FETÖ-IŞİD musibetine karşı Maturidi tecrübe

Son yıllarda Türkiye’nin başına gelen musibetleri doğru anlayıp bir çıkış yolu bulabilmek için, aslında öncelikle son iki asırda İslam toplumlarında aklın itibarsızlaştırılarak nasıl bir eleştirel düşünce fukaralığı yaşadığını iyi anlamak gerekiyor.

Şu bir gerçek ki Müslüman toplumların başına gelen musibetlerin temelinde aklı etkin bir şekilde kullanmamak yatmaktadır. Maalesef aklı ve bilimi dinin yerine ikame etmeye çalışan Batı modernizmi, İslam toplumlarında tepkisel olarak ortaya çıkan akıl ve akılcılık karşıtı düşüncelerin meşruiyet kaynağı olmuştur.

Ne yazık ki bugün bütün dünyayı terör ateşiyle yakan IŞİD belası da, Türkiye’nin manevi ve toplumsal huzurunu altüst eden FETÖ belası da esas itibarıyla akıl-vahiy dengesinin bozulmasının ve eleştirel düşüncenin kaybolmasının bir sonucudur.

***

Bu konuda değerli bilim adamı Prof. Hasan Onat uluslararası bir sempozyumda sunduğu ‘Yeni bir İslam medeniyeti için Maturidi ve Maturidiliğin önemi’ başlıklı tebliğde çok önemli tespitlerde bulunuyor. İslam dünyasında aklı ve eleştirel düşünceyi yeniden diriltebilecek en önemli geleneğin Hanefi–Maturidi damar olduğunu söyleyen Prof. Onat, IŞİD ve FETÖ musibeti konusunda bir bakıma reçete niteliği taşıyacak tespitler yapıyor:

- İslam dünyasının içine savrulduğu, sömürgecilikten ve mağlup medeniyet travmasından beslenen Selefiliğin önüne geçebilmek için gerekli olan sağlıklı akılcılık ve eleştirel düşüncenin yeniden inşa edilebilmesinde Maturidi’nin din anlayışı ve tecrübesi yol gösterici olabilir.

- Müslümanların şiddet sarmalından çıkabilmeleri, İslam’ı bir tür siyasal ideolojiye indirgeyen, bütün çözümleri “iktidar”ı ele geçirmekte gören, din ve siyaseti özdeşleştiren tepkisel çarpık anlayıştan kurtulabilmelerine bağladır. Bu doğrultuda görüşleriyle bize ışık tutabilecek tek isim İmam Maturidi’dir.

***

Onat’ın da altını çizdiği gibi eleştirel süreçlerin akamete uğratılması ve aklın devre dışı bırakılması sonucu meydan teslimiyetçi cemaat yapılanmalarına ve selefi zihniyete bırakılmıştır.

Maalesef akıl-vahiy dengesinin kaybolması sonucu İslam toplumlarında aklı ve bilgiyi değil, teslimiyeti önceleyen anlayış biçimi yüzünden IŞİD ve FETÖ benzeri yapılar insanları gözü kapalı ölüme sürüklemekten, öldürmeyi meşrulaştırmaktan çekinmemişlerdir.

***

İşte tam bu noktada Maturidi’nin din dilini kullanarak yapmış olduğu şu tespit son derece uyarıcı bir nitelik taşımaktadır: “İnsan şunu da bilir ki kendisine düşünmemeyi telkin eden his şeytani vesveseden başka bir şey değildir; çünkü böyle bir davranış ancak şeytanın işi olabilir, amacı da kişiyi aklının ürününü toplamaktan alıkoymak, fırsatları değerlendirmesine ve arzusuna ulaşmasına vesile olan bu ilahi emaneti kullanmak konusunda onu korkutmaktır.” (Maturidi, Kitabu’t-Tevhid)

***

İtikatta mezhebimiz olan İmamı Maturidi’nin ‘keşf, keramet ve ilhamı’ bilgi kaynağı olarak kabul etmemesinin hikmetini şimdi daha iyi anlıyoruz. Mesela şu günlerde IŞİD ve FETÖ üzerinden baktığımızda, ‘Mesihlik’, ‘Mehdilik’ gibi cüzi irademize ipotek koyan kavramlarla yaşadığımız krizlerin daha da derinleştiğini görürüz.

Kanaatimiz odur ki realist bakışı kaybeden Müslümanlar, idealizmin çarpıklığına savrulmuşlardır. Bu badireden çıkışta ‘aklın ve vahyin birlikte etkin olabileceği, birbirini tamamlayacağı’ yaklaşımını benimseyen İmamı Maturidi tecrübesi bugün de önemli bir model olabilir.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum