetin, gücün kıIa bağIı. AIIah yardımcın oIsun.

POLİTİK DİL, HALKIN BASİRETİYLE BAĞDAŞMIYOR

Siyasetin dili gerçekten sorunlu… Şu sıkıntılı günlerde, aynı dili konuşamazsak dağ gibi sorunlarımızı nasıl çözeceğiz?..

Hadi aynı dili konuşmaktan vazgeçtik ortalama bir uzlaşma kültürünü yakalayabilsek de kabulümüzdür…

Daha depremin acıları, kalbimizi sızlatırken, bölgenin feryadı arşa yükselirken, insanların bir kısmı, belki de büyük bölümü hala enkaz altındayken bu kavga dili hem yakışmıyor, hem de çözüm üretmiyor…

***

İnsanlar uzanacak bir el, şefkatli bir dil beklerken politikacıların kararttığı atmosfer, cidden moral bozuyor…

Herkesin ihtilafları bir kenara bırakıp aynı takımın oyuncuları gibi davranması, halka güven vermesi, yaraları sarması gerekirken, şiddeti çağrıştıran, öfkeyi tırmandıran, nefreti yaşatan bir ortam, dertleri daha fazla derinleştiriyor, sıkıntıları daha da artırıyor, problemleri daha da çözümsüz kılıyor…

***

Halbuki halka güven verecek, sadece onların dertlerine derman olmak için siyasetçilerin ortak paydada buluştuğuna ikna edecek bir görüntü, çok daha hızlı mesafe alınması demektir….

Kavgayla kaybedecek zamanı olmayan bir dönemdeyiz… Her türlü öfke, kin, ve nefreti, bir daha bu ülkeye sokmamak üzere kovmak gerekiyor….

***

Halkın, farklı görüş düşünce ve inançtan, yüzbinlerin omuz omuza kenetlendiği bir ortamda politik unsurların da bütün ihtilafları unutup sadece güzelliklerde buluşması ve ayni sempatik yüzle halkın karşısına çıkması gerekiyor…

Ülke olarak başımızdan belaların eksik olmadığı, pandeminin ağır sonuçlarının etkisinden kurtulamadan bir depremin yaralarını sarmadan başka depremlere muhatap olduğumuz bir coğrafyada, bizi yönetenlerin veya yönetmeye aday olanların bir daha bulaşmayacak şekilde kavgadan sürekli uzaklaşması gerekir…

PAYLAŞIMCI OLSAK, NE KAYBEDERİZ?

Ülkeyi, neredeyse AFAD’çılar ve AHBAP’çılar diye ikiye bölmek kime ne fayda sağlayacak Allah aşkına…

Aynı takımın şampiyonluğu için oynayan, aynı ekibin oyuncuları ne zamandan beri düşman oldu…

***

“AFAD da bizim, AHBAP da” demek ve her ikisini de bağrımıza basmak varken, birbirinin rakibi görmek de neyin nesi?

“Devlet Baba” tabiri de bizim “Devlet Ana” sıcaklığı da… Bir çatı kuruluşudur, sığınağımızdır, şefkatli yuvamızdır…

Onun dışındaki bütün unsurlar, “Devlet”imizin elleri kolları, her türlü uzuvlarıdır…

STK’lar ne kadar güçlü olursa Devlet, o kadar kuvvetlenir, yükü azalır, gücü artar, etkinliği tavan yapar, şefkat elleriyle bütün milleti kucaklar, ulaşılmadık ocak bırakmaz…

CUMHURBAŞKANI’NIMIZIN LİDERLERLE BARIŞ FOTOĞRAFI

Devlet, devlet adamları, yönetici kadroları, her türlü operasyonel kaabiliyetlerden mutlu olur, teşvik eder, yolunu açar, daha fazla sorun çözsün diye de destek sağlar…

Bunlar, yerel yönetimlerdir, sivil toplum örgütleridir, AKUT’tur, meslek odalarıdır, üniversitelerdir, deprem hocalarıdır, bilim insanlarıdır, federasyonlardır, kulüplerdir, sanatçılardır, sporculardır, bilimdir, ilimdir, din adamlarıdır, psikolog-pedagoglardır,basındır, halkın ta kendisidir…

Hiçbiri devletin rakibi değildir, hepsi devlet için vardır…

***

Ne zaman bir felaket olsa iki eli kanda da olsa koşan insanlar, mesela sanatçı Haluk Levent ve onun gibi iyilikte yarışanlar, çok önemli insanlardır…

Övülmeli, sahip çıkılmalı, onore edilmeli, ödüllendirilmeli, hatta üstün hizmet madalyası verilmeli ve daha fazla katkı vermesi için motive edilmelidir….

Diğer sporcu ve sanatçılar da cesaretlendirilmelidir…

***

Eğer bu kıymetli varlıklarımız, fedakar insanlarımız Nasuh Mahruki gibi hırpalanıp hizmetten alıkonursa, hiç bir toplum lideri veya sanatçı cesaret edip faaliyet yapamaz.

Kaybeden de “imdat” diye feryad eden depremzedeler olur, milletimiz olur…

Eğer STK’ları, sanatçıları yaptığına yapacağına pişman edersiniz, o zaman da yapayalnız kalır çare üretemezsiniz… O zaman da halkın feryadı ile başbaşa kalırsınız…

***

Sayın Cumhurbaşkanı’mız başta olmak üzere, iktidar muhalefet bütün liderler, belediye başkanları, sanatçı sporcular birlikte deprem bölgesine gidip halkın karşısına çıksa, ortak basın toplantısı yapsa Türkiye tam takım olur, ülke kazanır…

Lider olarak da en çok puan, herkesi etrafında toplayıp bütün bir millete birlik beraberlik dayanışma mesajı veren Sayın Cumhurbaşkanı’mızın olur…

Bir vatandaş olarak bu fotoğrafı hasretle bekliyorum…

Hele de Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihatını hatırlarsak sorun temelden çözülür…

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum