Ah kız kardeşlerim gözlerini açmama yardım edin…
Ölüm şehrine dönüşen Gazze’de, BM ile çalışan IPC ‘felaket’ düzeyde açlık olduğunu belirterek resmi olarak ‘kıtlık’ ilan etti. İşgal planını tıkır tıkır işleten Netanyahu ise pişkinlikte artık sınır tanımıyor. Ateşkes için müzakere talimatı verdiğini söyleyerek, kabul edilmesi halinde bile işgalden vazgeçmeyeceğini duyurdu. Ve dünya liderleri, olan biteni sadece seyrediyor.
Ama her şeye rağmen dünyanın vicdanlı insanları, aydınlar, sanatçılar, bilim insanları, siyasetçiler katile karşı seslerini yükseltmeye devam ediyorlar.
Efsanevi müzik grubu Pink Floyd'un kurucularından Roger Waters geçtiğimiz günlerde, İsrail ve Nazi Almanyası tarafından öldürülen kadınları anarak yaptığı bestesinde, Filistin'deki insanlık krizine karşı uluslararası topluma harekete geçme çağrısı yaptı. Müzisyen ve besteci Waters, sosyal medya hesabında, "Kız kardeşlerim, gözlerini açmama yardım edin" "(Oh my sisters help me to open their eyes)" " adlı şarkısının videosunu paylaştı.
Adeta tek başına bir ordu gibi, müziği ile çığlık çığlığa haykıran Waters’ın şarkısındaki şu ifadeler kalbimize bıçak gibi saplanıyor: "Seni iyi hatırlıyorum, nerede durduğunu, nereye düştüğünü. Vahşice katledildin ama ruhun hala yaşıyor. Rachel Corrie ve Şirin Ebu Akile, Marielle Franco, Sophie Scholl ve Anne Frank. Iman Al Hams, birçok ülkeden birçok kız kardeş. Ah, kız kardeşlerim gözlerini açmama yardım edin. Rezidans dairelerinden bakıldığında onlara karınca gibi görünüyor olmalıyız. Uyan... Hepimiz kadın ve erkeğiz. Yazıklar olsun kanayan yüreğime..."
Günlerdir çaresizce ama büyük bir öfkeyle Waters’ın şarkısını dinliyorum. Sanki dünyada yapayalnızız ve insanlığın ölümünü seyrediyoruz… İnsana bundan daha büyük acı veren bir utanç olabilir mi?
21. yüzyılın Hitlerinin katlettiği o çocuklar bizim kız kardeşlerimiz, oğlan kardeşlerimiz, annelerimiz, teyzelerimiz, yeğenlerimiz, ablalarımız…
Bu dünyada İslam’a, Hristiyanlığa, Yahudiliğe, Hinduizm’e, Budizm’e, Şintoizm’e inanabiliriz ya da ateist olabiliriz. Ama insan olarak hala bir kalbimizin, vicdanımızın olduğuna inanıyorsak, İsrail’deki cinayet şebekesinin işlediği bu insanlık suçu karşısında asla sessiz kalamayız.
Geçtiğimiz günlerde, 11. Cumhurbaşkanı Abdullan Gül’ün Project Syndicate’ta, Batı’nın Gazze’deki vahşet karşısındaki sessizliğine isyan eden bir makalesi yayımlandı.
İsrail’in sivilleri, kadınları, çocukları ve gazetecileri hedef aldığını, Batı dünyasından ise buna karşı anlamlı bir tepki gelmediğini belirten Gül, “Ebeveynler çocukları için bir lokma ekmek, bir damla su arıyor. Tüm bunlara karşı sessiz kalamayız. Sessizlik rıza göstermektir "(Qui tacet consentire videtur)" .”
Albert Einstein’ın sözlerine atıfta bulunan Gül, “Dünya, kötülük yapanlar yüzünden değil, onları izleyip hiçbir şey yapmayanlar yüzünden yok olacak” cümlesini hatırlattı.
Ve Gül makalesinde özetle diyor ki: “Bu zulüm tüm dünyayı zehirliyor. Ortak insanlık bilincimizi sarsıyor. Bu kadar yaygın bir vahşeti izlemeye devam ettikçe adalet ve hukuk inancımız daha da zedeleniyor.”
-“İsrail-Amerikalı tarihçi Omer Bartov’un New York Times’ta yayımlanan yazısındaki ‘Ben bir soykırım araştırmacısıyım. Gördüğümde tanırım’ başlığı çok şey anlatıyor.
-Aynı şekilde BM’nin Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese de İsrail’in modern tarihin en acımasız soykırımlarından birini işlediğini söyledi.”
-“Bu kadar yaygın bir acıya karşı eylemsizlik, tarafsızlık değil suç ortaklığıdır. Bu savaşın bedeli, bizler ve gelecek nesiller için katlanılamaz bir hal alıyor. Demokrasiye, kurallara dayalı düzene ve insan merkezli bir uluslararası sisteme sahip çıkılmazsa, bedelini tüm dünya ödeyecek.”
Soykırım, etnik temizlik, kitlesel cezalandırma… Bütün bu tanımlar, insanlığa reva görülen kötülüğün en şeytani betimlemeleri. İnsanlığın yüzyıllar içinde yaşadığı bunca acılara rağmen bugün Gazze’deki Filistinlilerin her biri diğerinden korkunç farklı yöntemlerle; evlerinde, çadırlarında bombalanarak, hastane yataklarında diri diri yakılarak, yemek kuyruğunda vurularak ve şimdi de açlıktan katledilmesini tarifte ne yazık ki kelimeler yetersiz kalıyor.
Kim nasıl düşünürse düşünsün, Gazze’de kemikleri incecik derisinden dışarı çıkan bir çocuğun ihtiyacı olan yiyeceğe erişmesini engelleyen İsrail kadar, bu konuda bir şey yapmayan başta Müslüman ülkeler olmak üzere bütün dünya ülkeleri sorumludur. Bu ateş bir gün hepimizi yakacak…
