Bahçeli’nin erken seçim telaşının şifreleri

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü grup toplantısındaki “26 Ağustos’ta erken seçim yapılmalı” sözlerini duyunca, “Vay be kaderin cilvesine bak, erken seçim müjdesini vermek yine Bahçeli’ye düştü” diye düşündüm. Ne yalan söyleyeyim Bahçeli’nin bu tür seçim hamlelerinden biraz tırsıyorum. 2002'de yaptığı seçim çağrısının sonuçlarını hepimiz biliyoruz.

Elbette bugün 1999 şartlarında değiliz ama insan ister istemez acaba Bahçeli’nin kafasında hep bir ‘plan’ vardı da şimdi onu mu devreye sokuyor diye düşünmeden de edemiyor. Kuşkusuz bunu söylerken, Bahçeli’nin bu çıkışının sadece kendi değerlendirmesinin bir sonucu mu, yoksa AK Parti’nin bilgisi dahilinde mi olduğunu görmek gerekiyor. Bunu anlamak için gelişmeleri dikkatle izlemekte yarar var.

***

Ankara’daki olağanüstü siyasi trafikten anlaşıldığı kadarıyla, sanki Bahçeli sadece kendi inisiyatifiyle böyle bir hamle yapmış gibi görünüyor. Çünkü Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün acilen Bahçeli ile görüşmesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili hiçbir yorum ve değerlendirme yapmaması, habersiz bir hamle olduğu yönünde güçlü işaretler olarak gözüküyor.

Bu çerçevede, “Erken seçim kartı gizli tutuluyordu. Bahçeli’ye açık ettirildi” şeklindeki değerlendirmelere katılmak mümkün değildir. MHP liderinin konuşmasının satır araları dikkatle okunduğunda, Bahçeli’nin esas telaşının nedeni daha iyi anlaşılacaktır. Zira konuşmanın şifreleri, açıkça bir tehlikeye işaret etmektedir. Bahçeli’nin konuşmasından anladığımız kadarıyla, eğer yerel seçimlerde MHP’nin buharlaşması gibi bir sonuç ortaya çıkarsa, bugün oluşturulan ittifakın bir anlamı kalmayabilir.

Bu konuda MHP liderinin mesajı hiçbir analize gerek bırakmayacak kadar açık ve net: “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’a kadar dayanması kolay değildir. 3 Kasım 2019’u beklemek mümkün değildir. 3 Kasım 2019’a kadar ulaşmak her dakika zorlaşmaktadır. Partimiz mahalli idareler seçimleri hariç geçerli olan Cumhur İttifakı vardır. Türkiye’nin bekası açısından Cumhur İttifakı’nın korunması elzemdir.”

Muhtemelen, bugün yapılacak Cumhurbaşkanı Erdoğan-Bahçeli zirvesinden sonra ‘erken seçim’ meselesi daha da netlik kazanacaktır. Ancak şu saatten itibaren nasıl bir gelişme olursa olsun, en geç sonbaharda bir erken seçimin yapılması artık kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor. Koalisyonun güçlü ortağı MHP tarafından seçimin böylesine net bir şekilde telaffuz edilmesinden sonra erken seçimden dönüş mümkün değildir.

Kaldı ki bu şartlar altında seçimin 2019’a bırakılması ekonomik ve siyasi dengeler açısından da negatif sonuçlar üretebilir.

Ayrıca son birkaç aydır toplumda zaten ‘erken seçim’ beklentisi hakimdi. Zira ekonomide çarkların iyi dönmediği artık herkesin malumu. Daha doğrusu AK Parti iktidarı bugün, özellikle 2011’e kadar gerçekleştirdiği ekonomik hamlelerle Türkiye’yi bir üst lige taşıdığı günlerin uzağında bir performans gösteriyor. Dolayısıyla, ekonomik göstergelerin 2019’da bugüne göre riskli bir noktaya taşınabileceği dikkate alındığında erken seçimin daha da elzem hale geldiği anlaşılacaktır.

***

Elbette bunu söylerken, 15 Temmuz felaketinin ve halen devam eden terörle mücadele operasyonlarının ülkenin omuzlarına yüklediği maliyeti de dikkate almakta yarar var.

Açıkçası ‘erken seçim’e gidiyorlar diye iktidarları ayıplamanın çok da hakkaniyetli olmadığı kanaatindeyim. Zira biliyoruz ki, bütün iktidarlar kendileri açısından en avantajlı dönemde seçime gitmeyi her zaman tercih etmişlerdir. Kuşkusuz Batı demokrasilerinde bu tür durumlara pek rastlanmasa da, Türkiye’nin siyasi tarihinde iktidarların partisel çıkarlar açısından erken seçime gittiklerinin sayısız örnekleri bulunmaktadır.

YORUMLAR (50)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
50 Yorum